Dünya Dışı Zekâ Arayışı kitabı, özetle “Evrende ‘bizden’ başka ‘yaşam’ var mı?” sorusunun ötesine geçerken madalyonun diğer yüzünü de gösterip kendini ‘alemin kralı’ sanan insanın ‘insanın’ da aslına dönerek aynaya bakmasını, kim olduğunu ve evrendeki yerini sorgulamasını salık veriyor.
Tarihler 1967 yılının Ağustos ayını gösterirken genç bir doktora öğrencisi olan Joceyln Bell, Cambridge’teki evinin terasında bir yandan Beatles’dan “All You Need is Love” dinlerken bir yandan da Gezegenler Arası Parıldama Dizilimi adlı projesiyle uğraşıyordu. Her şey normal ilerlerken Bell’in teleskobunun kayıt cihazı ufak bir parça leke gibi görünen bir sinyal belirledi. Bell bu anormal durumu ertesi gün amiri Antony Hewsih’e bildirdi. Durum gerçekten anormaldi çünkü sinyaller her gün devam etti ve sadece 1,3 saniyelik bir hassasiyetle sallanıyordu. Yani bu kadar dakik bir sinyalin olması imkansızdı! Mevzuya direkt atlayan Antony Hewish de bu garip sinyali Radyo Astronomi Gözlemevi’nin başkanı Sir Martin Ryle’la paylaştı. Deneyimli bilim adamına göre bu paradoksal bir olaydı. Çünkü Ryle’a göre atom bombası Hiroshima ve Nagazaki’yi yerle bir etmişti ancak diğer yandan da yeryüzünde yepyeni ve ilk defa rastlanan bir enerji ortaya çıkarmıştı. Joceyln Bell’in teleskobuna gelen sinyaller de, evet, ‘yeşil dostlarımızdan’ bir “Merhaba” olabilirdi ancak diğer taraftan da gezegenin dışındaki varlıkların bize dostça mı düşmanca mı yaklaşacağı bilinmiyordu. Neyse ki bu anormal ‘lekelerin’ sadece yok olmuş yıldızların birer kalıntısı olduğu ortaya çıktı ve konuyla uğraşanlar rahat bir nefes aldı. İşte ilk SETA’nın (Search for Extraterrestrial Intelligence), yani Dünya Dışı Zekâ Arayışı’nın temelleri de böylece atılmış oldu. Bu uzun girizgahın sebebi bilim gazetecisi ve editörü Keith Cooper’ın yazdığı, Say Yayınları etiketi, Volkan Yazman çevirisiyle ‘Teması mı kurmalıyız, yoksa kamufle mi olmalıyız?’ alt başlığıyla yayınlanan Dünya Dışı Zekâ Arayışı kitabının ana fikrini sunmaktı.
Manchester Üniversitesi’nde Fizik ve Astrofizik öğrenimi gören Cooper, 2006 yılından bu yana Astronomy Now ve Astrobiology Magazine adlı yayınların editörlüğünü yapıyor. Bunun dışında Centuri Dreams, New Scientist, Phsysics World ve Sky and Telescope mecralarına da yazılar yazıyor. Cooper’ın kitabı ilklerden biri olmakla birlikte, insanın bitmek bilmeyen gezegen dışı arayışlarına farklı kollardan göz atıyor ve olası sonuçlarını daha önce pek de rastlamadığımız veriler ışığında okura sunması açısından önemli. Biraz açalım…
Her şeyden önce Dünya Dışı Zekâ Arayışı, uzay-insan ya da uzay-dünya ilişkisine fen bilimlerinin haricinde sosyal bilimleri de katarak hem psikolojik hem de sosyolojik bir bakış atıyor. Evet, belki ‘uzaylılar’ diye bir şey yok. Koca evrende yalnızız. Ama diğer taraftan da kitap, uzaylıların var olduklarını var sayarak insanın evrende kendini nasıl konumlandırdığına ve ‘dünya dışı’nda ‘yaşayanlar’la olası bir iletişimde karşımıza çıkacak soruları sıralıyor: “Uzaylıların niyetinden nasıl emin olabiliriz?”, Nasıl yanıt verebiliriz ve bunu yapmaya çalışmalı mıyız?”, “Dünyayı kim temsil ediyor?”, “Temasın tehlikeli yanları nelerdir?”, “Evrenin başka bir yerinde yaşam olmasını beklemeli miyiz?” ve “Hangi varsayımlardan ötürü bu sorulara önyargılı cevaplar veriyoruz?”.
edebiyathaber.net (13 Temmuz 2022)