Roman türünde olayların bir noktadan çıkıp yan yollara sapmadan çizgisel biçimde ilerlemesi istenilen bir durum değildir. Olaylar aktıkça ana olaya eklemlenecek yeni olaylar, karakterler ve durumlar ortaya çıkar ve metnin bağlamını oluşturan öteki bütünlükler de yavaş yavaş oluşmaya başlar. Yeşil Peri Gecesi’nde olan bu: Birbirine eklemlenen olay örgüleri, farklı tipteki karakterler, derinleşip giriftleşen ilişkiler ve bunlarla birlikte evrilen üslupla katmanlaşan ve katmanlaştıkça merak öğesini daha da güçlendiren özgün bir yapı.
“Yeşil Peri Gecesi”nde karakterlerin yaşadığı dönemlere ilişkin sosyal ve tarihsel dokunun kurguya incelikle eklemlenerek anlatılması, metnin bir dönem romanı olmasını sağlıyor. Olayların denk geldiği tarihsel dönemde oluşan değişimler, siyasi oluşumlar ve ekonomik dinamiklerin topluma etkilerini karakterlerin davranışları ve diyaloglarından anlıyoruz. Başkarakter Şebnem, romanın ben anlatıcısı. Şebnem’in yakın ve uzak çevresine dair düşünceleri, duyguları ve bunlara dair yaşam planları okuyucunun zihninde berrak bir yumak oluşturuyor. Dil ve anlatımdaki esneklik, argonun işlevsel kullanımı, bağlama göre değişen söylem düzeyleri ve dil dışı/metin dışı göndermelerle yoğunlaşan hikâye, olay örgülerindeki zengin bağlar aracılığıyla çarpıcı bir noktaya doğru evriliyor.
Şebnem’in anlatımı üzerinden geri dönüşlerle temellendirilen çocukluğu, babasının yaptığı kaza ve annesinin yaşamında olup bitenlerin oluşturduğu bağlam, okuyucunun roman kurgusunun nedenselliğini kavramasında başat bir konum ediniyor. Özellikle çocuk bakış açısıyla yazılan bölümlerde ele alınan kaygı ve ebeveyn özlemi izlekleri okurların çocuk zihnine ve alımlamasına dair farklı bir bakış açısı geliştirmesini sağlayabilir. Bir yandan duygusal durumlar olup biterken buna paralel olarak akan siyasal/toplumsal dengelerdeki değişim ve bu olayları karakterlerin algılayış biçimleri, dönemi daha derinlikli biçimde kavrayabilmemiz için ipuçları sağlıyor. Artık kronikleşen bazı sorunların günümüzde hâlâ devam ediyor oluşu toplumsal evrimlerin bazen gerçekleşmediğine dair bir işaret sanki.
Olaylar, mekânlar ve karakterler yoğun bir anlatımla ele alınırken yazarın kişilik çözümlerindeki başarısı, derinlikli bir düşünsel alan yaratıyor. Özellikle Osman, Teoman ve Necmi Bey üzerine yapılan çözümlemeler romanın derin yapısını güçlendiriyor. Öte yandan Nişantaşı’nın tarihsel/kentsel değişimine de tanık oluyor ve bu bölgede yaşayanların sosyo-ekonomik niteliklerini daha yakından gözlemliyoruz. Daha öncesinde Orhan Pamuk’un kimi kitaplarında görmüş olduğumuz bu yön, Tunç’un kitabında da ana omurgalardan birnii oluşturuyor.
Ve Şebnem… Çocukluğu, gençliği ve orta yaşlılığı aracılığıyla bütüncül olarak kavrayabileceğimiz merkez karakter. Onu oluşturan bileşenlere hâkim olduğumuzdan hakkında yapılan yorumlara daha nesnel bir bakış açısıyla yaklaşabiliriz. Küçük yaşta mutlu bir çevreden çıkıp hastalıklı ve kopuk bir ortama girmesi, düzensiz eğitim yaşamı, burada denk geldiği ve hayatında büyük kırılmalara neden olan durumlar, sonrasında girdiği yeni ortamlar, kendini bile isteye yok oluşa sürükleyen yaşantılardan sakınmaması… Osman’a denk gelişi, toparlanışı, yavaş yavaş yine diplere batmaya başlaması ve en sonda yaptığı vurucu hamleyle romanın ana karakteri olma gereğini fazlasıyla yerine getiriyor. “Yeşil Peri Gecesi” Şebnem’in romanı, bir tür otobiyografik roman olarak da yorumlayabiliriz bu metni. Anlatıcı tarafından daha romanın ilk sayfalarında bizi sarsıcı bir durumun beklediği ima ediliyor ancak bunun ne olacağını romanın sonlarına kadar göremeyiz. Bu okuma sürecinde yazarın dil ve anlatımdaki başarısı, okurun bu merakının diri kalmasını sağlıyor. Şebnem’in tutkulu yönüne eşlik eden bir diğer yönü olan bilinçli edimleri ise onu mutsuz eden noktalara götürse de romanın psikolojik derinliğine katkı sunuyor.
İçinde toplumsal, yer yer yönetsel, psikolojik ve çokça sanatsal içeriklerin yer aldığı “Yeşil Peri Gecesi” başkahramanı Şebnem’e ilişkin çarpıcı bir resim çizerken öteki en önemli karakter olan Osman için de çokça soru işaretleri doğuruyor. Osman’ın osmanca’lığını doğuran nedenlerin sadece görünen yönlerini okuyoruz ve bunun Osman tarafındaki karşılığını tahmin etme yoluna gitmemiz gerekiyor. Yazar bunu, yeni romanı Osman ile tamamlıyor. Şebnem’in Osman için kendince sorduğu soruların yanıtlarını Osman’dan dinlemek düşünsel kara kutuları çözmek için belki de en doğru kaynak…
Didem Görkay – edebiyathaber.net (15 Ocak 2021)