Sabri Safiye’ye 4 soru | Mehmet Özçataloğlu

Temmuz 20, 2022

Sabri Safiye’ye 4 soru | Mehmet Özçataloğlu

  1. Neden çocuklar için yazıyorsunuz? 

Hayatımın farklı dönemlerinde, farklı vesilelerle değişik kültür ve yaşlardan çocuklarla bir arada olma imkânım oldu. Zaten benim de bir çocuğum var. Bu karşılaşmalar beni her zaman derinden etkilemiştir. Sanırım çocukların, aşılması zor kabuklar bağlayarak kendini katı bir özdenetim içine henüz hapsetmemiş olan zihinleri beni her zaman büyülemeyi başarıyor. Merak eden, soru soran, eleştiren ve en önemlisi, sürekli üreten ve üzerine ekleyen bir varlıktır çocuk. Yetişkinlerin kendilerine bile itiraf edemedikleri şeyleri onlar sakınımsızca ve hatta acımasızca konu edebilirler. Ne de olsa henüz bir nezaket maskesinin ardına gizlenmek zorunda kalmamışlardır. Yaş ilerledikçe elimizden kademe kademe sökülüp alınan bu dolayımsızlığın, bu açıklığın, bence edebiyatın temel kaygılarıyla derinden bir bağı vardır. Kısacası ben çocuğu bir zenginlik, bir bolluk vadisi olarak algılıyorum. Çocuklar için yazmak, benzer bir zihin özgürlüğüne cesaret edebilmekle mümkündür diye düşünüyorum. Kısacası yazar açısından da, çocuk edebiyatının daha ilginç ve maceralı bir yolculuk vaadi var. En azından ben böyle hissediyorum.

  1. Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı? 

Okuduğum ilk çocuk kitabı, Robert Michael Ballantyne’ın 1858’de yazmış olduğu ve Türkçeye “Mercan Adası” olarak çevrilmiş olan macera romanıdır. Bendeki izleri derindir. Bunun nedeni sadece kitabın içeriğinde değil, benim kitap okuma serüvenimin başlangıç hikâyesinde de saklıdır. İlkokulda okumayı söktükten sonra ailem beni okumaya özendirmek için bazı çocuk kitapları satın aldı. Fakat ben, henüz yeterince hızlı okuyamadığım için olsa gerek, birkaç sayfanın ötesine geçemeyip bu kitapları bir kenara bırakıyordum. Durumu gören babam, “Mercan Adası” kitabını, her akşam ben uyumadan önce üç beş sayfa olmak üzere bana okumaya başladı. En fazla bir hafta sonra, kitap beni tamamen içine çekmişti bile. İşte tam o noktada babam okumayı bıraktı ve bana “Artık sen kendin oku” dedi. Önce biraz itiraz ettiysem de, mecburen kitabı büyük bir merakla elime aldım. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Bir kitabın bir insana yaşatabileceği o doyumsuz haz, bana geri dönüşsüz şekilde nüfuz etmiş oldu. Şimdi geriye dönüp baktığımda, merak öğesinin ne kadar güçlü bir kaldıraç olduğunu, bu ilk kitap ve ilk okuma deneyimi sayesinde çok daha iyi anlıyorum. Yazma uğraşımda bunu hiç aklımdan çıkarmıyorum. Yazdıklarımı okuyacak herkesi, o ilk sayfalarda kitabı elinden bırakan çocuk halim olarak hayal ediyorum.

  1. Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?

Elbette bu kitabı keşke ben yazsaydım dediğim birden fazla kitap var. Bende hayranlık uyandıran eserler. Bunların en başta gelenleri çocuk kitabı olarak sınıflandırılmıyor sanırım. Ancak ben onların bazılarını çocukken okudum ve hayran oldum. Bunların en önde geleni, aslında tek kitap değil, bir üçleme: John Steinbeck’in “Sardalye Sokağı”, “Yukarı Mahalle” ve “Uğurlu Perşembe” adlı eserleri.  Bu üçlemenin oluşturduğu atmosferi ve benim üzerimde yaratmış olduğu duygular toplamını, yazmış olduğum bir kitabın da okuyucu üzerinde yaratabiliyor olmasını gerçekten isterdim. Bir diğer kitap da Stanislav Lem’in Yıldız Güncesi. Bu kitapta, derinlikli eleştiriyi ve öngörüyü mizahla ustaca sarmalayan yazarın ulaşmış olduğu seviye, benim için aşılması çok zor da olsa sürekli deneyeceğim bir çıta oluşturuyor.

  1. Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?

Okuduğum son çocuk kitabı, yeni yayınlanan bir kitap değil. Biliyorsunuz bazı çocuk kitapları filmlere uyarlanıyor. Ben de sıkı hayranı olduğum yazarının birçok başka eserini daha önce okumuş olsam da, önce film halini seyretmiş olduğum bir kitabını yeni okudum: Roald Dahl’ın orijinal ismi “Fantastic Mr. Fox” olan ve Türkçeye “Yaman Tilki” adıyla çevrilmiş olan eseri. Bu kitap bir animasyon film olarak Wes Anderson tarafından 2009 yılında sinemaya aktarıldı. Roald Dahl, benim için ikon haline gelebilecek bir yazar. Çocuk edebiyatının ne kadar güçlü ve derin olabileceği konusunda hayranlık uyandıran birçok eseri var. Örneğin “Charlie’nin Çikolata Fabrikası” adlı eseri de sinemaya başka bir usta yönetmen tarafından, Tim Burton eliyle uyarlanmıştı. “Yaman Tilki” kitabı hakkında yorum yapmak bence bu söyleşinin kapsamını aşar. Hem filmi, hem kitabı her yaştan insana hararetle tavsiye ederim. 

edebiyathaber.net (20 Temmuz 2022)

“Sabri Safiye’ye 4 soru | Mehmet Özçataloğlu” üzerine bir yorum

Yorum yapın