Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Ben Vicdan, Ankara’da yaşıyorum. Diş Hekimi Asistanıyım. Yaklaşık 12 senedir de illüstratörlük yapıyorum. Çizimle olan ilişkimin ne zaman başladığını hatırlamıyorum; çünkü ben hep çiziyordum.
Sanatın her dalına ilgi duydum. Yurtdışında ve burada resim, heykel, seramik çalışmalarım oldu. Bu alanlarda eğitimler aldım. Her zaman yeni şeyler denemeyi seviyorum. Beni dinamik tutuyor. Akıp giden hayata çok şey sığdırmaya çalışırken, bazı güzellikleri yakalamak için uykuları atladığım oluyor. Hep üretme çabası bende hiç eksilmedi. İlham olmadan da duygular ve mantıkla üretebilmek gerekiyor.
Çocuk kitapları resimlememin dışında, yağlı boya, soft pastel ve sulu boya ile kadın figürleri, balerinler, vintage desenler, doğa resimleri, polimer kil ve heykel çamurlarıyla oynamaktan büyük keyif alıyorum.
Dolaşırken çantamda sulu boyam, defterim ve kalemim mutlaka olur. Doğada hikâye anlatmak için birçok araç var. Çocuklara gördüğüm mutlu ağaçları, kedileri, çiçekleri, hatta çöp kutularını çizerek dünyamızın onlarla daha güzel olduğunu anlatmaya çalışırım.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Bir kitaba güzel işler çıkarmak, çabam, fazla fazla çizim, bakalım neler olacak hissi ile masama oturarak başlıyorum. Tabii kahvem ve müziğim ile.
Her gün ortaya yeni bir şeyler çıkarmak beni mutlu ediyor, rutinim oluveriyor. Yazar ile ortak noktalar, duygular, çocukları mutlu hissettirmek, doğru bilgi aktarmak için araştırmalar yapmak, temel ve içsel çıkış noktam oluyor. Yaparak görüyorum ve sonuca bakıyorum. İşime eğlence katmayı da seviyorum. Araştırması bol, çok yönlü işler keyif veriyor. Bana yeni şeyler öğretiyor. Yazarların araladığı kapıdan girdiğimde sürprizler başlıyor.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Bazı kitap çalışmalarında, karakter seçimi ve kurgu aşamalarını editörle yürütüyoruz. Kitabın ölçüleri, yaş grubu gibi bilgiler de editör tarafından bana iletiliyor. Çizim zamanlaması konuşulduktan sonra ben çizime başlıyorum. Bazen de direkt yazarlar ile iletişime geçiyorum. Fikirlerini alıyorum.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Çok yetenekli, bana ilham veren insanlar var hayatımda. Bu evrilme sürecimde, bana çok katkıları oldu. Onların yaptıklarını izlemeyi, onlarla sohbet etmeyi, kitaplarını okumayı hiç bırakmıyorum.
Suluboya çalışmalarına baktığımda bende hep hayranlık uyandıran, çok değerli hocam Orhan Gürel’in bana katkılarını ve emeklerini hiç unutamam.
Çizim süreçlerimde her zaman fikirleri ve yorumlarıyla yanımda olan canım kuzenim Seçil Çokan da onlardan biri. Resimlediği kitapları ve çizimlerini çok beğeniyorum ve birbirimize bu kadar yakın olduğumuz için çok şanlıyım.
Yeni çıkan tüm çocuk kitaplarını okumaya çalışıyorum. Onlar için evde bir kütüphanem var. Ayşe İnan Alican’nın resimlediği Nazım Hikmet’in “Sarayda” kitabını, favorilerimden olan Rob Scotton’nun “Russel The Sheep”, Simon Tofield’ın “Simon’ın Kedisi”, detaylarından çok etkilendiğim İlban Ertem’in “Puslu Kıtalar Atlası” gibi sevdiğim kitapları kütüphanemde saklamaya çalışıyorum. Ursula K. Le Guin ve Virginia Woolf kitaplarını okumayı ve animasyon filmler izlemeyi seviyorum.
Şehir hayatından biraz uzaklaşıp telefonların iyi çekmediği yerlerde olmak, ormanlar, köyler, tarihi yerler, farklı hayvanlar görmek, çizimlerime dokunuyor ve onları güzelleştiriyor.
Enerjisi ve masalları ile beni besleyen Judith Liberman’ı da takip ediyorum.
İyi ki hayatım bu güzel insanlar ile çevrili, hepsine teşekkür ediyorum.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Yazar tarafından yayınevine gelen kitap, yayınevinde okunup düzenlenerek çizim aşamasına geçmek üzere çizere gönderiliyor. Kitabın çizim süreci, benim tarafımda o kitabı çok kez okuyup hayal etmekle başlıyor. Hayalimde oluşturduğum karakterleri resmederek editör/yazar onayına sunuyorum. Ortak seçimler ile tasarlanan karakterler hazır olduktan sonra işin en zevk aldığım kısmı karakterlere hayat verme, onları gökyüzünde uçurup bahçelerde koşturma aşamasına geçiyorum. Bu aşamada hangi yazıların sahneleneceği, bazen editörün yönlendirmesi bazen ise kendi seçimlerim ile oluyor. Kitabın ölçülerine göre sayfa düzenini eskizlerle oluşturuyorum. Genellikle boyama aşamasında sulu boya kullanıyorum. Kitabın iç sayfalarını tamamlayınca, kapak resmine karar veriyoruz ve çalışıyorum. Son aşama olarak resimleri taratarak yayın evine iletiyorum ve kitap baskıya hazırlanmaya başlıyor. Yayınevi baskıya gitmeden önceki son halini benimle paylaşıyor. Kalan süreci kitap elime geçene kadar heyecanla bekliyorum.
Üretmek bir süreç istiyor ve kendimizden çok şey katıyoruz. Öyle kaptırıyorum ki bazen; kendimi o günlerde resimlediğim Fledo’yu düşünürken buluyorum.
edebiyathaber.net (9 Ekim 2021)