İlk kitap söyleşilerimizin bu haftaki konuğu Epona Yayınevi’nden çıkan “Nihayetinde Dönülen Yerler” isimli kitabıyla Yasemin Onat.
“Üç temaya dikkat çekmek istedim; mahrumiyet, teslimiyet ve merhamet.”
Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Kitaplar hayatınıza nasıl girdi, “okur” olmaktan “yazar” olmaya giden yol nasıl başladı ve ilerledi?
“Seyyah oldum pazar pazar dolaştım
Bir tüccara satamadım ben beni
Koyun oldum kuzum ile meleştim
Bir sürüye katamadım ben beni”
diyor Âşık Mahzuni Şerif bir halk türküsünde. Ben de böyle ifade edebilirim kendimi. Okumaktan keyif alan bir aileye doğmakla kazancım ilkokul okuma bayramında yakama takılan kırmızı kurdelenin çok öncesinde kitaplarla tanışmak oldu. Okur olmayı, bu kimlikle tanınmayı ve kendimi onun üzerinden inşa etmeyi hep çok sevdim. İsmet Özel “Bilelim ki, yazma inşaatının temelinde okunmak, hususen, hassasiyetle okunmak yatıyor, Yazmağı okumaktan, sevmeği sevilmekten ayrı düşündünüz mü yoldan çıkarsınız. Okumak, yazmak, sevmek, sevilmek; cümlenin maksudu bu dördünden her birinin kifayetlisi olmağa müteveccihtir.” diyor. Belli ki bende de böyle bir hal ve pusula vardır. Sözcüklere bir de bu açıdan bakmayı, onlara zihin ve gönlümdeki anlamı yüklemeyi ve taşıdıkları ağırlığı görmeyi yeğledim.
Kitabınızın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, kitabın ismine nasıl karar verdiniz, yazma süreci nasıl gelişti, yazarken uyguladığınız belli rutinler veya ritüeller var mı?
Zihnimde ve masamdaki defterlerde dağınık halde duran öyküleri bir araya getirme fikrini bana pandemi verdi. Bu dönemi tanıtlayan cümle “Evde kal!” idi. Evdeydik, ben ve karakterlerim. Yazdım ben de. On bir öyküyü tamamladım bilgisayarımda ve henüz boş duran ilk sayfaya geri döndüm. Hayatın yol alışlar ve geri dönüşlerden ibaret halini ve bu halden doğan vazgeçilmez koşutluğu ifade için “Nihayetinde Dönülen Yerler” adını verdim kitabıma. Artık o benim yaşantımın bir parçasıydı ve hayata dair idi. Benim gibi birisi ile hiç örtüşmeyecek biçimde canım nasıl isterse öyle yazıyorum. Gündelik hayatımda takılıp kaldığım kuralım, prensibim ve vazgeçilmezim yazarken yok. Yalnız sabahlar… Günün o yeni aydığı saatler ben de onunla aymaktan hoşlanıyorum. Tek ritüelim bu.
Dosyayı bitirdikten sonra yayınevlerine ulaşma, başvuru ve dosyanın kabul edilmesi sürecinden bahsedebilir misiniz? Bu süreçte yaşadığınız zorluklar olduysa bunları nasıl aştınız?
Dosyamı kitaplarını okumaktan keyif aldığım yayınevlerine göndermeyi istedim. Bu bakımdan geniş bir listem yoktu. Ufak bir iletişim araştırması yaptıktan sonra elektronik posta iletileri ile bu süreci tamamladım ve beklemeye başladım. Bu sırada yalnız değildim, heyecanım da bana eşlik ediyordu. Süreçte beklemek dışında bir zorluk yaşamadım.
Kitabınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
Kitabım Nihayetinde Dönülen Yerler on bir öyküden oluşuyor. Öykülerimin belirli ve sınırlanabilir bir motif çerçevesinde yazılmadığını rahatlıkla ifade edebilirim. Yalnız genel havada üç temaya dikkat çekmek istedim. Bunlar; mahrumiyet, teslimiyet ve merhamet kavramlarıdır. Ben sanırım hayatı bu sözcüklerin anlam bulmuş hali olarak tasarlıyor ve tasavvur ediyorum. Zira yazarken yine kendimi bu kavramların deryasında kulaç atarken buluyorum. Benim bu kitapla yapmayı istediğim şey elbette öykülerimin bir kitap haline gelişine yoldaşlık etmektir. Fakat asıl büyük dileğim yazdığım ve konuştuğum dilime bir katkı sunmak ve dilimin imkânlarının bana sunduğu alanda hareket edebilme kıvancını yaşamaktır.
“İlk kitap” bir yandan “acemilik işi” gibi görülür ama bir yandan da kimi yazarların en önemli eserlerinin ilk kitapları olduğunu biliyoruz. Siz “ilk kitap” olgusuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
İlk kitap ne büyük cesaret… Buna nasıl yeltendim hâlâ kendime şaşırıyorum. İnsan ilkinde değil her seferinde acemisidir yaptığı işin. Yahut ben böyle olmak isterim. Ben de merak ediyorum, ilkten yola çıkarak nasıl ortalar ve sonlar yaşayacağım bu süreçte …
Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa, kısaca söz edebilir misiniz?
Ufak notlar, geniş araştırmalar, kaynak ifade edilen metinler ile kurulan ilişkiler ve elbette beni her gün bir gıda gibi besleyen okuma eylemi sürgit akıyor. Yeni çalışmalar yine zihnimde ve defterlerimde büyüyor şimdilik.
Yazar adaylarına tavsiyeleriniz neler olur?
Yeni başlayanlar, hiç başlamayacak olanlar ya da yolun çoğunu kat etmiş olanlar… Onlar her kimseler ve benim önerimi dikkate alacak iseler, hepimiz için bir derman varsa o da okumaktır… Çantalarına kitap koysunlar ve bir yazarın yoldaşı olsunlar…
edebiyathaber.net (13 Haziran 2022)