“Ancak bu yapılara hayli sıra dışı, esrarengiz bir hava veren tuhaf bir şey vardı. Hiçbirinde pencere yoktu. Hepsi garip bir şekilde kapalı ve ışıksızdı. Etrafta hiç kimsenin olmayışı da atmosferin yarattığı korkunç duyguyu arttırıyordu. Yine de bu karmakarışık, gerçek dışı görüntü, ölümü ya da terk edilmişliği çağrıştırmıyordu. Tam tersine, etrafta kımıldayan hiçbir şey olmasa da bu görüntünün altında mayalanan gizli bir canlılık vardı.”
Dino Buzzati’nin Büyük Portre Büyük Sır isimli romanı Esma Fethiye Güçlü’nün İtalyanca’dan çevirisiyle, Timaş Yayınları’ndan çıktı. Daha önce Tatar Çölü ve Fırçanın Ucundaki Hikâyeleri okuduğum için bu romanı da okumak istedim.
Söze Buzzati’nin ne kadar büyük bir yazar olduğunu bu romanla bir kez daha anladığımı söyleyerek başlamak isterim. Yazan biri olarak bu romanı okurken romanın hemen başında okura yaşattığı gerilimi, sonrasında bu gerilimi aşama aşama arttırdığını görmek beni heyecanlandırdı. Kurguyu bir binaya benzetirsek, yazar, yalın bir dil kullanarak tuğla tuğla garip bir atmosfer inşa ediyor.
Elektronik profesörü Ermanno Ismani’ye daha önce hiç karşılaşmadığı türden bir teklif yapılır. Savunma Bakanlığı’ndan aldığı bir mektupla hayatındaki her şeyi, üniversitedeki görevini özel bir görev için bir süreliğine bırakması istenir. Bu teklif karşısında heyecanlanan Profesör Ismani işin maddi boyutunu da göz önüne alarak kabul eder ve yüksek rütbeli askerlerin bile tam olarak bilgi sahibi olmadığı bir yere görevini gerçekleştirmek için yola çıkar. Romanın başında bir an yazarın o yolculukla ilgili bir kurgu oluşturacağını düşündüm, bitmeyen bir seyahat, asla varılamayan bir merkez ve gerçekleştirilemeyen bir görev bekleyerek okudum. Neyse ki Buzzati çok daha fazlasını sundu ve roman bir anda karanlık tasvirinden bir şey kaybetmeden yeni bir mekâna taşındı.
Yukarıda tuğla tuğla inşa edilen bir dünyadan bahsetmiştim, yazarın karakterlerini ne kadar çok konuşturduğunu fark ettim, biz bu dünyayı karakterlerin gözünden görüyoruz. Bazen Ismani’nin korkusuyla, bazen onun kadar eğitimli olmadığı için tepeden baktığı, yine de iyi anlaştığı karısı Elisa’nın merakıyla, Ismani’nin zamanında dersten bıraktığı ve bu merkezde karşılaştığı eski öğrencisi Olga’nın sarkastik düşünceleriyle, Endriade’nin saplantılı aşkıyla ilerliyoruz.
“Üstün insanı inşa etmek. Bize benzeyen, hatta daha mükemmel bir yaratık yapmak. Bir noktaya varmak için çok büyük sabır gerekiyordu. Peki ya bilinç denen şey için? Duyguların ve arzuların farkındalığı için? Ruhun özü için?”
Mümkün olduğunca kurgudan bahsetmemeye çalıştım, çünkü anlatacaklarım spoiler olmasa bile okuyacak kişilerin eğlencesini kaçırmak istemem. Romanı biraz eğlenerek okudum çünkü, yazar bir oyun kurmuş, ben de kendimi onun kalemine bıraktım, her sayfada merakla, yazarın sonraki adımının ne olacağını düşünerek okudum. Yalın bir dil kullanarak işi karmaşıklaştırmak tam da Buzzati’yi yansıtıyor.
Dino Buzzati ile tanışmam Tatar Çölü romanı ile olmuştu. Şimdilerde minnettar olduğum bu tanışma, o dönem beni biraz zorlamıştı, yazarın çizmiş olduğu karanlık dünya, o bekleyiş biraz içimi sıkmıştı. İyi bir kurgu biraz da böyledir, sizi bir imajın ya da bir dünyanın içine alır, yazarın aktarmak istediği içinize işler. Okumamın üzerinden geçen yıllara rağmen romanla ilgili hatırladıklarımın berraklığı benim için Buzzati’nin ne kadar iyi bir romancı olduğunu doğrular nitelikte. Büyük Portre Büyük Sır’ı okurken ister istemez Tatar Çölü’nü hatırladım ve bazen karşılaştırma yaptım. Buzzati’ye hayranlığımın bu romanla arttığını söyleyebilirim.
Büyük Portre Büyük Sır sadece iyi yazılmış büyülü gerçek bir roman değil, yapay zekâ meselesine göz kırpan, bir makine yapmaktan bir ruh yapmaya geçen yapısıyla teolojik konulara da değinen bir roman, bu konunun etik kısmı, tehlikeleri, kilisenin bakışı, aynı zamanda bir insanı yaratırken bir bedene, bir biçime sığdırmamanın üzerine düşündürmesi de cabası. Dino Buzzati okumayı tavsiye etmenin abes kaçacağını düşünüyorum ama yazarın yalın dili, kalemiyle henüz tanışmamış okurların Büyük Roman Büyük Sır’ı okumalarını isterim.
edebiyathaber.net (21 Mart 2022)