Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Çizimle olan ilişkim, daha doğrusu resim sanatına olan tutkum çocukluğumdan beri vardı. Babam da resim yapmayı severdi. Sanatçı değil deniz subayı idi, gezdiği gördüğü yerlerin resimlerini yapar, gezdiği yerlerle ilgili hikâyeler yazardı.
Antalya’da yaşadığımız yıllarda ortaokulda yaz tatilinde Akademili Esen hocanın resim atölyesinde resim çalışmıştım. Bir atölyede sanatçı ile birlikte çalışmanın ne demek olduğunu o zaman kavramam hayatımda bir dönüm noktasıdır. Lise yıllarımda hayalim ressam olmaktı ve sürekli resim yapıyordum. Okula giderken, tatilde, evde ve seyahatte defterimi yanımdan hiç ayırmazdım.
Hedefim İstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nu kazanmak ve Resim Bölümü’nde okumaktı. 1972- 1973 yılında Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nu (Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) kazandım. Aradan geçen yıllar resimle ve sanatla olan yaşantıma birçok deneyim ve unutulmayacak anılar bırakmıştır. 1976 yılında mezun oldum.
Mezun olduktan sonra yurtiçinde ve yurt dışında birçok karma ve kişisel sergim oldu.
Resim atölyemde resim dersleri verdim. Milli Eğitim Kurumları’nda Resim ve Sanat Tarihi öğretmenliği yaptım.
Desen resmin temelidir derdi hocalarımız ve hiç durmadan çizmek.
Defterim hala her yerde yanımdadır. Çizmek bir yaşam şekli benim için.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Kitaba hazırlık süresi: Sadece kendi yazmış olduğum kitaplarımı resimlediğim için farklı yol alıyor bu süreç. Hikâye ve resim her ikisi de benim elimden çıkınca bazen düşlediğim resimleri önce yapıyorum sonra onlara hikayeler yaratıyorum. Bazen de tam tersi oluyor. Hikâyeyi yazıyorum sonrasında resimliyorum. Bazen de her ikisi bir arada olabiliyor.
Bir şeyler izlemekten çok okumayı tercih ediyorum.
Ursula K. Le Guin, George Orwell, Hermann Hesse, Peter Brown gibi.
Hikâye yazma aşaması genelde ya bahçemde bir ağacın altında ya da bahçeyi gören rahat kanepemde devam eden bir süreç. Çizimlerimi ise genelde atölye ortamında gerçekleştiriyorum. Resimlerimde kullandığım farklı tekniklerin (kolaj, baskı) yanı sıra atölye ortamında makasla, yapıştırıcıyla, yırtarak, kopararak, boyalarla boğuşmayı seviyorum.
Kolaj tekniği ile çalıştığım kitaplar: Kış Masalları Serisi (Küçük Prensin Ormanlar Ülkesi, Güneş Ülkesi, Buz Kral)
Kitaplarımı bire bir yani basıldığında görmek istediğim düzende her bir aşamasını elle hazırlıyorum. Hiçbir dijital medya kullanmıyorum. Bu her tür içeriği ile, resim, yazı ve kapak tasarımının bir araya gelmesiyle, aynı zamanda yayınevi için de kolaylık oluşturuyor ve onları hemen hemen bitmiş bir kitapla buluşturuyor.
Bir istisna olarak İş Bankası Yayınları’ndan çıkan Bir Ressamın Bahçe Güncesi ve Bir Ressamın Bahçe Güncesi-2 kitaplarımda yayınevi orijinal günlüklerimdeki el yazımı basılı kitaba yansıtmak konusunda büyük emek harcadı ve ortaya orijinal günlüklerime neredeyse birebir yakınlıkta kitaplar ortaya çıktı. Bu da mümkün olabiliyor tabii ama bunlar yayınevi ve maliyetler açısından sınırları zorlayan unsurlar.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Hikâyeler ve resimler bana ait olunca sanırım daha akıcı, daha yolunda gidiyor işler.
Bir sorunla karşılaştığımı hatırlamıyorum, ufak tefek aksaklıklar tabii ki olabiliyor.
Fakat editörle olan diyaloglar daha farklı. Hikâyenin ve çizimin aynı elden çıkması onlar içinde de kolaylık oluyor. Editörler metinle ilgili düzeltiden sorumlular. Düzelti yapılırsa gönderiyorlar hem fikir olursak onaylanıyor ve yayına hazırlanıyor.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Doğa en büyük öğretici, çizimlerimi beslemek için doğayı izliyorum, resmediyorum. Sanat özgün olmalı, etki altında kalmamalı. Diğer çizerlerin ne yaptıklarına değil, doğaya bakmak ve onu resmetmek çok daha yaratıcı ve sınırsız sonuçlar oluşturuyor.
Sanatıma katkısı olduğunu düşündüğüm detaylar arasında kırsalda saatlerce hayvanları izlemek en zevk aldığım detaylardan biri.
Tabii ki taktir ettiğim birçok yerli ve yabancı sanatçı var. Bunlar arasında ilk aklıma gelenler; Mustafa Delioğlu, Behiç Ak, Can Göknil, Quentin Blake, Gabrielle Vincent, Suzy Lee.
Bilim dergilerini takip ediyorum. Okumak, incelemek ve öğrenmeyi, bilim varoluşun temeli. Detaylar doğada gizli benim için onları gizemlerini korumak kaydıyla bulup hikâye ve resimlerle gün yüzüne çıkarıp çocuklara sunmak çocuk edebiyatına katkısı olan bizlerin gururu.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Kitaplar, rafta yerini alana kadar tabii ki titiz ve konuya hâkim kişilerin elinde bir süreçten geçiyor. Resimlerimi ve hikâyemi birlikte çalıştığım yayınevinin editörüne gönderiyorum. Editör yayına hazır hale getirdikten sonra kitabı son onayımı almak için bana gönderiyor. Bu aşamada dikkat ettiğim şeyler arasında resim kalitesi, baskının orijinal çizim kalitemi yansıtıp yansıtmadığı, yazının ve resmin doğru sayfa düzeninde olup olmadığı gibi detaylar yer alıyor. Onayım sonrasında kitap matbaaya gidiyor ve sonrasında raflardaki yerini alıyor.
edebiyathaber.net (23 Ekim 2021)