Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Annemin dediğine göre; 5 yaşında gazete kağıtlarının kenarlarındaki boşluklara, fotoğraf albümlerinin arkasına çizimler, manzaralar ve insanlar çizerdim. İnsanları incelemeyi ve çizmeyi çocukluk döneminde başladım diyebilirim. Sanırım o yüzden karakter yaratırken hiç zorlanmıyorum.
Resim derslerinde hep ışık saçan ve öğretmenler tarafından sevilen bir çocuktum. Teknik çizime merakım oldukça çoktu. Anatomiyi kurallarıyla çizmeyi küçük yaşlarda bile önemsemişimdir. Arkadaşlarım bütün çizimlerini bana yaptırır, hatta ödevlerinde olan kapak tasarım işleri için sıraya girerlerdi. Lisans hayatımda direkt olarak İç mimarlık okumamın sebebi aslında ailemdi, bana sorarsanız resim ya da animasyon okumayı çok isterdim. O yüzden vazgeçmedim, ağırlık olarak sanat disiplinleri arası çalışmalarımı sürdürdüm. Çocukları incelemeyi ayrı tutar, sevdikleri şeyleri önemserdim. Çocuk kitabına merakımda üniversite yıllarımdan beri süregelen bir istekti. Yüksek Lisansa başladıktan sonra profesyonel olarak artık bu işin içinde kendimi buldum. Çocuk kitabı, work shoplar, özel dersler, kâğıt kukla yapımı gibi birçok alana dokunarak büyüyorum. Şu an sevdiğim işi sürdürüyor olmamda benim için gurur verici, artık yapmak istediğim tek işe yoğunlaştım diyebiliyorum.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Aslında okuduğum bölümle de alakalı disiplini çok seven bir insanım. Genel olarak zihnimi doyurduğum rutinim, Fantastik ve Bilim Kurgu kitapları diyebilirim. Hayallerimi besliyor, dolduruyor ve anı yaşamımı sağlıyorlar. Yazarın kitabı elime ulaştığında çizer olarak değil yazarın tarafından kitabı okuyorum. Ne görmek istediğini anlamak çok önemli. Bu şekilde okumaya başladığımda nokta atışı yaptığımı söyleyebilirim. Eğer karakterlerin kıyafet, duruş, doku gibi alanlarını çizmekte zorlanırsam; Marcel Marlier’in Ayşegül Serisi koleksiyonuma ya da Wolf Erlbruch’un çalışmalarına bir göz atıyorum. Gerçekten harikalar…
Bazen çok stresli olduğum ya da tıkandığım anlar oluyor, o zaman kendimi çizmek için asla zorlamıyorum ve kitapla ilgili her şeyi kapatıyorum. Kendiliğinden masa başına geçtiğimi fark ettiğim anda dinlenip canlandığımı hissediyorum.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Genellikle yazar ile aramızda editör mesafemiz olduğu için, bu iyi bir diyalog doğuruyor. Editör eleyip çizerin anlayacağı kıvama getiriyor. İki tarafı tanıyor, ona göre yorumluyor ya da ekliyor. Özel kitap çalıştığım zamanlarda oldu tabii, ama editörle çalışmanın avantajı ve rahatlığı iyi hissettirdiği için tercihimi bu yönde kullanırım.
Yazarı danışan, editörü danışman gibi düşünürsek, çizerler de bu işin hizmetini sunuyor. Bu sayede tarafsız ve yalın düşünmeyi öğreniyorsunuz. Yalın bir dosya ya da revizyon olunca sadece sanatınızla ilgilenme fırsatınız oluyor.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Bu alanda çok iyi Türk illüstratörlerimiz var, sosyal medyada takip edip inceliyorum. Tazelenmek için zihne etkisi iyi oluyor. Küçüklükten beri beğenmediğim içime sinmeyen işlerimi hemen rafa kaldırırdım benimsemezdim, bu yüzden kalemim daha da güçlendi diyebilirim. Hep daha iyi çizmenin arayışındayım. Sanatıma katkısı olan tek kavram sessizlik ve sakinlik.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır ısınız?
Eğer kitap bir çocuk romanıysa; Metin, ön kapak ve arka kapak resimleri ve iç vinyetlerle bezenmiş belirli yaş grubuna hitap eden tasarım sürecidir.
Çocuk kitabı ise, direkt resimlerle doldurulmuş ve metin kadar güçlü anlatıma sahip olması gereken bir tasarım sürecidir.
Kitabın tarzı, renkleri, dokusu, kahramanı, metnin yerleşimi ve en önemlisi hangi yaş grubuna hitap ettiği oldukça önemlidir. Bu unsurlar yaratma sürecinde tasarımın yönünü belirler. Gelen kitap benim için soyut bir kavram gibi olur. Yazarın hayaline, anlatmak istediğine odaklanırım. Bu süreç bazen hemen canlanır, bazen haftalar alır. Ama önemli olan başlangıçta materyal olarak bir kalem, kağıt da olsa karalamak. Başlarken mekân ya da karakteri oluşturmak amacıyla masaya oturmayı değil, kitaba başlarken tekdüze kurallar yerine akışına bırakmayı seviyorum. Böylece yaratıcılık süreci daha rahat gerçekleşmiş oluyor.
Fikir aşamasını editör ya da yazara küçük eskizler halinde sunuyorum, tarzıma diğer işlerimden vakıf oldukları için süreç herkes için pozitif oluyor. Hayallerdeki tanımlar birbiriyle eşleşiyorsa genel çizimlere boyut vermeye başlıyorum.
Disiplinli çalışmayı prensip haline getirdiğim için teslim sürecini oldukça sıkı çalışıyor, bu süreçleri yazarla bağı koparmadan aşamalı şekilde sunmayı önemsiyorum. Bazen el çizimi yapıp onu tarayıp kolaj şeklinde dijital resim uygulamasına aktarıyorum. iki boyutlu farklılıklar desende nefis duruyor. Revizyonlarım çok büyük değişimlere sebep olmuyor, genellikle bu gibi aşamaları kolay atlatmak için birden fazla toplantı ve aşama paylaşıyorum.
Çizdiğim resimlerin, akılda kalıcı renkler ve dokularda olmasını önemsiyorum. Özellikle her iki çalışma türünde de (Çocuk Romanı-Resimli Çocuk kitabı) metin içeriğine bağlı kalmasına, farklı ve özel detaylarla bezenmesini önemsiyorum. Bu süreçlerde mühim olan iş planını hazırlarken karşılıklı mutlu etmesi ve eğlenceli olması.
edebiyathaber.net (24 Haziran 2022)