Cahit Kaya’ya 4 soru | Mehmet Özçataloğlu

Mart 23, 2022

Cahit Kaya’ya 4 soru | Mehmet Özçataloğlu

1. Neden çocuklar için yazıyorsunuz?

Bu sorunuzun önemli iki nedeni var. Birincisi, büyükler okumanın önemini kavramışlar ama kendileri kitap okumuyorlar.

Alman bir bilim adamına, “Sizin ülkenizde insanlar çok kitap okuyor.  Bizim insanımız okumuyor. Bunun nedeni nedir?” diye sormuştum.

O da bana, “Sen piyano çalıyor musun?” diye sordu.

Ben de, “Bilmiyorum ki çalayım,” dedim.

“Kitap okuma alışkanlığı kazanmak piyano çalmayı öğrenmekten daha zordur,” diye yanıt verdi.

Halkımız kitap okusun istiyorsak, çocuklarımıza kitap okumayı öğretmeliyiz, sevdirmeliyiz. Yani çocuklarımız kitap okusun diye yazıyorum.

Çocuk kitapları yazmamın ikinci önemli nedeni ise, çalışırken ortaokul öğrencilerinin okuyacağı yerli yazarlarımızın kitapları yoktu. Kitapçıya giderdim tüm raflar yabancı yazarlarla doluydu. Büyükler için vardı ama çocuklar için yoktu. Bizi bize en iyi anlatan yerli yazarlarımızdır. Avrupa devletlerinin eğitim sisteminde çocuklara yüzde yetmiş beş kendi yazarlarını, yüzde yirmi beş komşu ülkelerin ve dünya edebiyatının seçkin yapıtlarını okuturlar. Nedeni ise çocuk, kültür çelişkisi yaşamasın. Kitaplardaki dünya ile yaşadığı dünya çatışmasın. Sözgelimi İngiltere,  çocuklarına yüzde doksan altı kendi yazarlarını okutur.

Ülkemizde çocukların kitap okumamasının en büyük nedeni liselere, üniversitelere girişte yapılan test sınavları. Test sınavlarıyla okula giriş, hatta KPSS ile iş yaşamına başlamak bile test sınavıyla oluyor. Üniversiteyi bitirip on beş yıl test çözen gençleri gördüm.

Çınar’ın Günlüğü”  adlı romanımda öğrencilerin yaşadıkları sorunları anlattım. Bu kitabımda sorunları, çocuğun gözünden, ortaya koydum. Çözüm yolları konusunda dünya ile kıyaslamalar yaparak bu kitabı okuyan kişileri, sorunlar üzerinde düşünmeye yönlendirmek istedim.

Yeteneği keşfedilmeden bir okula, test sınavıyla giden çocukların ilerde başarısız olduklarını, başarsalar bile yetenekleri olmayan mesleklerde mutsuz olduklarını gördüm. İlkokul ve ortaokulun çocuğun yeteneğini keşfetme yeri olduğuna inanıyorum.

Toplumları yöneten büyüklerdir. Büyükler kitap okumuyorsa, üniversite bile bitirse, o toplumu cahil insanlar yönetiyor demektir.

Yazmak, yoksulluğa, savaşa, insan dışı uygulamalara bir tepkidir. Bunun için yazıyorum.

Divan edebiyatının ünlü şairi Fuzuli, “Bilimsiz sanat, temelsiz duvara benzer,” der. Bir makalede okumuştum, “Anadolu’nun yüzde yetmişi tarıma elverişli değil. Buralardan sıfır maliyetle çok büyük gelirler elde edebiliriz.  Karakeçi, yaz kış, yağmurda çamurda karnını doyurabilen tek hayvandır.” Bu bilimsel bilgiyle, “Kartal Pençesi” adlı gençlik romanımı yazdım.

2. Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisi? Sizde ne gibi izler bıraktı?

İlçemizde panayır, denilen festival olurdu. Çocukluğumda panayıra gittiğimde kitapçının vitrininde, Köroğlu kitabını gördüm. Hemen aldım.  Babam,  Köroğlu Destanı’nı radyodan, arkası yarın biçiminde dinliyordu. Kitabını görünce hemen aldım.

Köroğlu, haksızlıklara karşı gelen, zalime karşı halkın yanında olan birisidir. Yaşamım boyunca hiç kimsenin hakkını yememeye çalıştım. Her zaman haklının yanında olmaya, dürüst olmaya çalıştım.

3. Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?

Çok güzel çocuk kitaplarımız var. “Şu kitabı ben yazsaydım,” dediğim çocuk kitabı olmadı. Ama satışlarını kıskandığım çocuk kitapları var. Sözgelimi, J. K. Rowling’in Harry Potter, Jeff Kiney’in Saftirik kitaplarının satışları çok yüksek.  Bu kitapları okudum. Pek onaylamadım ama çocuklar sevdiler. Bir kitabın reklamını ne kadar yaparsan yap okuyucu tutmadığı sürece fazla satılmaz.

4. Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Bu kitapla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Çocuk edebiyatının usta kalemi Hamdullah Köseoğlu’ndan Koronavirüs  Günlükleri’ni okudum.

Şiir tadında bir kitap. 112 sayfa. Koronanın  çıktığı ilk iki ayında Özlem’in duygu ve düşünceleri. Sağlık çalışanı olan anne ve babası önlem için çocuklarını dede ve ninesinin yanına bırakırlar. Yaşlılar ve çocuklar sokağa çıkamıyorlar.

Birçok savaşta hep cephe gerisinde mücadele veren sağlıkçıları bu savaşta en ön cephede görüyoruz. Çocuklarını anne ve babalarına bırakmışlar.

Kitap, “Günlük tutan çocukların kendilerini anlatma becerileri giderek gelişir. Zamanla güzel yazı yazarlar.” Prof.Dr. Ömer Üre’nin sözüyle başlıyor.

“Sanat, evden çıkmadan evden kaçmanızın tek yoludur.” Twylu  Tharp

“Gözlerimi kapadım. Bir öyküye atladım. Bir romana girdim. Bir şiire tutundum. Derken, düşlerim kuş oldu. Pır dedim uçtum.” sayfa 51

Şiir gibi bir anlatımı var yazarımızın.

edebiyathaber.net (23 Mart 2022)

Yorum yapın