Zamanımızın en fazla rağbet gören Zen ustalarından Thich Nhat Hanh’ın ‘Fırtınayı Atlatmak İçin Bilgeliğe Sığınmak’ alt başlığıyla yayınlanan Korku kitabı, içimizdeki korkuları alt etmek, onu yenmek, bastırmak yerine, onunla yüzleşerek birlikte yaşamayı öğrenmenin bizleri çok daha mutlu bir yaşama kavuşturacağını öğütlüyor.
“Korkumuza bakmanın ilk adımı, onu yargısızca farkındalığımıza çağırıp sadece orada olduğunu kabul etmektir. Yalnızca bunu yapmak bile bizi rahatlatacaktır. Sonra korkumuz hafiflediğinde, onu şefkatle kucaklayıp, onun köklerine, kaynağına bakabiliriz. Kaygılarımızın ve korkularımızın çıkış noktasını anlamak, onları bırakmamıza yardımcı olur. Korkumuzun sebebi şu an yaşadığımız bir şey mi, yoksa eskiden, daha küçük olduğumuz zamanda kalan, içimizde tuttuğumuz bir korku mu? Korkularımızı zihnimize bilinçli bir şekilde davet ettikçe hâlâ hayatta olduğumuzu, hâlâ keyfini çıkaracağımız bir sürü hazine olduğunu fark ederiz. Korkumuzu bastırmaya çalışmakla meşgul olmadığımızda güneşin, sisin, havanın ve suyun keyfini çıkarabiliriz. Korkunuzun içine, derinine bakıp onu gerçekten görebilirseniz, mutlu ve yaşamaya değer bir hayat sürebilirsiniz.” Bu alıntı, 11 Ekim 1926 yılında Vietnam’da doğan Thich Nhat Hanh’a ait. Hanh, Budist, keşiş, barış aktivisti, yazar, şair ve öğretmen gibi birçok sıfatla anılıyor. ABD – Vietnam Savaşı’na karşı olduğu için ülkesinden sürgün edilen Hanh, 1966 yılında Martin Luther King Jr. tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesiyle de biliniyor. Hanh’ın Türkiye’de de sıkı takipçileri mevcut.
Alıntıdaki satırlar da New York Times tarafından Batıda Dalai Lama’nın ardından en fazla sevilen, sayılan, takip edilen, tanınan Budist lider sayılan Thich Nhat Hanh, Ezgi Kırış çevirisiyle Omega Yayınları’ndan çıkan ‘Fırtınayı Atlatmak İçin Bilgeliğe Sığınmak’ alt başlıklı Korku kitabının derdini anlatıyor. Hanh, korkuyu alt etmeye çalışmak yerine, korkuyu ‘dostça’ kucaklayıp, “asıl senin derdin ne?” diye sormamızı öğütlüyor. Peki insanın baş etmesi en zor duygulardan biri olan korkuya bu şekilde yaklaşması mümkün mü? Bakalım.
Thich Nhat Hanh’a göre “geçmişe bakmak” yani çocukluk dönemimizde yaşadığımız ve büyük ihtimalle yetişkinlik çağında da bizlere eşlik eden ilk korkularımızla yüzleşmek, korkuyla mücadeledeki ilk adım. Bu da içimizdeki çocukla konuşmaktan geçiyor. Hanh, ‘o çocuğa’, artık büyüdüğümüzü, o eski yardıma muhtaç çocukluktan çoktan çıktığımızı ve kendi kendimize bakabileceğimizi sık sık hatırlatmamız gerektiğini söylüyor. Yine ilk korkularımızın da aynı çocukluk korkularımız gibi her ‘izlediğimizde’ tekrar eden bir filme benzediğini ifade eden Hanh, geçmişten korkmadan ve geleceği de korkmadan tasarlayarak bunun üstesinden gelebileceğimizin altını çiziyor.
Kitapta altı çizilmesi gereken bölümlerin başında gelen ve tüm bu yukarıda anlattıklarımızla bağlantısı olan ‘Geçmişe Dair Korkuları Bırakmak – Beş Hatırlatma’da şunları sıralıyor Hanh: “Yaşlanmak doğamda var. Yaşlanmaktan kaçamam. Hastalanmak doğamda var. Hastalanmaktan kaçamam. Ölümlüyüm. Ölümden kaçamam. Değişmek, değer verdiğim her şeyin ve sevdiğim herkesin doğasında var. Onlardan ayrılmaktan kaçamam. Bedenimin, sözlerimin ve zihnimin hareketlerinin sonuçları benim mirasımdır. Eylemlerim, benim geleceğimi oluşturur.” Bu beş maddenin, tekrar tekrar, farkındalık içinde ele aldığımızda korkunun temeline ve kaynağına inerek, korkuyla yüzleşmenin, onu tanımanın, onunla birlikte yaşayabilmeyi öğrenmek için neler yapılabileceğinin kavramak adına işin temeli olduğunu söyleyebiliriz. Kıssadan hisse: Korkudan kaçmayın, onunla dost olun.
edebiyathaber.net (20 Mayıs 2022)