İlk Kitap: Hüseyin Kete | Mesut Örs

Şubat 7, 2022

İlk Kitap: Hüseyin Kete | Mesut Örs

İlk kitap söyleşilerimizin bu haftaki konuğu Sınırsız Yayıncılık’tan çıkan Ağlayan Konak isimli kitabıyla Hüseyin Kete.

“Neredeyse her öyküde yaşlı Dersim kadınlarının izleri var.

Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Kitaplar hayatınıza nasıl girdi, “okur” olmaktan “yazar” olmaya giden yol nasıl başladı ve ilerledi?

1979 yılında Dersim’in Pertek ilçesinde doğdum. DTCF Sosyal Antropoloji ve Etnoloji bölümünden mezun oldum. İlkokuldayken okuduğum ilk kitap Oliver Twist’ti. Bu kitabı köy yerinde inek otlattığım zamanlarda okumuştum. İnanılmaz derecede büyülemişti beni. Kitabın kapak fotoğrafı bile beni okumaya itmişti. Sonra Jack London’ın Martin Eden isimli kitabını okuduktan sonra en sevdiğim kitap bu oldu. Yazarlık serüvenimi bu kitaba borçluyum diyebilirim. Çocukluğum köyde geçti ve duyduğum şeyleri orada yazıya geçirmeye karar verdim. İlk kitabım olan Ağlayan Konak’ın da böyle oluştuğunu söyleyebilirim.

Kitabınızın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, “Ağlayan Konak” ismine nasıl karar verdiniz, yazma süreci nasıl gelişti, yazarken uyguladığınız belli rutinler veya ritüeller var mı?

Daha önce bazı mecralarda yazılarım yayınlanıyordu. Üniversite yıllarında okul dergilerine öykülerimi yolluyordum. Sonra on üç kısa öyküden oluşan kitabımı yazmaya başladım. Ağlayan Konak adlı öykü Pertek’te yok oluşuna tanık olduğum eski bir Ermeni konağını anlatıyor. Kitabın ismi de bu öyküden geliyor. Bütün öykülerimi Eleni Karaindrou ve Erik Satie dinleyerek yazdım. Rutin ve ritüelim bu iki müzisyen. Şu an yazmakta olduğum öyküleri de aynı şekilde yazıyorum.

Dosyayı bitirdikten sonra yayınevlerine ulaşma, başvuru ve dosyanın kabul edilmesi sürecinden bahsedebilir misiniz? Bu süreçte yaşadığınız zorluklar olduysa bunları nasıl aştınız?

Kitap bittiğinde bir süre bunu yayınlama konusunda karasız kaldım. Nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyordum. Birkaç yayınevine yolladım sonra. Neredeyse bir yıl sonra geri dönüş yapan yayınevleri oldu. Öykülerin yayın çizgilerine uymadıklarını söylediler. Sonra Sınırsız Yayıncılık ile iletişime geçtim. Öykülerimi beğendiklerini ve yayınlamak istediklerini söylediler. Sınırsız Yayıncılık ile interaktif bir iletişim kurduk. Kitabın kapağı, tasarımı gibi konularda birlikte karar verdik. Şöyle söylemek de beis duymuyorum. Bazı yayınevleri kitabın içeriğinden ve edebi değerinden öte ticari beklentilerini ön planda tutuyor. İlk kitabını yayınlatmak isteyenler için bu aşılması güç bir engel. Yazmak isteyen birçok yazar zaten yazdıklarımı yayınlamazlar diye düşünerek yazma isteklerine ket vuruyorlar diyebilirim.

Kitabınızdan biraz bahsedebilir misiniz?

Kitabım folklorik öğeler barındıran öykülerden oluşuyor. Bir dönemi anlatan hikayeler. Çocukluğumda şahitlik ettiğim ağıtçılar, masal anlatıcıları, çingeneler, cem törenleri mesela. Aynı zamanda neredeyse her öyküde yaşlı Dersim kadınlarının izleri var. Onların benim hayatımda özel bir yeri var. Çünkü bu kadınların kapı eşiklerinde bir taşa oturup saatlerce düşünmeleri, çocuklar ile kurdukları ilişki biçimi başlı başına öykü konusu.

“İlk kitap” hem yazar hem yayınevi açısından birlikte yeni bir yola çıkma heyecanını taşır. Aynı zamanda bazı yazarların en önemli kitapları ilk kitapları olmuştur. Siz “ilk kitap” olgusuyla ilgili neler söylemek istersiniz?

Öykülerimi yazıya aktarmadan önce hep heybemde taşıdım. Günün birinde mutlaka yazacağım diye heyecanımı hep diri tuttum. Kitap yayınlandıktan sonra okurlar tarafından ilgi görmesi ve hikayeleri baştan sona hatırlamaları, ilk kez tattığım heyecanlar. Yeni öyküler yazma isteğimi pekiştiren duygular bunlar. Ağlayan Konak ismini verdiğim konağı memlekete gider gitmez ziyaret edeceğim ve konağa teşekkür edeceğim. Çünkü bu konak yeni yazacağım öykülerin önderi benim için.

Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa, kısaca söz edebilir misiniz?

Şu anda yazmaya başladığım bir dosya daha var. Ağlayan Konak yaşadıklarımdan süzülen ve bir dönemi anlatan kır öyküleriydi. Şu an yazmaya başladığım öyküler ise kurgusal kent öyküleri. Bu yeni öykülerde daha öncekilerden farklı olarak eskiyi değil de yeniyi anlatmaya çalışıyorum.

Yazar/şair adaylarına tavsiyeleriniz neler olur?

Çok klişe olacak belki ama disiplinli bir şekilde kitap okumak gerekiyor. Bir müzik enstrümanını bir hafta elinize almadığınız zaman körelirsiniz. Yazarlık da biraz böyledir. Okumayı bırakınca yazmak da güçleşiyor. Yazmak aynı zamanda hayal kurmaktır. Hayal kurmak, yeni yerleri görme arzusu müthiş bir motivasyon. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Yazdığımız şeyleri eleştirenler sizi bir anda yazmaktan soğutabilir. Onlara kulak asarsanız edebiyattan uzaklaşabilirsiniz. Eleştirileri sizi ileri taşımayanları lütfen ciddiye almayın.

edebiyathaber.net (7 Şubat 2022)

Yorum yapın