Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Çocukluğumu düşününce, o dönemki fotoğraflarıma baktıkça anlıyorum ki bir şeyler çizmeye olan ilgim, yaklaşık 2 yaşımdan itibaren başlamış. Odamın penceresinden dışarıya bakarken buğulanmış cam yüzeyine ya da elime aldığım bir çubuk parçasıyla toprağa dakikalar boyunca hayvan, çocuk ya da sevdiğim bir insanın figürünü çizdiğimi net bir şekilde hatırlarım.
Gençlik yıllarımda, henüz meslek secimi yapmadığım yıllarda, dünyaca unlu ressamların eserlerini uzun uzun inceleyip o eserlerdeki detaylar üzerine düşünürdüm. Böylesi muhteşem eserleri ortaya çıkaran ressamların nasıl bir gözle dünyayı gördüklerini çok merak ederdim. O yıllarda resim dışında ilgimi çeken mesleklerden biri de doktorluk idi. Henüz hangisini yapmak istediğim kafamda şekillenmemişti.
15 yaşındayken anneannemin yaşadığı bir mahallede bir marangozla tanıştım. O ayni zamanda bir ressamdı. Bir meslek secimi olarak ressamlık üzerine düşünmeye başlamamda o ressamın büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Beni bu konuda cesaretlendirdiğini söyleyebilirim. Ondan sonra daha düzeni bir şekilde resimler çizmeye başladım. Bildiğim, tanıdığım çeşit çeşit resim tekniklerini denemeye başladım, bana uygun olanı bulmak amacıyla. Hiçbir özel kurs almadan ve bir yol göstericim olmadan sürekli bir şekilde çizim yapıyordum. Resme odaklandıkça çocukluk ilgilerimden biri olan doktorluktan da uzaklaşmaya başlıyordum. Artık kararım kesindi; tıp fakültesi değil ressamlık okuyacaktım. Bu amaçla Tahran Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin yetenek sınavına girdim ve bu sınavı birincilikle kazanmamla ressamlık yıllarım başlamış oldu.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Bir kitabin çizimini yapmaya başlamadan önce defalarca okurum. Taa ki her bir sahne zihnimde canlanana kadar. Her cümlede, her kelimede öykü oluşmaya baslar. Sonrasında bir anda her şey artık berrak bir şekilde zihnimde tamamen şekillenir. Hikâyenin kompozisyonu, karakterler, renkler ve hatta bazen sesler. Genellikle hikâyenin ortamını kendi yasadığım dünya ile harmanlarım. Çevremdeki insanlardan, hayvanlardan ve nesnelerden ilham alarak çizimlerimi yaparım.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Resimleri çizmeye başlamadan önce yazarla veya editörle kitabin ölçüsü ve kaç adet resim talep ettikleri üzerine konuşurum. Bazı durumlarda yazarın somut bazı talepleri olabiliyor karakterlere yada ortama dair. Bunları dikkate alarak ilk çizimimi yaparım ve yayınevine gönderirim. Talep ettikleri değişiklikler varsa bunları yaparak resme son halini veririm. İlk çizimimin onaylanmasıyla, yazarın ve yayınevinin kafasındakiler iyice belirgin bir hal alır zihnimde ve çoğunlukla ikinci çizimimi ve ardından gelenleri çok da fazla düzeltmeye gerek duymadan tamamlarımı.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Zihnimde büyük bir arşiv olduğunu hissediyorum. Objelerden, renklerden, karakterlerden ve mekânlardan oluşan geniş bir arşiv. Ve bu arşivi her gün zenginleştirmeye çalışıyorum. Bu amaçla, diğer bazı ressamların çizimlerini düzenli olarak takip ederim. Onların çizim tekniklerini, karakter zenginliğini ve renk düzenini inceleyip varsa bir yenilik bunu kendi arşivime dâhil ediyorum.
Geniş bir yaratıcılık kullanılarak ortaya çıkan eserlere büyük bir hayranlık duyuyorum ve bu zenginlik benim kendi çizimlerimi de gittikçe ilerletmemi sağlıyor.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Resimlendirilecek kitabin sayfa sayısı ve ölçüsü, yayınevi ve yazar tarafından belirlendikten sonra bir çizer arayışına girilir. Yazar veya yayınevi, çoğunlukla, kitabin konusuyla uyumlu çizimler yapabilecek çizeri, çizer adaylarının ya geçmiş çizimlerinden ya da sosyal medyadaki paylaşımlarından hareketle belirlerler. Yayınevi ya da yazar, kendi tasarladığı çizime en yakın çizimi yapabileceğini düşündüğü çizerle irtibata geçer ve birlikte çalışma talebini çizere iletir. Tabi bu noktada çizerin kitapla ilgili ne hissettiği de çok önem taşır. Kitabin metni ve yazarın dili ne denli canlı ve zenginse yapacağı çizimlerin çizerin kafasında canlanması o denli net ve kolay olur. Kimi durumlarda yazarın dilinin çok edebi olmamasının benim de islerimi zorlaştırdığını, çizimlerimin zihnimde canlanmasını geciktirdiğini söylemeliyim. Bu açıdan bu isin hiç kolay olmadığını, tam bir ekip çalışması olduğunu söyleyebilirim.
Bunların dışında isin bir de teknik tarafı vardır. Yani elle yapılan çizimlerin kaliteli bir şekilde taranıp dijital hale getirilmesi ve yayınevinin grafikerinin, dijital ortama taşınan çizimleri kitabin ölçülerine uygun şekilde tasarımlaması işin teknik kısmını oluşturmaktadır. Bu aşamalar, çizim kalitesinin kitaba yansıması acısından çok önemlidir.
Bütün bu aşamalardan sonra kitap basıma hazırdır.
Türkçe bilmediğim için söyleşiyi Türkçeleştirmede yardım eden Eser Kurban’a çok teşekkür ederim.
edebiyathaber.net (29 Mayıs 2021)