Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
Bunu birkaç nedeni var. İlk olarak, çok okuyan bir çocuktum, okula gitmeden önce annem ve babam bize kitap okurlardı, okumayı öğrenince sanki çok acıkmışım da okudukça doyacakmışım gibi kitaplara saldırdım. Obur bir şekilde okuyordum, o türden bu türe, o yazardan bu yazara, bazen elime ne geçerse. Kitapların –her ne isem- ben olmamda çok büyük etkisi var. Aileden ve çevreden kalan boşlukları doldurdular, başka hayatlar, başka tercihler olduğunu gösterdiler. Yıllar içinde dünyayla, yaşamla ilgili bir sürü deneyim, fikir, görüş, duygunun gelişmesini sağladılar. Geniş görüşlü, hızlı anlayan, öğrenen, kendini iyi ifade eden ve en önemlisi empatik birisi olduğumu düşünüyorum. Bu özelliklerimin serpilmesini, demlenmesini büyük ölçüde kitaplara borçluyum. Üstelik çocuklukta en büyük eğlencem de kitap okumaktı. Aynı olanakları ve keyfi yaşatmak istedim. Belki bir emaneti elden ele iletiyorum gibi de hissediyorumdur.
İkincisi nedeni ise çocukluk dönemi benim ilgi ve çalışma alanlarımdan biri. Hayat boyu taşıdığımız, bizi bizi yapan yapı taşlarının oluştuğu bu dönemin anlaşılması için, insanın bu dönemi verimli, mutlu, oyunlu geçirebilmesi için neler yapılabilir sorularının peşinden gidiyorum. Okuyorum, izliyorum, çocuklarla, ebeveynlerle, uzmanlarla konuşuyorum. Bunun üzerine geliştirdiğim fikirler var. İstiyorum ki her çocuk, yetişkin olduğunda kendimi bulduğum, mutlu olduğum, kendimi ifade edebildiğim, korunduğum, güvende olduğum, desteklendiğim ve çok eğlendiğim bir çocukluğum oldu diyebilsin. Bu şartlara sahip olamayanlar da yaşadıklarında bir sorun olduğunu fark edebilsin, buna da benim yazdığım kitaplar vesile olsun.
En sonuncusu ise çocuk okurlar bir harikalar; hiçbir sosyal süzgeçleri yok, seviyorlarsa sevdiklerini, beğenmemişlerse eleştirilerini olduğu gibi iletiyorlar. Üstelik sımsıkı sarılıp şifalandırıyorlar. Bir yazar daha ne ister!
Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
Ayşegül serilerini ve ailemin seçtiklerini saymazsak kendi seçimimle aldığım ve okuduğum ilk kitap, Mary Mapes Dodge’un” Gümüş Patenler” isimli kitabıydı. İki Hollandalı kardeş, ödülü bir çift gümüş paten olan bir yarışmaya katılmak isterler. Aile, çocukların yarışmaya katılmaları için gerekli patenleri bile alacak durumda değildir. İki kardeş yarışa katılabilmek için bir mücadeleye girerler. Kardeşlerin yoksulluk ve çaresizlik içinde birbirlerine tutunmaları, bribirleri için fedakârlıkta bulunmaları, ailenin birbirine destek olması beni çok etkilemişti. Zorbalık kavramıyla da bu kitap sayesinde tanıştım. Bazı insanlar iyi niyetli değildir, sırf kendilerini iyi hissetmek için senin kötü hissetmeni sağlamaya çalışabilirler diye düşünmüştüm. O zaman kafamda kurduğum cümleler böyle olmayabilir ama özü buydu.
Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?
Hem klasiklerden hem çağdaş çocuk edebiyatından nahif bir kıskançlıkla, bayıla bayıla okuduğum kitaplar ve hayranı olduğum yazarlar var. Ama benim baş ucu kitabım Alice Harikalar Diyarı’ndadır. Onu yazmış olmayı çok isterdim.
Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?
En son Gabriele Clima’nın “Mırıldanan Çocuk” isimli kitabını okudum. Öncelikle kitabın, çocuk kitapları için yazmak isteyenler için teknik açıdan bir el kitabı vazifesi görebileceğini belirtmek isterim. Tüm unsurlarıyla çok iyi çalışılmış ve kotarılmış bir kitap. Hikâyesi ise çocuklara dünyanın tozpembe olmadığını, bazen seslerinin duyulmayacağını, bazı olayların, durumların görüldüğü gibi olmayabileceğini ama ısrarlı ve anlamlı bir çabayla birlikte birbirlerine destek olarak aşılabileceklerini gösteriyor. En sevdiğim yanı ise bir sorun gördün mü arkanı dönme, belki yapabileceğin bir şey vardır demesi.
edebiyathaber.net (25 Ağustos 2021)