1. Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Küçüklüğümden beri, kendimi bildim bileli çiziyorum. 3-4 yaşlarında çizdiğim uzaylı resimlerini annem saklamış halen duruyorlar.
5 yaşında UNICEF’in resim yarışmasında resimlerim sergilenmişti ve sonra Paris’e sergilenmeye gitmişti. Daha sonraları anime-mangayı keşfettim ve çizme serüvenim asıl o zaman başladı. Üniversitede çizgi film ve animasyona, oradan da illüstrasyona uzanan çok boyutlu bir serüvene dönüştü.
2.Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Dijital çalıştığım için genelde evden ya da bilgisayarımı ve tabletimi koyabileceğim rahat bir ortamda çalışmayı tercih ediyorum. Açıkçası belli bir rutinim yok, çünkü her iş farklı bir konu ve enerji ile geliyor. Kimi zaman odaklanmam çok uzun, kimi zaman da çok kısa sürüyor.
Hazırlanırken genelde o işin ruh hali, modu neyse kendimi önce o hâletiruhiyeye sokuyorum. Bu konuda bana birçok sevdiğim sanatçıdan tutun, kitaplar, filmler ve müzikler gibi bulunduğum modu değiştirmeme yardımcı ilham kaynakları eşlik ediyor. Fakat asıl ilham, herhangi bir işim yokken, yani seyahat ederken,
doğada vakit geçirirken veya başka kültürleri keşfederken geliyor. Bu birikimleri de daha sonra yaptığım işlerde görsel olarak hikâyeyle birleştiriyorum.
Tabii kitap süreçleri, üzerinde çalıştığınız hikâye ve yayınevine göre değişiklik gösterebiliyor. Mesela son 2 senedir Amerika’da olan evrensel yayınevi
Penguin Random House ile çalışıyoruz. İstanbul ile ilgili bir resimli kitap yaptık, (Kasım ayında New York’ta yayımlanacak.) çok uzun zamanımızı
aldı, çünkü yayınevinin hiçbir acelesi yoktu ve her konuda çok titizlerdi. Burada işler o kadar yavaş ilerlemiyor, genelde daha hızlı bir akış var. Türkiye’de Günışığı Kitaplığı’ndan Tudem’e ve Can Yayınları’na kadar birçok yayınevi ile çalışıyorum. Bu yıl çok keyif aldığım 2 kitap yaptık; biri sevgili Ahmet Büke’nin “Paspas Tepemde Kapiş Paçamda” adlı resimli kitabı, diğeri de sevgili Mavisel Yener’in yazdığı “Sonsuzluk Kütüphanesi”.
3.Çizimlerinizi yaparken, yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Editöre kıyasla yazarla iletişimim daha az oluyor. Genelde editörlerle daha çok iletişimde oluyorum. Editör ile ortaklaşa bir görsel kuruyoruz ve onun üzerinden yol alıyoruz baştan sona. Kitabın renk paletinden konseptine kadar her şeyi hayal edip editöre sunuyorum. Sonrasında da detaylar, eskizler derken yavaş yavaş kitap oluşmaya başlıyor. Daha çok üzerine konuştuğumuz detaylar teknik konular oluyor. Yerleştirme, ölçü, font gibi…
4.Sanatınızı / çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Öncelikle hayatımın içinde beni negatif etkileyecek her şeyi kapatıyorum, sosyal medya, güncel haberler gibi. Zaten evimde televizyon yok. 🙂 Çünkü içinde bulunduğumuz dünyada çok fazla üzücü haberlerden tutun da, bilinçaltımıza işleyen gereksiz kalıplara, tüketimi özendiren reklamlara; sosyal medyada ise birileri’nin fikirlerine ve hayatına gereksiz yere maruz bırakıldığımızı düşünüyorum. Bunlar çok fazlalaşınca, insan zihninde sisli ve kirli bir alan oluşturuyorlar.
Bu alanları kapattıktan sonra temiz bir zihinle kendi ilhamımı beslemeyi seviyorum. Tek başıma uzaklara seyahat etmek beni en çok besleyen şeylerden biri. Yeni sanatçılar keşfetmek, eskileri hatırlamak ve kendi tarzımdan çok daha farklı tarzlara ve yöntemlere bakmak beni yeniliyor, motive olmamı sağlıyor.
Onun dışında, ortaokuldan beri kendimle daha yakın bağ kurmak adına yaptığım spiritüel çalışmalar ve egzersizler var. Bu çalışmalar ruhumu, zihnimi ve bedenimi açmamı, enerji akışından kopmamamı sağlıyor ve beni dengede tutuyor.
5.Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Öncelikle fikir (hikâye) ve metnin, benim hayal dünyamla uyuşması çok önemli, çünkü her şey fikir aşamasında başlıyor. Metinle bir süre oturup düşünüyorum ve eskizlere başlamadan önce onu içselleştiriyorum. Genelde gözlerimi kapatıp saatlerce ya da günlerce düşündüğüm olur. Daha sonra görseller akmaya başladığı zaman bu görüntüleri sayfalara eskiz şeklinde dökme ve ardından renklendirme (boyama) kısmı geliyor. En son da font, yazı karakterleri ve renkleri -eğer resimli kitap ise yaptığım iç kapak desen ve renklerini- yayıneviyle beraber çalıştığımız keyifli kısım geliyor. Genel süreç bu şekilde ama tabii en uzun süren kısım, ilk konsept, arka planlar, detaylar ve karakterler gibi bütün kitabı yansıtacak genel görselliğin ve tarzın ortaya çıktığı aşama oluyor.
edebiyathaber.net (31 Ekim 2020)
“Çiziyorsam Sebebi Var: Merve Atılgan | Ayşe Yazar” üzerine bir yorum