M. Âkil’in Karanlık Konakta Ne Var? adlı romanı Oğlak Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Türkçe yayımlanmış ilk dört başı mamur polisiye roman olarak tanımlanan Karanlık Konakta Ne Var? Türk polisiye edebiyatının roman formatındaki ilk ciddi örneğidir. Aynı zamanda bu ilk gerçek polisiye romanımız fantastik polisiye ya da korku polisiyesinin de ilk örneğini oluşturan özgün bir eserdir.
Siliniyor, siliniyor. Her şey siliniyor. Siyah, simsiyah karanlığa batıyorum. Her yer siyah, yalnızca bu karanlığın merkezinde iki siyah billur hiç kaybolmuyor. Bitiyorum, arkaya doğru düşüyorum. İçimden, evet kendi vücudumun içinden tıpkı bana benzer sanki başka bir hayalet, benim hayaletim kalkıyor, ben düşüyorum, o kalkıyor. Ağır, müthiş, kaldıramayacağım kadar ağır bir uyku… Ben düşüyorum. Fakat tıpkı bana benzer birisi değil, benim aynım, aynadaki hayalim kadar aynım, kalkıyor gibi görüyordum. Uykum var…
Oğlak Yayınları, M. Âkil’in Karanlık Konakta Ne Var? romanını Klasik Maceraperestler dizisinde yayımlamaktan gurur duyar.
Yazar hakkında
(d. 1886 / ö. 8 Mart 1977)
Gazeteci, yazar, şair, çevirmen, öğretmen.
Dönemin birçok dergi ve gazetesinde yayımlanan siyasi ve mizahi yazıları, tercüme ve adapte romanları, piyesleri ve şiirleri döneminde kitap olarak yayımlanmamıştır. Kitap olarak yayımlanan tek kitabı Karanlık Konakta Ne Var? adlı polisiye romanıdır. Dönemin başarılı polisiyeleri arasında sayılabilecek nadir eserlerden biri olan romanda, ilginç ve açıklanması zor cinayetler ve bu cinayetlerin gizemli Belkıs Süreyya ile ilişkisi ana kurguyu oluşturmaktadır.
Selanik ve İzmir’de yoğun gazetecilik faaliyetlerinde bulunan yazar, bu dönemlerde kaleme aldığı şiirlerinde ise ölüm, aşk, sosyal meseleler, ayrılık, sıla özlemi gibi konuları ele alırken, şiirlerinden bazılarını Tevfik Fikret başta olmak üzere, Tahsin Nahid, İsmail Suphi, Ali Canip Yöntem gibi isimlere ithaf eder. Aruzu kullanan şair, “Köylü Kardeşlerime I- II” , “Dilenciler” adlı şiirlerinde Mehmet Emin’in de tesiriyle hece vezni kullanır. Ayrıca bazı şiirlerinde sonnet tarzını da dener. “Resne”, “Zenginlerimize”, “Hayata Dair”, “Ölüme Karşı”, “Şopenhauer” adını taşıyan şiirleri sonnet tarzındaki manzumeleridir. Hegel, Eflatun, Verhaeren, Auguste Comte gibi felsefecilerin isimlerini anarak Tevfik Fikret’e ithaf ettiği “Hüsn Nedir?” adlı şiirinde ise anjanbman tarzını kullanması dikkate değerdir.
edebiyathaber.net (12 Kasım 2021)