- Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
Çocuklar için yazmak gökyüzündeki çiçekli bahçeye uzanan bir merdiven yahut kuş cıvıltılarının arasında uçsuz bucaksız kırlara koşmak gibi bana göre. Çocukların hayal dünyasının içinde konuşan bir kelebeğe veya uçan bir kaplumbağaya dokunmak güzel bir duygu. Çocuklar için yazıyorum çünkü çocuk yazınlarını biraz da sehl-i mümteni sanatına benzetiyorum. Zorun süzgecinden geçirilmiş kolay anlatım. Hem keyifli hem de biraz yorucu. Çocukların hayal gücünü zenginleştirmek, onlarla kurduğum özel bağın en büyük amacı. Biz yetişkinler, olayları salt gerçeklik üzerinden değerlendirirken çocuklar çok yönlü düşünüyor. Bu yüzden onların zihnindeki dünya beni daha çok cezbediyor. Çocuklar için yazdıkça çocuk yönlerim bayram şenliğine bürünüyor, daha ne olsun.
- Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
Kütüphaneden ödünç aldığım bir kitaptı. Bir brahmanın ağacın tepesine kadar çıktığı, oradan inene kadar yaşadığı içsel sorunları konu alan bir Hint masalı okumuştum, kitabın adını hâlâ hatırlamıyorum. Masalı o kadar çok sevmiştim ki kütüphaneye iade etmek istememiştim. Masalın konusu korku ve tedirginlik içindeki adamın ağaçtan inmek için verdiği sözlerdi. Ağacın en tepesinde iken bin fakir insanı doyurmaya söz veriyordu. Ağaçtan indikçe o sayıyı sürekli azaltıyordu. Ayakları yere değince sanırım bir fakiri doyursam yeterli diyordu. İnsanın darda iken yaşadığı içsel yolculuk ile rahata kavuşunca vardığı noktanın değişmesi beni çok etkilemişti.
- “Bu kitabı keşke ben yazsaydım” dediğiniz bir kitap oldu mu?
Bu soru bir yazarın bam teli diyebilirim. Çok fazla çocuk yazını okuduğum için zaman zaman bu kitabı keşke ben yazmış olsaydım dediğim onlarca kitap var. Hatta bazen kafamdan geçen bir buluşu bir başka yazarın yıllar önce yazmış olduğunu görünce hem şaşkınlık hem de gıpta duyuyorum. Bunlardan birisi Astrid Lindgren’in Pippi Uzunçorap serisidir. Kitaptaki marjinal kız benim çocukluğumla o kadar örtüşüyor ki. Pippi Uzunçorap henüz yazılmamış olsaydı onu kesinlikle ben yazmış olurdum. Çocuklar için yazarken kendi çocukluğumuza dokunmadan yapamıyoruz çünkü.
- Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?
Son zamanlarda yerli çocuk edebiyatı okumalarına ağırlık verdim. Buluşları ve dili itibarıyla çok çarpıcı çocuk kitapları mevcut. En son okuduğum kitap Mavisel Yener’in Sonsuzluk Kütüphanesi. Bu kitap için çocuklara göre yazılmış en etkileyici distopya romanı desem abartmış olmam. Yazarın, fantastik unsurları kitap okuma kültürü ile harmanlamış olması, kitabı benzerlerinden ayıran bir güzellik olmuş. Kitapta dünya edebiyatından tanıdığımız birçok ünlü yazar ve karakterler var: Ezop, Alice, Pinokyo ve daha niceleri.
Kurgu gereği Maskanunka adasında yaşayan insanların yıllar önce kitap okumaları yasaklanmış. Tüm kitaplar bir kütüphanede tutuluyor. Kütüphaneye kimse girmesin ve kitap okumasın diye muhafızlar yerleştirilmiş. Birçok kitap kahramanı ve yazarların da kütüphanede olduğu bu serüvende yıllardır tanıdığımız Pinokyo yeniden normal insan olmak için mücadele veriyor. Adada kurulan kitapla mücadele komisyonu varken birçok sorunun çözümü imkânsız gibi görünse de bir profesörün çabaları ile insanlar yeniden kitaba kavuşuyor. Sonsuzluk Kütüphanesi’ni okuduğumda ilk yorumum şu olmuştu: Kitapsız bir dünya düşünemiyorum. İyi ki kitaplar var. Kitap okumanın yasaklandığı bir distopya hepimizin en büyük kâbusu olurdu herhalde. Güzel kitaplar hep var olsun.
edebiyathaber.net (16 Mart 2022)