Mehmet Teoman’la bohemian rapsodi | Can Öktemer

Mayıs 9, 2021

Mehmet Teoman’la bohemian rapsodi | Can Öktemer

Hayatın sunduğu şartlar bazen, bize farklı rotalarda ilerlememize neden olabiliyor. Farklı rotalarda gemiyi karaya çıkarabilmenin mahareti ise hayattan ne istenildiğinden çok ne istenilmediğinin farkında olmak galiba. Sınırları, işleyişleri belirli olan bir dünyada verili kimlikleri, hayatları yaşamaktan kaçınmak özgür olabilmenin de koşullarından biri. Gelin, görün ki böyle bir özgürlüğü çok azımız elde edebiliyoruz. İşte, Mehmet Teoman tam da bu tarife uyan insanlardan. Onu tek bir cümlede tarif edebilmek zor: şarkı sözü yazarı, organizatör, DJ, âşık, ehlikeyif, turizmci, Tofaş bölge sorumlusu, Bodrum sevdalısı, fotoğrafçı… Bir ömre sığan ve halen sığmakta olan hayatından manzaralar geçidi.

Geçtiğimiz günlerde Anason İşleri’nden yayımlanan Metin Solmaz’ın Mehmet Teoman’la gerçekleştirdiği “Anılar saçılmış odaya, her yere” kitabı Teoman’ın tüm hayatını bir film şeridi gibi ortaya koyuyor. Soruları soran tarafta bulunan Metin Solmaz, söyleşi boyunca hep bir adım geride durmuş. Böylelikle,  sahne tamamen Mehmet Teoman’a kalmış; o da hayatını tüm çıplaklığıyla anlatmış. Kitap boyunca Teoman’ın Osmanlı’ya dayanan aile bağlarına, ufak yaşlarda başlayan şehirler ve ülkeler arası seyahatlere, Galatasaray lisesi dönemine, sık sık değişen işlere, farklı mesleklere, hayat arkadaşlıklarına, eğlencelere, ayrılıklara, Kadınım şarkısının ilhamına, kavgalara, hapislere ve elbette Türkiye pop tarihinin en hareketli dönemine tanıklık ediyoruz.

Şarkı sözü yazarlığı

Mehmet Teoman’ın ailesi o dönemin şartlarına göre iyi eğitimli ve varlıklıymış. Örneğin, Teoman’ın dedesi Osmanlı’da saygın bir tabip, babası ise Galatasaray Lisesi’nde müdürmüş. Zaten, Teoman da Galatasaray Lisesi’nden mezun olmuş. 1950’li ve 1960’lı yıllar Türkiye’de Liseler arası müzik gruplarının yaygınlaştığı, yarışmalarda birincilik kazananların sonraki yıllarda meşhur olduğu bir dönem aynı zamanda. Mehmet Teoman da tam bu tarihlerde Timur Selçuk’la birlikte müzik yapmaya başlamışlar. Birlikte grup kurmuşlar hatta Ajda Pekkan’ı gruba dâhil etmeyi bile reddetmişler. Sahne deneyimi de ilk bu dönemlerde olmuş. O tarihlerde Teoman’ın Fransızca pop şarkıları ağırlıklı bir müzik kültürü ve tercihi varmış.

Mehmet Teoman’ın lise ve mezuniyet dönemi hikâyesinin önemli bir parçası hiç kuşku yok ki ilk eşi Fatma’dır. Aile dostlarının kızı olan Fatma’ya 12 yaşından beri âşıkmış. Kavgalar, romanslar; kısaca onun gönlüne girebilmek için her şeyi yapmış. Liseden sonra da evlenmişler. Motosiklet tutkusu da bu tarihlerde başlamış. Liseden sonra, turizm acentasında çalışmış Vehbi Koç referansıyla Tofaş bölge müdürlüğü yapmış kısa bir süre. Bu sıralarda da ufaktan müzikle ilgilenmeye, şarkı sözü denemelerine başlamış. Bu konuda Tanju Okan’ın baskısı çok önemli olmuş.

Popüler müzik, dünyadaki yükselişine paralel olarak Türkiye’de de 1960’lı ve 1970’li yıllarda ivme kazanmış. Bu dönem aynı zamanda “Hafif Batı müziği” olarak da adlandırılan bir dönemdir.  Aranjman dönemi olarak da adlandırılmaktadır. Yabancı parçalara Türkçe şarkılar yazılmaktadır. Neco, Tanju Okan gibi isimler için yabancı parçalara Türkçe sözler yazmaya başlamış. Adı da yavaştan pop müzik camiasında duyulmuş. Mehmet Teoman’ı bu dönemde prestijli bir konum sağlayan ise, Tanju Okan için J.L. Dabadie’nin G. Goraguer parçasına yazdığı “Kadınım” isimli Türkçe sözlerdir. Kadınım kısa sürede büyük sükse yapar. Bugün halen bir Türkiye pop tarihinin en önemli şarkıları arasında yer almaktadır. Nükhet Duru ile birliktelikleri ve onun için sözler yazması da Teoman’ın yerini sağlamlaştırır. Zaten, kendisi Tanju Duru, Nino Varon, Cenk Taşkan gibi isimlerle çalışmış bir süre sonra. Ama kitapta kendisinin de özellikle vurgulayacağı gibi Nükhet Duru’nun yeri hep ayrı olmuş. Duru’dan sonra Ayşegül Aldinç, Candan Erçetin’le bir dönem müzik yapıp, hayatını birleştirmiş. Prodüktörlük, şarkı sözlü yazarlığı, kabare ve farklı sahne şovları sonraki yıllarda Mehmet Teoman’ın görkemli hayatının devamı olmuş.

Mehmet Teoman’ın gözünden kısa Türkiye pop tarihi

Mehmet Teoman’ın Türkiye pop tarihinde kıymetli kılan hiç şüphesiz yalın, atmosferik şarkı sözleri olsa gerek. Teoman’ın şarkı sözlerinde her daim güçlü bir hikâyeyle, duyguları görünür kılmış.  Bununla beraber, aranjman müzikte önemli olan sadece iyi parçaların seçilmesi değil, o parçaların en iyi kimin söyleyeceğine karar vermektir. Mehmet Teoman’ın da iyi bir kulağı ve hangi parçaların hangi şarkıcılara yakışacağına dair iyi bir önsezisi varmış. Dolayısıyla şarkıcı ve parça eşleşmesi hep kusursuz olmuş. Bu anlamda kendisinin aynı zamanda iyi bir organizatör olduğunu söyleyebiliriz.

Kitap boyunca kendisinin hikâyesini dinlerken bir anlamda Türkiye pop müzik tarihinde kısa bir gezintiye çıkmış gibi oluyorsunuz. Mehmet Teoman’ın elinden çıkma dönemin hit parçalarının nasıl yazıldığını, sahne şovlarının tasarımına, Dündar Kılıç’ın gece hayatındaki ağırlığına, rekabete, küskünlüklere, inişlere, çıkışlara, darbeye ve değişen müzik algısına tanıklık ediyorsunuz. Dönem böylesine eğlenceli, parti havasında olunca da işin boyutu az biraz magazine, aşklara, kavgalara ve ayrılıklara da gelmiyor değil. Sadece bu değil, Türkiye’nin o dönemki bohem atmosferi, kurulan sofralar, edebiyat, şiir, müzik üzerine uzun sohbetler de kitabın önemli bir detayı oluyor. Mehmet Teoman, kendi hayatını şeffaflıkla, eğip, bükmeden anlatan biri; suyu bulandırmıyor, ne biliyorsa, nasıl hatırlıyorsa öyle girmiş mevzuya. Bununla beraber eğlence dünyası her ne kadar cazibeli ve şatafatlı görünse de, içerisinde zorlukların, tehlikelerin de barındığı bir âlem. Netice de Mehmet Teoman’ın da başından tuhaflıklar, tehlikeler, patlayan silahlar hiç eksik olmamış.

“Kararımı çoktan verdim denize doğru”

Mehmet Teoman’ın tüm hayatı boyunca eğlencesi bir an olsun bitmeyen bir partinin içinde geçmiş gibi. Konfetiler, patlayan şampanyalar, kahkahalar, güzel müzikler, güzel kadınlarla birlikte hayal kırıklıkları, “anıların etrafa saçıldığı” boş evler, sırt çantasıyla tek başına uzun yollar aynı geçmişte toplanmış. Yeri gelmiş, gözü kapalı sonunu hiç düşünmediği bir maceraya atlamış. İtalya’dan İstanbul’a motorla gezmiş. Yolda karşılaştığı motorcuların peşine takılıp Asos’a gitmiş. Pozculuğun en şık halini üzerinde taşımış ama bunu ucuzlatmadan. Hayatın kaosu, belirsizliği baskın gelmeye başlayınca da her seferinde de “sil baştan” yaşamanı yeniden kurgulamış. “Bu da geçer ya hu” tarzı zamanın iyileştiriciliğini unutmadan yaşamış. Yol çıkmaza girince de atlamış motorunun üzerine fonda Barbara Streisand’ın Free Again’in şarkısı çaldığı denize doğru gitmiş. Bodrum bu anlamda onun terapi yeri, inzivası kendini bulma topoğrafyası olmuş.

En nihayetinde hepimiz belirli yaşam reçeteleriyle, kılavuzlarıyla doğuyoruz onlara uymamız bekleniyor. Hayatla inatlaşmamız tam aksine oyunun kurallarına boyun eğmemiz gerekiyor. Mehmet Teoman bunların tam aksini yapmış. Kendi rotasını belirleyebilmiş bir kaptan. Dolayısıyla gündelik hayatın birbirine benzeyen yaşamlarından ziyade kendi oyunun başrolü olabilmiş. Türkiye şartlarında iyi bir ailede ve koşullarda doğmuş olmasına rağmen yeri gelmiş maddi sorunlarla da boğuşmuş ama sevdiği şeylerden de uzak kalmamış. Özgürlüğü kazanabilmenin bedeli çok ağır hiç şüphesiz; Tek başına kalabilmenin cesareti de öyle.

Mehmet Teoman ufak yaşlardan itibaren bu duyguyu kazanabilmiş biri. Eyvallahsız, yol ayrımlarından çekinmeyen, karanlıktan korkmayan, sislerin arasından ıslık çalarak geçen biri. Müzik değişince dans da değişir. Mehmet Teoman her müzik değişince kendi ritmini bulabilmiş. Kendisi güzel bir rakı masasında lafını bölmek istemeyeceğiniz en güzel hikâyeyi anlatan mahallenin en güzel abisi, bitmeyen tangonun en şık ritmi. “Anılar Saçılmış Her Yere”, nev-i şahsına münasır Mehmet Teoman’ın görkemli hayatından şık bir geçiş töreni, bir nevi  Diyonisosçu neşe!

edebiyathaber.net (9 Mayıs 2021)

Yorum yapın