Ahmet Sevindik’in yazdığı Balkan Hayaletleri kitabı, tüm polisiye-casusluk romanı özelliklerini içinde barındırırken, sayısı çok fazla olmasına rağmen olay örgüsünde kaybolmayan karakterleri, alttan alta işlediği güç-iktidar ilişkisi ve çözmek için bir hayli kafa patlattıran sonuyla sağlam bir hikaye ortaya çıkarıyor.
“Müslümanlar yirminci yüz yıl boyunca Balkanlarda ip üstünde yürümek zorunda bırakılmıştı. Bu topraklardaki Müslüman toplumun enerjisi, gençlerin umutları tükeniyordu. Bölgenin efendisi, Almanya’nın ağırlığı ve Avrupa Birliği’nin parlak vaatleri hep Müslümanların aleyhine işliyordu. Ama bu gidişata dur denilmesi gerekiyordu. Müslümanların güdülecek, kovalanacak koyun olmadıklarını göstermek gerekiyordu. Kararlıydı. Bunun için elinden geleni yapacaktı. Bir başka deyişle, yapması gerekeni yapacaktı…” Böyle düşünüyordu kendini Müslümanların Balkanlar’daki mevut durumundan kurtartmak için cihat yoluna adayan Hikmet. Ancak bir gün Belgrad’da, Tuna Nehri kıyısında ölüsünün bulunmasıyla bir sarmaşığın kollarının gizemi de adım adım ortaya saçılacaktı. Bu sarmaşıkla ilgilenme işi de elbette eski emniyetçi yeni dedektif Orhan Derman’a düşecekti. Ahmet Sevindik’in yazdığı Hayy Kitap’tan çıkan Balkan Hayaletleri kitabı, gizli tarikatların, cemaatlerin, mafyanın, teşkilatların, devlet ajanlarının, para yüzünden birbirine düşman kesilen kardeşlerin ölüme kadar giden çekişmelerini anlatıyor.
Gazeteci kökenli yazar Ahmet Sevindik, 1983 yılında Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi’nden mezun olmuş. Gazeteciliğe, Hürriyet Dış Haberler servisinde başlamış. 1987-1994 yılları arasında BBC World Service Türkçe Bölümü’nde çalışmış. Daha sonra Yeni Yüzyıl, ATV, Star TV, NTV, CNN Türk, Sky Türk gibi mecralarda editör, haber müdürü olarak görev almış. Uzun bir süredir de marka ve kriz yönetimi danışmanlığı, iletişim uzmanlığı, metin yazarlığı ve çevirmenlik yapan Sevindik’in, uzun yurtdışı mesailerinin, ilk kitabı Balkan Hayaletleri’nde etkisinin bir hayli fazla olduğunu söylemek mümkün. Zira yazar, içeriden bir bakışla Balkanları hem içeriden hem de dışarıdan tarafsız bir gözle de Türkiye’yi kitabında çok iyi analiz ediyor.
Balkan Hayaletleri’nde Ahmet Sevindik, eski emniyetçi yeni dedektif Orhan Derman karakterini sahaya sürüyor. “Bir Orhan Derman Macerası!” anonsu yapılan bu ilk kitabın ardından Orhan Derman’ın farklı maceralarla karşımıza çıkma olasılığının yüksek olduğunu söylemek mümkün. Kitabın konusuna gelirsek… Türkiye’ye üç kuşak önce, Balkan Savaşı sırasında göçen dedelerinden aldığı mirası büyüterek ülkenin en büyük işadamlarından biri haline gelen Erol Cevval, oğlunun ölüm haberini almasıyla durumu çözmek için Derman Güvenlik’in sahibi Orhan Derman ile iletişime geçer. Orhan da ortağı Yavuz’la beraber Erol Cevval’den gerekli bilgileri aldıktan sonra Hikmet’in ölmeden önce yaşadığı Kotor’a hareket eder. Hikmet buraya babasının açtığı Cev adlı giyim mağazalarının başına geçmek için gelmiştir. Orhan ve Yavuz bir de kendilerine Balkan topraklarında eşlik edecek güzel çevirmen Ana ile hemen göreve başlarlar. Üçlü, araştırmaları sonucu edindikleri bilgiler arttıkça, attıkları her adımda kendilerini bir sarmaşığın kollarında ilerlerken bulur. Kotor, Belgrad, Saraybosna, İstanbul arasında edindikleri bulgularla beraber mekik dokuyan Orhan Derman ve Yavuz, akla hayale gelmeyecek ilişkilerle karşı karşıya kalır.
Balkan Hayaletleri, okurun, kitabın olay örgüsü içerisinde çok kolay çözemeyeceği bir düğümle son buluyor. Kitapta çok fazla karakter ve mekan var ancak yazar Sevindik, bunların birbirine çok iyi bağladığı için olaylar gelişirken oradan oraya savrulmak çok sürmüyor ve okur kendini çabucak mevzunun içinde buluyor. Özellikle 1912’den 1999’a kadar arka planda maceradan bağımsızmış gibi anlatılan Erol Cevval ve ailesinin geçmişinin birleşim noktasının kitabın ‘ana karası’nı oluşturması geçmişle günümüz arasında bağlantı kurmak için epey kafa yorduracak kısa detaylar veriyor. Balkan Hayaletleri’nin diğer bir artısının da vurgulayarak yazıyı sonlandıralım: Özellikle devlet içindeki -hangisinden olursa olsun- cemaat kadrolaşmasına, patron-iktidar ilişkilerine çok ince ve net görüşler aktaran kitap, bu tarafıyla da içinde bulunduğumuz politik atmosferi karşı tarafa aktarmasını biliyor.
edebiyathaber.net (12 Kasım 2021)