Yalnızlığın kaç halini tanıyorsunuz? Tabii ki sadece kendi bildiğimizi. Oysa her insanın farklı bir yalnızlığı hatta yalnızlıkları var. Kalabalık bir caddeden akan insan sayısı kadar yalnızlık halleri… Modern zamanların iletişim yorgunu insanlarının derin ve çeşitli yalnızlıkları…
Richard Yates… Bu adı hiç duymamıştım. Kitap kurdu arkadaşlarım da duymamışlar. Oysa Amerikan Edebiyatının önde gelenlerinden biri. Ancak Türkçeye ilk defa 2017’de Yasemin Akbaş tarafından çevrilmiş. İyi ki de çevrilmiş.
Yalnızlığın On Bir Hali. On bir yalnızlık öyküsü. Ama öyle basma kalıp “ah ne kadar yalnızım, kaderim bu” perspektifinde acıtıcı ağlatan öyküler değil tam tersine içinde mizah olan hayatın kaosundan çıktığı belli bazen sadece sezdiren bazen vuran ama asla şaşırtmayan tam tersine çok iyi bildiğimiz ve hatta çoğu yaşadığımız düşündüğümüz ve hissettiğimiz hallerimiz. Okudukça duygularınızın inceldiğini ve öykülerin dibinden o hüzünlü ışığın gözlerinizi kamaştırdığını hissediyorsunuz. Bütün öykülerde sıradan insanların bir başka deyişle hepimizin kullandığı günlük diyaloglar var. Bu sıradan ve hayatın içinden günlük konuşmalar nasıl olur da bu kadar hayranlıkla okunacak edebi bir metine döner diye düşündüm hep öyküleri okurken. Richard Yates bence sihirli bir değnekle rutin yaşadıklarımızı veya konuştuklarımızı veya şahit olduklarımızı şiirsel bir anlatıya dönüştürmüş. Sihirli değneği usta kalemi tabii ki. Bunu nasıl başarmış bilemiyorum.
Öykülerdeki sesler, renkler, düşünceler, bakışlar o kadar canlı ki. Sadece edebi bir metin okuyor değil aynı zamanda öyküde anlatılanları kendiniz yaşıyor gibi görüyor, dokunuyor ve işiterek öykünün içine giriyorsunuz…
Örneğin bir öğretmen ve öğrencisinin çetrefilli ve pürüzlü ilişkisini anlatan ilk öykü: Dr.Jack-o-Lantern. Ailesiyle, gelir düzeyi ile, konuşması ile okuduğu sınıfından ayrıksı bir çocuğun var olma çabalarını, yalnızlığını da içselleştirerek okuyorsunuz. Sanki o öğretmeni tanıdınız ve o yaramaz çocuğu gördünüz.
Son öykü bir harika. Yapı Ustaları. Genç bir yazarın bir yandan hayatın gerçekleri ile savaşırken bir yandan da yazma tutkusunun peşinden nasıl gittiğini tüm incelikleri ile anlatıyor. Sadece bir öykü okumuyorsunuz yansıra Richard Yates öykü kahramanı Bob’un ağzından yazma heveslilerine nasıl öykü yazılacağının ip uçlarını veriyor. Öykünün temelini kazmak, duvarlarını örmek çatısını çatmak, bacası dikmek… En önemlisi de ışık nereden girecek? Aynen kendi hayatımız gibi bir öyküdeki pencereler çok önemli. Yalnızlıklara sızan ışıklar başka bir kelime ile umutlar…
Diğer bütün öyküler de çok güzel. Çeşitli insanlar, çeşitli ilişkiler ve çeşitli yalnızlıklar… Adı bile konmamış gelip geçici hüzünlü hatta bazen gülünesi yalnızlıklar. Büyük bir ustalık ile öyküleştirilmiş. Bu yazarın bu kitabının bu kadar geç çevrilmesine şaşırmamak ve üzülmemek elde değil. Yüz Yayıncılık’a ve müthiş çevirisi ile Yasemin Akbaş’a teşekkür etmeliyim.
Richard Yates. Yalnızlığın On bir Hali. Yüz Yayınları. İkici Baskı 2019. 241 sayfa
edebiyathaber.net (23 Ylül 2021)