Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Çocukken başladı, öyle sürekli çizim yapan bir çocuk değildim, kendi kendimle vakit geçirmeyi severdim. Çizim yapmak, bu zamanların içinde olurdu. Ortaokula giderken bir dönem İstanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesinin düzenlediği resim kurslarına katıldım. Orada ressam Meryem Arıcan ile tanışma fırsatım olmuştu, ilgisi ve sıcaklığını halen hatırlarım. Lisede kredili sistemle okudum, resim bölümünü seçtim dolayısıyla resimle geçen zamanlar fazlalaştı. Üniversiteyi Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel bölümünde okudum, ağaç en sevdiğim malzeme oldu, bir dönemim yoğun olarak ağaç çalışarak geçti sonrasında resim ve heykel bir arada yürüdü. Son 10 yıldır heykel yapmadım. Sanıyorum uzun bir süredir resmin dili bana heykelin dilinden daha çok hitap ediyor, bir fikri çizerek aramak daha yakın geliyor. Şimdiye kadar dergi, broşür, poster, kitap, çocuklara ve yetişkinlere yönelik eğitim materyalleri tasarımları için çizdim. Yolculuk devam ediyor.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Metni okuduktan sonra, hikâyenin özü ile ilişkilendirdiğim bir ifade ararım. Teknik bir şeyden bahsediyorum aslında, hangi tür boya kullanırsam anlatım açısından daha iyi olacağını deneyimlerim çünkü bana göre her hikâyenin bir özü vardır. Anlatmak istediğiyle beraber bir ruh hali taşır. Örneğin suluboya hareketi ifade eder bende, hızlıdır, uçucudur. Pastel boya daha durağan ve melankoliktir gibi… Parlak renkler, solgun renkler, hepsi ayrı bir ifade ekler kitaba.
Çizimlerinizi yaparken yazar ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Kişiden kişiye değişiyor elbette, bazen yazar, çizeri tamamen özgür bırakıyor ki bu çok aşırı nadir bir durum ne yazık ki. Objektif bakıldığında, çizer tamamen özgür olmalıdır çünkü herkesin bir pozisyonu var ve çizer yazarın ‘çizim kalemi’ olmamalıdır diye düşünüyorum. Hayal gücünü tüm isteğiyle kitaba geçirebilmelidir. Özgün işler sadece bu yolla oluşabiliyor.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Çocuklarla iletişimde olmak iyi geliyor bana ve aklımı da, ruhu mu da esnetiyor. Yaptığım
çalışmalarla ilgili sık sık çocuklardan fikir alırım., Çocuklar duygularını dümdüz ve dolaysız ifade ettiği için, diyalog doğal ve akışkan oluyor. İlham alıyorum diyebilirim. Bunun dışında hoşuma giden bir cümle için ya da bir müzik için çizim yapmak yaratıcılığımı zorluyor, bunu da seviyorum. Çizim yapmanın benim için anlamı bu; doğadaki, yaşamdaki bir duygudan referans almak ve bunu çizgilerde aramak. Bunun peşinden koşmayı seviyorum.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Yazarın metnini okuduktan sonra çizer sayfaları eskizlemeye başlar, doğal olarak bu süreç yayınevlerine göre farklılıklar gösterir, bahsettiğim benim deneyimim. Eskizler kompozisyonu belirlemek için hazırlanıyor ve bununla beraber sayfa yerleşiminde yazıların ve görselin oturacağı alanları belirlemiş oluyoruz. Yazar da çizer de tatmin olduğunda ise renklendirme başlar ve çizimler tamamlanır. Ardından gerekli görülürse editör tarafından son düzeltmeler yapılır ve baskıya hazırlanır.
edebiyathaber.net (12 Aralık 2020)