Ömer Faruk’un “Bir Aşağılama Aracı Olarak Çöp” adlı kitabı Yeni İnsan Yayınevi etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Ayrıntı Yayınlarını tasarlayan ve 20 yıl boyunca yöneten, dudak ısırtan bir yayın listesi hazırlayan Ömer Faruk, bir süredir yayın yönetmenliğini bırakıp yazmaya başladı. İyi ki de yazmaya başladı. Çünkü biz onu dilden dile dolaşan arka kapaklarıyla överken zaten içimizden keşke kitap yazsa diye geçiriyorduk.
Meselenin tanımı
Marx, radikalliği sorunların temeline inmek olarak tanımlar. Ömer Faruk bu anlamda tam bir radikaldir. Çünkü yüzeyi değil, derini tarar. Derine bakabilme ihtiyacı için zaten yüzeyde olan bitenler hakkında ciddi şekilde şüphe etmek gerekir. Ömer Faruk’un meselesi bu şüpheyle başlıyor.
Gezi direnişi ve orospular
Bir Aşağılama Aracı Olarak Çöp, Gezi direnişine katılan orospulara ithaf edilmiş bir kitap. Daha ilk satırda, ilk cümlede kitap yüzeysellikten ne kadar uzak ve toplumsal alışılagelmiş metinlerden ne kadar farklı olduğunu gösteriyor. Toplum, orospulara diğer pek çoklarına yaptığı gibi çöp muamelesi yapıyor. Bu ithafın böyle bir derinliği var.
Dünyalı bir yazar
Bugün Türkiye’de yayınlanan kitapların büyük bölümü dünyalı değildir. Çünkü bu kitapların bir kısmı büyük düşünürlerin ne dediğini anlatır, diğer büyük kısmı ise Türkiye’nin sadece ona ait sorunlarına değinir. O nedenle başka dillere çevrilmesine gerek yoktur. Bir Aşağılama Aracı Olarak Çöp, bütün bu metinlerden ayrılır. Çünkü bu kitapta dünyanın dertleriyle Türkiye’nin sorunları birbirinden kopuk değildir. Ömer Faruk Türkiye’yi tartıştığı zaman, onu dünyanın bir parçası olarak ele alabiliyor. Zaten bu ilişkisellik fikir üretmenin, kavram inşa etmenin temel koşuludur. Bu kitabın çok yakında başka dillere çevrilip, beğenilerek okunacağından kimse şüphe etmesin.
Özgün biçim
Bir Aşağılama Aracı Olarak Çöp, biçim olarak da diğer kitaplardan farklı. Uzun dipnotlar, fısıltılar, meraklısına notlar… Ömer Faruk biçim olarak da okura yeni bir okuma şekli gösteriyor. İçerik ile biçim kitapta yeniden düşünülüyor. Yüzeyden derine doğru okurla beraber yapılan bir dalış etkinliği bu.
Tanrı Devleti ve Dünya Devleti
Hem Tarı Devleti hem de Dünya Devleti öngörülemez ve ele geçirilemez olandan söz alır, eylem üretir. Kutsal, yasa, kural ve düzen onlarla başlar. Duvar, düzenli ordu, aşağılama mekanizmaları ve çöp onların tercihleri sonucu oluşur. Yeri geldiğinde birbirine cephe alan bu iki devlet biçimi, çöpü bir aşağılama aracı olarak kullanmakta ortaklaşırlar. O nedenle bu devletlerin çöp olarak görüp, halının altına süpürdükleri, gün gelir halıyı yakar.
Ömer Faruk
Adana doğumlu (d. 1954). Öğrenimi ile ilgili olmayan muhtelif işlerde çalıştı. Orhan Pamuk’un Beyaz Kale adlı romanı için yazdığı eleştiri yazısı ile 1987 yılında Milliyet Sanat dergisinin düzenlediği Abdi İpekçi Sanat Yarışması/Öykü-Roman Eleştirisi İkincilik Ödülü’nü aldı. Son uğrak noktası Ayrıntı Yayınları oldu. Kurucusu olduğu bu yayınevinin genel yayın yönetmenliğini Kasım 1987-Kasım 2008 yılları arasında sürdürdü. Müesses nizamın sürmesine payandalık eden muhafazakâr değerlere yönelik bir tür entelektüel hamle aracı olarak tasarladığı “yeraltı edebiyatı” kavramsallaştırılmasını bir diziyle içeriklendirdi ve önerisinin kabul görmesini zevkle izledi. Bu dizide toplumsalın dayattığı kimliğe karşı kişinin kendini inşa etme aracı olarak “asi”liğini savunan Jean Genet’nin kitaplarını yayımladı. [Toplumsalın dayattığı her tür disipline, yerleşik kültürün hayat bulduğu her tür ahlak kuralına istikrarlı bir biçimde karşı çıkan Jean Genet ıslahevinde büyüdü ve uzun yıllar hapishanede kaldı. Jean-Paul Sartre’ın Saint Genet-Comédien et Martyr (1952; Aziz Genet-Oyuncu ve Kurban) adlı kapsamlı çalışmasıyla adını dünyaya duyurdu.] Ardından yazı’nın disipliner gramerine meydan okuyan Georges Perec’in Kayboluş’unu yayımladı. Fransızcanın en çok kullanılan sesli harfi olan “e” harfi kullanılmadan kaleme alınan roman Cemal Yardımcı’nın dahice çevirisiyle, yine, “e” harfi kullanılmadan Türkçeye aktarıldı. Dünyada üç beş dilde rastlanan bu yaratıcılık şölenine Radikal gazetesi birinci sayfadan, sürmanşetten, cahilce gerekçelerle, fütursuz bir üslupla saldırdı; saldırı gerekçelerinin tümünün (= evet, tümünün) “içi boş” çıkmasına rağmen özür dilemedi. Yayıncılıktaki bu ve benzeri başarıları, 2000 yılında Ayrıntı Yayınları’nın Dünya Kitap dergisi tarafından “Yılın Yayınevi” seçilmesiyle ödüllendirildi. Yine, 2004 yılında Türkiye Yayıncılar Birliği “Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü” Ayrıntı Yayınları’nın genel yayın yönetmeni olarak kendisine verildi. Yirmi yılda beş yüzden fazla kitabın yayımlanmasına, bir milyon kitabın okurla buluşmasına katkıda bulundu. Bu süreç, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce adlı ansiklopedik çalışmada Erkal Ünal tarafından şu sözlerle değerlendirildi: “Değerlendirmesi nereden bakıldığına göre değişir, ama Stalinist sol anlayışa karşı itiraz anlamında Troçkizmin ötesinde başka bir sol anlayışın yeşertilmesinde ve anarşizmle temas kurulmasında yayınevinin azımsanmayacak derecede katkısı olmuştur.” Ayrıntı Yayınları’ndan ayrıldıktan sonra kendi adına söz almaya başladı. Melih Cevdet Anday anısına düzenlenen “deneme” yarışmasında Yarabıçak adlı kitabı teşekkürle ödüllendirildi. Yazıları Birikim, Evrensel Kültür, Kızılcık, Milliyet Sanat, Red, Varlık, Birgün, Hürriyet, Radikal, Taraf gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Bir kızı, Defne Ağacı ve Orman Kardeşliği (Yapı Kredi Yayınları, 2012) adlı bir çocuk kitabı, editörlüğünü üstlendiği Deleuze&Guattari perspektifinden felsefe, siyaset ve sanat üzerine kolektif bir çalışma olarak tasarlanan Dışarıdan Düşünmek (ed: Ömer Faruk, Chiviyazıları, 2016) adlı bir derlemesi ve Yarabıçak: Banka Soymuş Bir Devrimcinin Samimi İtirafları (İthaki Yayınları, 2014), Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği (Altıkırkbeş Yayın, 2019; ikinci basım 2021), Aşk ve Ereksiyon “Aşk”ı (Altıkırkbeş Yayın, 2019) ve Bir Yaratıcılık İmkânı Olarak Kaos (Altıkırkbeş Yayın, 2020) adlı deneme kitapları vardır. Daha etraflı bilgi için bkz: omer-faruk.com
edebiyathaber.net (9 Şubat 2022)