Burada yayınlanan son yazımda resimli kitaplardan oluşan bir seçkiden söz etmiştim. Bugün için de devam edeceğimizi söylemiştim. Günlere, aylara hatta yıllara sığmaz bu kitaplar. Bir değil bin bir yazı yazılır üzerlerine. Ama zaman kısıtlı, çocuklar hızla büyüyor. Onların hızına yetişmek gerek, kitapları hızlarına yetiştirmek gerek. Çünkü bizim okumayı sevecek olan bir gelecek düşümüz var.
Bu yazının konu edindiği resimli kitaplardan ilki; “Yırtık Pırtık Pabuçların Esrarı”. Arden Yayınları aracılığı ile bizimle buluşan kitapta Jackie Morris, Grimm Kardeşler’den bir masala farklı bir yorum getirmiş. Kralın on iki kızı varmış. Kızlar her gece uykuya çekildiğinde yatak odasının kapısı dışarıdan kilitleniyormuş. Her sabah, yataklarının altında duran yepyeni pabuçlarını, yırtık pırtık paramparça buluyormuş kral. Bu işin sırrını bir türlü çözemiyormuş. Her kim ki bu sırrı çözecek kızlarından biriyle onu evlendirecekmiş. Nice yiğit delikanlı bu uğurda ölse de yaşamdan sıkılmış yorgun ve mutsuz bir asker bu sırrı çözecektir. Peki, ama nasıl? Ehsan Abdollahi’nin çizimleri masala canlılık verecek kadar güzel. Dilimize çevirense Esra Özilhan Çiftçi.
Gelelim 2020 yılının belki de en iyi resimli kitabına. “Dönme Dolap.” Tülin Kozikoğlu “Pes Etmek Yok”, “Sırası mı Şimdi” gibi kitaplarıyla gönlümüzde edindiği özel yeri “Dönme Dolap”la perçinledi desem abartmış olmam. Resimli kitaplar içerisinde adeta bir şaheser bu kitap. Resimsizlerle de yarışabilir. “Dünyanın iki farklı şehrinden yola çıkan iki aile. Onların yolculuklarındaki aynılıklar ve ayrılıklar bizi de iç dünyamıza doğru bir yolculuğa çıkarıyor.” Klişe gibi olsa da hepimizin aynı gökyüzü altında olduğunu anımsatıyor bize. Madalyonun iki tarafını da aynı anda gösteriyor. Ve diyor ki yazar: “Oyun ve umut hep var.” Savaş ve göç hakkında bir başyapıtla karşı karşıyayız. Hüseyin Sönmezay’ın çizimlerinin hakkını da teslim edelim. “Dönme Dolap” Doğan Egmont’tan…
Tülin Kozikoğlu’nun adını anmışken hemen ayrılmayalım limandan. Bir başka kitap daha var çünkü. “Aman Nazar Değmesin.” Nazar inanışına ve nazar boncuğunun toplumumuzdaki önemine değinerek başlıyor anlatmaya. Kardeş kıskançlığı, aile bağları ve sonunda gülümseten doğum günü kutlamasıyla hikâyesini zenginleştiriyor. Yazarın anlattıklarına can veren çizimler ise yılın ödüllü çizeri Deniz Üçbaşaran’a ait. Üçbaşaran’ın çizimleri ile ilgili şöyle güzel, böyle güzel demek yerine “Annemin İçindeki Ses” adlı sözsüz kitabı ile Aydın Doğan Ulusal Çocuk Kitabı İllüstrasyonu Ödülü’nün sahibi olduğunu söyleyeyim. “Aman Nazar Değmesin” Kırmızı Kedi’den…
“En Havalı Kaka Benimki.” Çocuklara her şey anlatılabilir. Önemli olan nasıl anlatıldığıdır. Doğru sözcükleri, doğru dil kullanımını seçebiliyorsanız ne ala! Elif Yonat Toğay’ın yaptığı gibi. “Kaka” kavramı bu denli keyifli, eğlenceli anlatılabilir mi diye bu kitaptan önce oturup düşünseydim bu kadarına ihtimal veremezdim. Şiirsel bir dil yolculuğu. Çocuklar için keyifle alınabilecek bir yol bu kitap. Gamze Seret çizmiş, Doğan Egmont bizimle buluşturmuş.
Bir diğer kitap “Tohum Saçan Şapkam”da çok sevdiğim bir kavram olan “Yeryüzü sofrası” ile karşılaşmak mutlu etti beni. Sima Özkan, Redhouse Kidz tarafından yayımlanan nu renkli kitapta, tohumları tanıtıyor ve severek yediğimiz meyve ve sebzelerin tohumundan soframıza gelene kadar olan yolculuğunu anlatıyor. Ayrıca kitap mevsimine göre beslenme üzerine düşündürüyor. Kitabı daha da renklendiren çizimler Kübra Teber’e ait.
Geçelim “Kırık Kanatlı Kargalar Ülkesi”ne. Parmak Çocuk Yayınları tarafından yayımlanan bu kitapta Nihal Özdemir, farklılıkların kötü bir şey olmadığını anlatıyor. Bizi tek kanadı kırık kargalar ülkesine götürüyor. Çocukluğumdan kalan “Çirkin Ördek Yavrusu”nu anımsattı bana. Bu masalın çağdaş versiyonu diyebileceğimiz bir masal bu kitap da. Sinem Savaş’ın çizimleri karakargalarla dolu renkli bir kitap sunuyor bize.
Son kitabımız ise yine Parmak Çocuk’tan ve yine Nihal Özdemir ve Sinem Savaş ortaklığı ile ortaya çıkmış bir kitap. “Orman Koruyucusu Zozi.” ZOZİ arkadaşlarından farklı olarak okuma-yazma konusunda biraz geride kalmıştı. Harfleri birbirine karıştırıyor, heceleri tersten okuyordu. Bu durumu, onu arkadaşları arasında eğlence konusu yapsa da yüce çınar ağacının şu sözleri ZOZİ’deki değişimin de başlangıcı olacaktır: “Ben çok yaşlı bir çınarım. Çok gördüm geçirdim. Şimdiye kadar da seçimlerimde hiç yanılmadım. Senin içindeki ışığı hepimiz gördük. Sadece kendine inanmalı ve çabalamalısın. Bu yaşadıkların da önüne çıkan birer engeldir, aşacaksın, başaracaksın.” Orman Koruyucusu Zozi, yaşamın zorluğunu fakat bu zorluklar karşısında da vazgeçmememiz gerektiğini anlatıyor.
Hepimiz için sağlıklı ve umutlu bir yıl diliyorum…
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (28 Aralık 2020)