Türkiye Yayıncılar Birliği, kitaplara denetim konusunda bildiri yayımladı:
Kitaplara “denetim” yarar değil zarar getirir!
Ülkemizde belli aralıklarla sosyal medya üzerinden alevlenerek kamuoyu gündemine oturan ve kitaplara “uzman denetimi” getirilmesine kadar varan tartışmalar yayıncılığımız açısından endişe vericidir.
Nitelikli kitapların üretilmesi öncelikle yayıncıların; çocuklara sunulması ise öğretmenlerin ve ailelerin doğal sorumluluğudur. Yayıncılığımız sansür ve denetimle değil; editöryal faaliyetlerin desteklenmesi, yazar ve çizerlerinin özgürce fikirlerini ifade edebilmesiyle güçlenecektir. Olumsuz ve münferit içerikler bahane edilerek kitaplara yönelik “denetim” talebi yayınlama özgürlüğü ilkesine aykırıdır. Bunlar, her fırsatta itirazımızı seslendirdiğimiz yasakçı zihniyetin yansımalarıdır.
Yayımlanan her kitabın okunup içeriğinin denetlenmesi neredeyse imkânsız olmakla beraber basılmış eserler hakkında, ceza davası 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 26. Maddesine göre eserin yayın tarihinden itibaren 6 ay içerisinde açılabilir. Örneğin 2017 yılında hep kitap tarafından yayımlanan “Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler” isimli kitap 27 Eylül 2019 tarihinde “muzır neşriyat” ilan edilmiş ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Basın Suçları Soruşturma Bürosu Basın Kanunu’nun 26. Maddesinde belirtilen süreleri dikkate alarak kitap için 6 aylık zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle “kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” karar vermiştir. Öte yandan mahkeme süreci sonuçlanmadan örneği verilen kitapla ilgili sosyal medyada başlatılan linç kampanyası yayıncılığın itibarının zedelenmesine imkân vermiştir.
Ancak ne yazık ki Basın Kanunu’na göre zamanaşımı süresi dolmuş kitaplar hakkında “muzır neşriyat” kararları verilmeye devam ediyor. 2 yılda 10 kitabı “muzır neşriyat” ilan eden Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, 9 Eylül 2020 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan son kararıyla Tedvan Lieshout’un “Ben Bir Sihirbazım” (Büyülü Fener Yayınları) isimli kitabını da gerekçe sunmadan “muzır” ilan etmiştir.
Kitapların her ne sebeple olursa olsun denetime ve baskıya maruz kalması zihinleri daha da karartmaktan başka bir sonuç getirmez. Bu önemli konunun çarpık bir biçimde tartışılmasının sonlandırılmasını ve bu tür baskıcı yapılaşmalara yol verilmemesini diliyoruz.
edebiyathaber.net (11 Eylül 2020)