Çınar Ergin’in ilk romanı “İlhan, Mahir, David” Bilgi Yayınevi etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Christopher Robert İstanbul’dan bir istekleri olup olmadığını sordu. Sanki her gün İstanbul’a bir giden gelenleri varmış gibi ne İlhan’ın ne de Mahir ve David’in aklına bir şey geldi.
“Haliç’te Topal Aram’ın meyhanesine gidin mutlaka… Selamımızı söyleyin iyi hizmet etsin.”
Tavsiye Mahir’den geliyordu.
En içten dilek ise, kalbi cız eden İlhan’dan gelmişti:
“Memlekete selam söyle”.
İlhan, Mahir, David,
Üç umut yolcusu…
Mutlu olabilmek için mecburiyetten dünyanın öbür ucuna gitmek üzere yola düşen,
Memleketlerinden birini unutmaya, diğerine ise alışmaya çalışan,
Her ikisini de tam anlamıyla başaramayan,
Ancak mutluluğu ilk veya son durakta değil, hayat yolculuğunun içinde bulan,
Üç can dostu.
Romanın özeti
“İlhan, Mahir, David”, her şeyden önce, 19. Yüzyılın ortalarında geçen bir arkadaşlık hikâyesidir.
Romanın kahramanları olan İlhan, Mahir ve David, Osmanlı İmparatorluğunda aynı yıl doğan ve normalde karşılaşma olasılıkları son derece azken Kırım Savaşında tanışan yirmi altı yaşındaki üç gençtir. Roman, bu üç arkadaşın kayıpları ve hayal kırıkları nedeniyle doğup büyüdükleri diyarlardan ayrılarak çok uzaklarda, yeni bir hayat kurma ümidini ve bu yolda yaşadıklarını anlatmaktadır.
Kırım Savaşı sonrasında üçü de boşlukta kalmıştır. Kiminin unutmak, kiminin kaçmak, kiminin ise bulmak istedikleri insanlar vardır. Böyle bir ruh hali içinde üç arkadaş, David’in telkinleriyle hayatlarında yeni bir başlangıç için Amerika’ya gitmeye karar vermiştir.
Bununla birlikte, hiçbiri, Amerika’daki derin toplumsal, ekonomik ve siyasi ayrışmalar nedeniyle yaklaşan iç savaşı görememiştir. İlhan, Mahir ve David, deyim yerinde ise, yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştur. Öte yandan, zorluk çekerken, hatta savaş içinde dahi hayatın güzelleşebileceğini görmüş; savaşta dostluğun, barışta yalnızlıktan önemli olduğunu hissetmişlerdir.
İlhan, İstanbullu bir deniz subayıdır. Batılı değerleri benimsemiş bir aileden gelmektedir. Mesleğinde başarılı, özel hayatında ise mutsuzdur. Tüm yurtseverliğine rağmen Kırım Savaşının sonunda öğrendiği bir haber onu hızla depresyona itmiş, yeni bir arayışa sevk etmiştir. Kader ona mutluluğu da mutsuzluğu da en beklemediği yerlerde ve zamanlarda sunmaktadır.
Mahir Adanalıdır. Feodalitenin hâkim olduğu bir düzende ne ağa ne de tebaa sınıfındandır. Etrafındakilerin uygun bulduğu bir evliliğin yükü altında ezilmekte, boşluk içinde hayatına anlam aramaktadır. Kırım Savaşı onun için bundan kaçış olmuş, ancak mutsuzluğuna çare olmamıştır. Zaman zaman gerçek ile hayali karıştırsa da, belki de aralarında hayata en sıkı sarılmayı beceren de odur.
David ise İzmir’den Musevi bir aileye mensuptur. Öğrenmeye meraklı, idealist ve sorgulayan bir kişidir. Ailesi ile ilişkileri iyi değildir. Olan ile olması gereken arasındaki farka daima isyan içindedir. David’in Kırım’a, savaşa gönderilmesi onun dışında herkes için uygun düşmüş, o da geçmişine dair defteri kapatmaya karar vermiştir.
Romanın ilk bölümleri Amerika’ya gidişte yaşananlarla ilgilidir. Yolculuk boyunca, özellikle Hamburg ve daha sonra Londra’da yaşananlar ve bunların İlhan, Mahir ve David’in hayatına kattıkları işlenmiş; özellikle de Mahir ve David’in özel hayatına getirdikleri anlatılmıştır. Bu dönemde farklı çevrelerle kurdukları ilişkiler, her birinin kendi karakteri ve kişisel özellikleri ile hayatı kolaylaştırma çabaları ele alınmıştır.
İlhan, Mahir ve David’in Amerika’ya gelişleri, İç Savaşın başlamasından hem sonraki aylara rastlamaktadır. Esas gayeleri Amerika’da kendilerine huzurlu bir yaşam kurmak olan üç arkadaş, ilk aylarda aslen bu memleketten olmamaları nedeniyle savaşı kendi meseleleri olarak görmemektedir. Ancak, zaman içinde Amerika’yı yeni yurtları olarak görmeden burada yaşanamayacağını anlamışlardır. Bu nedenle üç arkadaş, Kırım Savaşı tecrübesinin sunduğu bir fırsattan da yararlanarak, gönüllü olmasalar da Birleşik Devletler ordusunda subay olarak tekrar silahaltına alınmıştır.
Romanda savaş ve bununla bağlantılı somut olaylar, büyük ölçüde konunun tarihsel boyutuna sadık kalınarak kaleme alınmış, olaylar haklarında etraflı araştırma yapıldıktan sonra romana uyarlama yapılmıştır. Romanın sonunda, anlatımda ismi geçen ve öne çıkan gerçek olaylar ile kişiler hakkında, bunlar hakkında bilgi vermek amacıyla resimli künyeler mevcuttur. Tarihi şahsiyetlerin bazı diyalogları ise romanın akışına uygun olarak kurgulanmıştır.
Romanda ayrıca, Amerika ile Türkiye (Osmanlı) arasında gerçekleşmiş veya yaşanmış olaylar ve gelişmelere, kurgu niteliğindeki bazı diyaloglar hariç, tarihsel doğruluğuna sadık kalınarak atıflarda bulunulmuştur. Roman, bu yaklaşımla başlangıcından yirmi beş yıl sonra, başladığı yer olan İstanbul’da, hatta başladığı mekânda son bulmaktadır.
edebiyathaber.net (7 Eylül 2021)