E-kitabın icat edilip birden bire piyasaya sürülmesinin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçti. E-kitapla ilgili ilk yazımı 2010’da yazmıştım. “E-kitap okuma alışkanlığımızı değiştirecek mi?” başlıklı yazımda e-kitabın okura ve yayıncıya getireceği faydalardan söz etmişim.
O yazıda sözünü etmediğim önemli fayda da dijitale geçişle birlikte artık çok daha az kağıt harcayacak olmamızdı. Kağıt tüketiminin düşmesi ile birlikte daha az ağaç kesileceği, yani doğayı daha az tahrip edeceğimiz de herkesin bildiği bir gerçek.
On bir yıl önce e-kitaba geçmenin sağlayacağı yararları gören yayıncılar büyük bir istekle bu işe giriştiler. Hem listelerindeki kitapları e-kitaba dönüştürmeye başladılar hem de yeni kitaplarını kağıda basılı ve e-kitap formatlarında ürettiler. Belki de yaptıkları yanlış üretimlerini böyle ikili bir üretim biçimi oluşturmalarıydı. Ne yardan ne serden geçiliyordu. Tek seçenek e-kitap olsa okur daha kolay dijital ortamda kitap ya da dergi okumaya alışabilirdi. Ama kağıda basılmışı varken daha ucuz da olsa e-kitabı tercih etmedi ki fiyatlar da umulduğu kadar ucuzlamadı. E-kitap satışları çok düşük düzeylerde kaldı. Yayıncıların çoğu e-kitap üretmekten vazgeçti.
Dijitalin yayıncılığa getirdiği yeni olanaklar da üretim maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle kullanılmadı. Siparişe dayalı baskı (print on demand) yöntemi gelişmedi. Oysa bu yöntemle dijital olarak kaydedilmiş her kitabı tek bir alıcı bile olsa kağıda basıp ciltleyip üretmek mümkün.
Dergicilik cenahında ise işler farklı gelişti. İnternette haberciliğin hızlanıp gelişmesiyle birlikte reklam da dijitale kayınca yüksek tirajlı, reklam alarak yaşayan dergiler hızla okur ve gelir yitirdi. Çoğu tamamen kapandı. Önce haftalık haber dergileri gitti, sonra, aylıklar onları izledi. Çok özel okuru olan mizah dergileri bile sosyal medyanın rekabetine dayanamadı.
Diğer yandan kâr amaçlı olmayan, reklam peşinde koşmayan, özellikle şiir ve edebiyat dergileri ise çoğalmaya başladı. Çünkü dijtaldeki gelişmeler yayıncılığı kolaylaştırmış, matbaacılığı hızlandırmıştı. Artık eskiye göre çok daha kolay ve hızlı yayın yapma olanakları vardı. Dergi sayısı çoktu ama o dergileri satacak kitapçılar yoktu. Kitapçılar yer darlığını, dergilerin yeterince satıp kâr getirmemesini gerekçe olarak gösterip dergi satmıyorlar. Ancak büyük şehirlerdeki birkaç kitapçıda dergi bulmak mümkün. Zaten okurun gündeminde de dergiler yok. Dergiler okunmuyor ama halen çıkıyorlar. Amaç okura ulaşmaksa, çok daha hızlı ve ucuz olan internet sitesi yapmak, e dergi yayınlamak neden tercih edilmiyor anlamak mümkün değil.
Sonuç olarak son on yılda dijital alandaki yeniliklerin hiçbiri dergicilik ve kitap yayıncılığına olumlu olarak yansımadı. Hâlâ yüz yıl önceki gibi kitap ve dergilerimizi kağıda basıyor, depolara koyuyor, sonra da onları satmaya çalışıyoruz.
Ama bu arada önemli bir gelişme oldu. 2018’de kağıt fiyatları Dünya çapında artmaya ve kağıt bulunmaz olmaya başladı. Zaten TL’nin değer kaybetmesi nedeniyle orantılı olarak pahalılaşan kağıda Euro bazında da ciddi zamlar yapılmaya başladı. O zaman kırmızı alarm verilmişti. Pek ciddiye almadık.
Pandemi de kitap satışlarına olumlu ve olumsuz katkılarda bulundu. Kitapçıya gidemeyen okur internet üzerinden sipariş verdi. İnternet kitapçıları ani talep patlamasını büyüme yönünde değerlendiremediler. Zaten kargo şirketleri de bu büyük talebi karşılayamadı. Daha çok kitap satmak yerine satıştaki kitap çeşitlerini azaltmak yani kendi ayaklarına kurşun sıkmak gibi yöntemler seçtiler. Büyüyeceklerine küçüldüler. Okur satın alamadığı kitapların ve dergilerin dijital versiyonunun aradı. E-kitap yeniden hatırlandı. Ama satın alınabilecek e-kitap hemen hiç yoktu. İnternette bir anda e-kitap korsanlığı patladı.
Şimdi yeni bir kağıt krizi ile karşı karşıyayız. 2018’deki gibi yine TL değer kaybediyor ve yine kağıda Euro bazında yüksek zamlar yapıldı. Yayıncılarımızın, dergicilerimizin bu gelişmeye tepkisi “Bu durumda kitap, dergi yayınlayamayız” şeklinde. Tamamen dijitale geçmek, illa kağıt kitap ya da dergi almak isteyen okur için özel baskılar yapmak düşünülmüyor. Oysa son 11 yılda matbaacılık da durmadı, gelişti. Dijital üretim ucuzladı. Artık siparişe göre üretim yapacak çok daha fazla matbaa var. Ama “tüccar” olduğu için doğası gereği muhafazakâr olan yayıncılar geleneksel yöntemden, kitabı ve dergiyi kağıda basıp depolamaktan ve sonra da satmaya çalışmaktan vazgeçmek istemiyor. Bu muhafazakâr anlayışla da beklenti yine devletin yayıncılığı desteklemesi. Kitap, dergi alımlarının artırılması. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın dijitale yönelimi artırmak için e-kitap alımı – kiralaması yoluyla verdiği destekler de bu nedenle ilgi görmüyor. Anlaşılan kağıt yayıncıları bırakmadan yani satın alınamaz fiyatlara yükselmeden yayıncılar kitap ve dergileri kağıda basmaktan vazgeçmeyecek. Dijitale dönüşümü bir süre daha bekleyeceğiz.
edebiyathaber.net (3 Kasım 2021)