Yeni bir yıla yenilenmiş olarak girmek istedik. Son iki yıldır yaşadıklarımızı göz önüne alınca da bunun çok doğal ve de en doğal hakkımız olduğunu düşünüyorum. Yaşam şartlarının her anlamda günden güne ağırlaştığı bir ortamda bunu nasıl gerçekleştireceğiz? Yanıtı olmayan sorulardan. Gündemin her ağırlaştığında kitaplarda alırdım soluğu, bir nebze nefeslenmek için. Yine öyle yapıyorum. Yeni kitaplara sığınıyorum, yayınevlerinin sevincine ortak olmaya çalışıyorum.
Kendisi yeni olmayan fakat benim için yeni sayılabilecek Yeni İnsan Yayınları’nın kitapları önümde. Yayın dünyasının bu kadar içinde olmama rağmen, yelpazenin genişliğinden dolayı her bir yayınevini tanıma, her kitaptan haberdar olma şansım olmuyor ne yazık ki. Yeni İnsan Yayınları 2007 yılından bu yana faaliyette olan, ekolojik felaketlerin, felsefi, siyasi, kültürel nedenlerini irdelemek, bunların tarihsel köklerini ve eğitimle ilgili bağlarını açığa çıkarmak için bir ayna görevi yapmayı hedefliyorlar(mış).
*Dünyadaki Son Beyaz Gergedan
Önümde yayınevine ait üç kitap var. İlki “Dünyadaki Son Beyaz Gergedan.” Giedre Rakauskine yazmş, Dovil Kubrakovaite-Bakute resimlemiş, Ayşe Caner de dilimize çevirmiş. Kitap, bir zamanlar Afrika’da özgürce dolaşan fakat sonrasında değerli boynuzlarının kaçak avcılar tarafından keşfedilmesi sonucu katledilen beyaz gergedanlara dikkat çekiyor. Kitaptaki beyaz gergedansa nesli tükenen bu canlı türünün sonuncusu. Kitapta kendisine eşlik edense kırmızı rengiyle dikkat çeken bir tekir kedi. Konusu ile olduğu kadar çizimleri ve çizim tekniği ile de dikkat çeken bir kitap. Çocuklara farklı bir bakış açısı da kazandırabilir. Şöyle ki; “ … Gergedan boynuzuyla pencereyi içeri itti. Kedi hızlıca dışarı atladı ve bir arabanın altına saklandı. Gergedan yaklaştı ve yanına oturdu. ‘Senin dünyan çok küçük.’ Kedi arabanın altından cevap verdi: “Bir gergedan sığabiliyorsa hiç de küçük değil.’ Gergedan üzgün bir şekilde ‘ Evet, beyaz gergedan, dünyadaki son beyaz gergedan’ dedi ve uzaklara daldı. Kedi faltaşı gibi açılmış gözleriyle gergedana baktı ve ‘Bakış açısına bağlı, belki başkasının dünyasındaki son beyaz gergedansın ama benim dünyamdaki ilk beyaz gergedansın…’” Bu satırlar kitaptan bende iz bırakan satırlar oldu. Diyelim ve geçelim diğer kitaba.
Yazan ve resimleyen Ivan Mate. Türkçesi yine Ayşe Caner’e ait. Bu kitap da ötekileştirmeye karşı bir duvar gibi önümüzde duruyor. Klişeleşmiş bir söylem vardır, “aynılar aynı yere, ayrılar ayrı yere” diye. Ne kadar gereksiz bir söyle olduğunu da ancak bu dünyaya farklı bakanlar görebilir. Mavi çizgili fil de onlardan biri. “… Mavi çizgileri olmasa bile diğer fillerle birlikte olmak ve onları sevmek istiyorum. Diğer renklerin arasına karışmak, diğer şekillere bakmak istiyorum ve her şeyden önce eğlenmeyi seviyorum.” Şu iki tümce filin kendisinden de büyük anlamlar taşıyor aslında. Saatlerce konunun üzerinde dursak belki de bu şekilde anlatamazdık. Pembe renkli sayfaları ve yine farklı çizimleriyle “Mavi Çizgili Fil” de nitelikli kitaplar arasında yerini alacaktır.
Bu kitap farklılıklara karşı farkındalık yaratmak isteyen bir kitap. Otizmli Sarp’ın gözünden okuyoruz, onu dinliyoruz kitap boyunca. Kendine ait dünyanın kapılarını açıyor. Hem kendini hem de arkadaşlarını tanıtıyor. Otizm ne demek, otizmli ne demek, nasıl davranır sorularının yanıtını veriyor Sarp. Ayrıca soruyor okuruna, “daha önce hiç özel eğitim sınıflarına gittiniz mi” diye. “Yeter ki Şans Ver” rengarenk, cıvıl cıvıl bir kitap.
Yeni İnsan Yayınevi, sözünü ettiğim bu üç kitapta güzel, keyifli bir yolculuk vaat ediyor okuruna. Özenli bir emek harcayarak yol aldıklarını gördüğümü de eklemeliyim.
edebiyathaber.net (10 Ocak 2021)