Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
İlk olarak bana bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.
Çizimle ilişkim, çok klasik bir cevap ama çocukken başladı diyebilirim. Okuduğum ve beğendiğim kitapları hatta izlediğim çizgi filmleri özellikle Heidi (çok sonradan Hayao Miyazaki çizimi olduğunu öğrendim) çizmekle başladı. Sonraki yıllarda üniversitede çok farklı bir bölüm okurken yaz tatillerinde Muğla Akyaka ‘da hediyelik eşya standımızda boyamalar yapıp satıyorduk. Ondan sonraki senelerde ise fırçam ve boyam hep vardı ama şimdiki kadar hayatımda yer kaplamıyordu. Çocuklarım dünyaya geldikten sonra, onların odalarının duvarlarına resimler yaparak kendimi yeniden o rengârenk dünyanın içinde buldum. Şimdilerde ise edebiyat ve kültür sanat dergileri için çizimler yapıyorum. Masal geceleri için afişler resimliyorum ve kendi masal kitabım için çalışıyorum.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Hazırlık aşaması şöyle oluyor; resimleyeceğim metinle alakalı renk skalasını ve tarzı kafamda belirliyorum. Genellikle modern ve geleneksel sanatları harmanlamaya uğraşıyorum. Çocuklarım küçük olduğu için park köşelerinde çalışıyorum. Öyle ilham dolu ki o parklar, çocukların en doğal tepkileri, vücut hareketleri kopyalama açısından çok güzel fırsatlar sunuyor. Karalama defterime yaptığım çizimleri evde temize çekiyorum.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Çizimlerime başlamadan önce mümkünse yazarla iletişime geçmeyi isterim. Çünkü o hayal edip kelimelerle bir dünya kurmuş, fırçamdan geldiği kadar o dünyayı süslemek benim işim.
Metinden ayrı bir tel çalan ne editörün ne de yazarın içine sinmediği bir işe girmem tabii benim de metni sevmem gerekiyor. Özümsemediğim bir metni resimlemiyorum.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Beni besleyen en önemli şey edebiyat ve minyatür sanatı. Hatta tüm geleneksel sanatlar diyebilirim, hatta bir hat yazısındaki o harflerin kıvrımları veya minyatürlerde ki bulutlar ağaçlar inanılmaz besliyor. Son olarak müzik diyebilirim eğer çizerken cıvıl cıvıl hareketli bir şarkı denk geldiyse hemen köşelere minik pembe, turuncu çiçekler atarım
Minyatür ustası Taner Alakuş, benim hayran olduğum isimlerden biridir. Murat Palta ise geleneksel çizgileri modern hale getirmiş çok yetenekli bir isimdir onların çizimmleri bana gerçekten ilham oluyor. Miyazaki’nin filmleri de hayal gücünü temsil ediyor benim için.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Resimlediğim kitap henüz yayımlanmadığından bu soruyu resimleme yaptığım dergiler üzerinden cevaplayayım. Editör öyküyü veya şiiri yolladığında genelde ölçüler hakkında bilgi veriyor, derginin renkli mi ya da siyah beyaz sayfası için mi kullanılacak o kısmını belirtiyor. Sonra başlıyoruz. Bu aşamada eğer yazarla iletişim halindeysem çizimler hakkında konuşuruz. Bittiğinde editöre gönderiyorum, gerekirse son düzeltmeleri yapıyorum ve onay verdikten sonra geriye derginin yeni sayısını heyecan içinde beklemek kalıyor.
Sevgili Taner Alakuş hocamın çok sevdiğim ve düstur edindiğim sözüyle bitirelim “Milli olmadan, evrensel olamazsınız.”
Bu söz, resim yolculuğumda eğilip fırçama fısıldadığım bir sözdür.
edebiyathaber.net (7 Ağustos 2021)