Ahmet Özer’i, edebiyatçılar ince ve aydınca haliyle tanırlar. Trabzon/Maçka doğumlu olması hatta memleketini çok sevmesi bile Ankaralı Şair olarak tanınmasına mani olmamıştır. Şiir kitaplarının dışında, öykü, deneme, inceleme, araştırma, söyleşi, tanıtı ve gezilerini de kapsayan kırkı aşkın kitabıyla yazın dünyasında varlığını sürdürmektedir. Elli yılı aşkın süredir edebiyata eser veren şair-yazar Ahmet Özer, son yayınlanan Mordoğan (Ocak 2021, Klaros Yayınları, Toplu Şiirleri) adlı kitabıyla yazın hayatına aynı verimlilikle devam etmektedir.
Ahmet Özer’in aklından geçirdiği edebiyat, bana türevin bir eşi gibi geliyor. Çünkü o edebiyatı ve dili, ışığa çıkarma, düşüncelerde yaşatma ve onları geliştirme olarak alıyor. Yazın sanatındaki bu çabası onu tüm edebiyat alanında eser vermeye yöneltiyor. Çeşit yelpazesindeki sınırlarını kaldıran şey de onun bilgi ve biçimidir. Sonunda ikisi birbirini tümleyerek, sanatçıya; güzeli, iyiyi, özgürlüğü, her şeyi vermektedir.
Ahmet Özer, şiirine kalıplaşmış şiir anlayışlarına benzer ne bir anlam bir hareket vermeye kalkışmış ne de aklından geçirmiştir. Onun şiirleri elimizi kolumuzu kullanmamız gibi doğaldır. Öylece sözlerin alışılmış düzeni içinde okuyanın dikkatini dağıtmadan kendi anından şiirin dünyasına kayıverir. Temaların birbiri içine giriş biçimi ve ritmi Özer şiirini ayrıcalıklı kılar.
Özgürlük, adalet ve sevgi, şiirlerinin temel izlekleridir. Bir sanatçının toplum sorunlarına olan duyarlılığı onda da varlığını duyumsatır. Nâzım Hikmet’i, ondaki düşünceyi ve şairliğini kendi yaşamında da bir iz olarak örnek alır. Onun amacı bir çeşit yaşatmaktır. Eserlerinde bahsettiği dostları da bu üçlüye uyan grubun üyeleridir. Özer, çağının olaylarına duyarlı kalmış ve onlardan kesin sonuçlar çıkarmasını bilmiştir.
Duygu ve anılarıyla dokunmuş deneme kitaplarında daşiirlerinin dilini hep içine işlemiştir. –Sözün Nakışı, Kıyı, 2014- Anlatılmayan birçok edebi ortamı parlatan araç niteliğindedir gezi ve köşe yazılarının olduğu kitapları. Sadece o gün orada yaşanılıp bitmesin, başkaları da o özel anlara tanık olsun unutulmasındır. Heyecanla yapılan yolculukları okurken, o yılların şahidi bu yazılar aslında Türkiye’nin de bir dönemi değil midir? Yazarın bize kendi özünü yaşattığı, aslında ortak değerlerimizdir. Çağının boşlukta kaybolmamasıdır. Atlastan Bir Yeryüzü, İlkyaz Kitaplığı, 1996 ve Yüzün Yeryüzüdür, Güldikeni Yayınları, 2000 bunlardan ikisidir.
Tabii bu elli yılı aşmış edebiyat hayatını ve kırk kitabı, yazarın aldığı dokuz ödül taçlandırıyor. 1993 Yunus Nadi Ödülü ve 1998 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü, Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü bunlardan sadece üçü…
Ahmet Özer’in insanları hayatın içinde yaşayan gerçek insanlardır. Bunlar kimi zaman şiirde kimi zaman söyleşi kitaplarında karşımıza çıkıverirler. Tıpkı Sabiha Gökçen’le yapılan söyleşide olduğu gibi. (Sordum Söylediler, Anadolu Sanat Yayınları, 1996) Söylenti olarak duyduğumuz, çok merak ettiğimiz Atatürk ile İnönü ilişkisi Sabiha Gökçen söyleşisinde açıklıkla ortaya konuyor. Birbirlerini ziyaret etmedeki engellemeler, (Atatürk-İnönü) kadın hakları konusu, Ankara’nın Başkent oluşu gibi birçok mesele ele alınıyor. Farklı yönden ve Atatürk’le yaşamış biri tarafından -birinci ağızdan- anlatılıyor. Gülten Akın gibi birçok şair ve yazarla söyleşildiği gibi ayrıca işinde başarılı çalışkan insanlar da kitaba girme şansı bulmuşlar. Söyleşi yapılan daha onlarca ad da.
Bazen on şiir kitabının şiirlerindedir bu insanlar. Üstelik bir kitabında İngilizce çevirisi hemen yanında. (Denizin Sesiyle, Artshop Dünya Edebiyatı Şiir Dizisi, 2018) Elli beş yıldır şiirine en büyük desteği veren, eşi Nazlı Hanım’a adanmış. İlk şiir kitabı Ayrı Beraberlikler’den (Türkiye Yazıları Yayınları, 1981) yeni çıkan şiir kitabı Mordoğan’a (Toplu Şiirleri, Klaros Yayınları, Ocak 2021) kadar hepsisanatın iyileştici gücüne bağlı, aklın ve sevginin yanında olan kitaplardır. Onun bu özverili çalışması sanki kişinin yetkin olana ulaşmak için gösterdiği sonsuz çabayı sembolize eder.
Bazen de çocuk düşleriyle dolu bir öykü kitabında (Çocuklar Varken, Öykü, Prospero Yayınları, 1995) küçük şeylerin şiir tadında bir anlatımı vardır. Yazışındaki ince yalınlık şair kimliğinden gelmektedir.
Uyumlu açık anlatımlarla dolu bir üslûp ortaya koymuştur. Bu durum kendi düşüncesinin de belli başlı özelliğidir. Gerek mesleğini yaptığı yıllarda -edebiyat öğretmenliği- gerekse sonraki dönemde şair-yazar eğitmenliğiyle, edebiyat atölyelerinde geniş bir edebiyat topluluğunun yetişmesine de aracı olmuştur. Elli yılın üstünde geçen edebiyat hayatına hiç ara vermeden sürdürmesinin nedenlerinden biri okullu edebiyatçı kimliğidir. Ankara edebiyat ortamının emekçi şair-yazarı Ahmet Özer’in, alçakgönüllü tabiatının da üretimini çoğalttığı yadsınamaz.
Edebiyatta sadece kitaplarıyla değil, dergiciliği ile de adını duyurmuştur Ahmet Özer. Sanat yönetmeni olduğu Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi Kıyı’da, 1981-2017 sürecinde şiirleri, değişik türdeki ürünleriyle yer almış; 1997-2001 arası 14 sayı yayımlanan Bilkent Üniversitesi Kültür-Sanat-Edebiyat Dergisi 4 Mevsim’in sanat yönetmenliğini yapmıştır. Değişik gazetelerde yüzlerce köşe yazısı yayımlanan yazarın sanatla bağı hiç kopmamıştır. Ahmet Özer’in yaşantısı edebi gezilerle doludur. Bu edebi gezilerin yansımaları, bütün eserlerinde gösterir kendisini. Onun hümanistliği birçok dergide aktif yer almasını ve dostlarıyla uzun yıllar bağlarını sürdürüyor olmasını sağlamıştır. Bütün kitaplarında savunduğu şey hep içtenlik olmuştur.
Ahmet Özer, bütün eserlerinde toplumcu gerçekçiliği önemseyerek, onları zengin diliyle harmanlıyor ve okuyucusunun zihnine bırakıyor. Yazın dünyasının kalemi hep işleyen, üretken edebiyatçısı. Bu kimi zaman tarihte söyleştiği bir gezinti, bazen de imgenin büyüsel güzelliğine bürünmüş bir şiirinin sesinde.
Meliha Yıldırım – edebiyathaber.net (10 Şubat 2021)