İlk kitap söyleşilerimizin bu haftaki konuğu İthaki Yayınları’ndan çıkan Türbülans isimli şiir kitabıyla Attila İlhan İlk Şiir Kitabı Ödülü’nü kazanan Naile Dire.
“Kitabım bir sıkışmanın kitabı, sarsılma hâlinin kitabı.”
Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Kitaplar hayatınıza nasıl girdi, “okur” olmaktan “şair” olmaya giden yol nasıl başladı ve ilerledi?
Kitaplarla çocukluğumdan beri bir aradayım. Babam çok fazla kitap okurdu, bana da türlü türlü kitaplar alırdı ve ben de okurdum. Şiir türüyle tanışmam biraz daha geç oldu ama yazmaya giriştiğim tek şey de şiirdi. Şiir yazdıkça anladım ki, kendimi bu türde daha iyi ifade edebiliyorum.
“Türbülans”ın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, ismine nasıl karar verdiniz, yazma süreci nasıl gelişti, yazarken uyguladığınız belli rutinler veya ritüeller var mı?
Aslında Türbülans, bir fikir olarak doğmadı. Yalnızca o zamana kadar yazdığım tüm şiirlerden elemeler yaparak bir şiir dosyası oluşturmayı istemiştim, yazdıklarımın arasından seçtim ve bir bütün hâline getirdim. Daha sonra kitabımın ismini düşünmeye başladım. Bu konuda birçok arkadaşıma danıştım, onlara alternatifler sundum. En sonunda, aslında bir şiirimin başlığı olan Türbülans ismini seçmeye karar verdim ve kitabı tek bir şiir temsil ediyor gibi görünmesin diye de o şiirimin başlığını değiştirdim. Türbülans isminin yarattığı etki ve tını, şiirlerimin hepsine karşılık geliyor diye bu ismi seçtim. Yazarken uyguladığım belli bir ritüel yok ama yazarken yalnız olmaya ve etrafa sessizliğin hâkim olmasına özen gösteriyorum.
Dosyayı bitirdikten sonra yayınevlerine ulaşma, başvuru ve dosyanın kabul edilmesi sürecinden bahsedebilir misiniz? Özellikle şiir alanında çoğu yayınevinin hiç dosya kabul etmediğini biliyoruz. Bu süreçte yaşadığınız zorluklar olduysa bunları nasıl aştınız?
Dosyayı hazırladıktan sonra hemen bastıramadım. Öncelikle acele etmek istemedim ve aklıma yatan, gönlümün razı geleceği bir yayınevi olmasını istedim. Hemen harekete geçmek yerine bazı yayınevlerini gözden geçirdim ve daha sonra göndermeye başladım. Bu süreçte iki yayınevi kesin olarak ret kararlarını bildirdiler. İlk başta üzücü oluyor ama her şeyin hemen olmasını bekleyemeyiz. Ret kararlarından sonra da başka başka yerlere hemen gönderme telaşına düşmedim, böylece dosya epey bekledi. Bir süre sonra bu basılmayan dosya bana azap vermeye başladı, zaman geçtikçe insanın düşünceleri ve anlayışları aynı şiir anlayışını sürdürmüyor; değişiyor, gelişiyor. Bu sırada da İthaki Yayınları benimle iletişime geçti, böylece Türbülans birkaç ay içinde basıldı.
Kitabınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
Kitabım bir sıkışmanın kitabı, sarsılma hâlinin kitabı. Kadın olmak, baskı görmek, kendini özgürce ifade edememek, zorluk… Bunların hepsini barındırıyor ama derin bir melankoli şeklinde değil, daha çok öfke patlamalarını haykırır vaziyette. Ben kitabıma asi kızım diyorum, asi bir kitap.
İlk kitabın “acemilik kitabı” olduğuna dair bir yargı vardır ancak siz ilk kitabınızla Attila İlhan İlk Şiir Kitabı Ödülü’nü kazandınız. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Ödülü kazanmam ya da kazanmamam benim acemi ya da usta olduğuma kanıt sunmaz. Acemilikten ziyade, ben ilk kitapları en coşkun, en özgüvenli, gençlik ateşini barındıran, dinamik ve sansürsüz olarak görüyorum ve ilk kitapları özellikle daha çok seviyorum. Bence acemilik değil, çılgınlık. Güzel bir çılgınlık.
Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa, kısaca söz edebilir misiniz?
Şiir yazmaya devam ediyorum, yeni şiirlerim birikiyor. Şimdilik tekrara düşmemek için dilimi tazelemeye çalışıyorum. Bu süreç biraz zorluyor açıkçası. Değişim kolay bir şey değil. Ne var ki dil canlıdır, şairin daha canlı olması gerekir. Yenilik bizim için bir mecburiyet.
Yazar/şair adaylarına tavsiyeleriniz neler olur?
Benim özellikle bir tavsiyem yok. Naçizane her yazar ve şairin kendi içindeki sesi dinlemesini isterim. Etrafımız bazen çok kalabalık olabiliyor ve her şey çok karmaşık bir hâle gelebiliyor. Bu noktada kalbimin sesini dinlemek bana her zaman iyi geldi.
edebiyathaber.net (13 Aralık 2021)