Biz kararlarımız mıyız yoksa kararlarımızdan daha fazlası mıyız?
Çoğu insan karar vermekte çok zorlanır, hatta karar verme durumlarından kaçar. Peki ama neden? Niçin karar vermek, bazılarımızı bu kadar çok korkutur? Verdiğimiz karar aracılığıyla hata yapmaktan mı korkarız? Hata yapsak ne olur? Aldığımız kararın sonuçlarından mı korkarız? Yargılanmaktan, cezalandırılmaktan, onaylanmamaktan, dışlanmaktan mı korkarız? Pek çok insan benliğini vereceği kararlar ile belirler. Verdiği kararlar istediği sonucu yaratmaz ise kendisini yargılar. Hüsranının nedenlerinden bir tanesi belki de kendisini kararlarının sonuçları ile özdeşleştirmesi olabilir.
Peki biz kararlarımız mıyız yoksa kararlarımızdan daha fazla mıyız?
Biz kararlarımızdan daha fazlayız
Küçük yaşlarımdan beri edindiğim bir alışkanlığım vardı. Kendime giysi alırken yanımda bana eşlik eden biri varsa mutlaka onun fikrini öğrenir ve yakışıp yakışmadığı sorardım. Bu kişi genellikle annem, ablam sonra da eşim ve çocuklarım oldu. Fidanı küçük yaşlarda dikilen bu alışkanlığımın altında yatan temel düşünce neydi acaba? ‘Ben doğru kararı veremem’, ‘başkaları benden daha iyi bilir’, ‘yetersizim’, ‘hata yapmamam lazım,’ ‘en doğruyu bulmalıyım’, ’karar verecek kapasiteye sahip değilim’. Kim bilir hangi çöp düşünceler girmişti sistemime? Her kararı tek başımıza almak fikri her zaman en akıllı seçim olmasa da tek başına karar verememenin sebebi; altında bu davranışı besleyen sorgulanmamış düşünce kalıplarım yüzünden olabilir. Bizi karar vermekten alıkoyan, başkalarına bağımlı yapan, pasifleştiren, sorumluluk aldırmayan, kısacası karar vermekten korkutan düşünceler nelerdir?
Sonuçları ne olursa olsun, her karar bir öğrenme deneyimidir
Deneyimlerime göre insanlar karar vermekten çok, verdikleri kararların sonuçlarından korkuyor. Bazı insanlar ise kendini karar verecek biri olmaya laik bile göremiyor olabilir. ‘’Ben değersiz biriyim’’, ‘’ben kimim ki bu konuda karar vereyim?’’ zehirli düşüncesine inanan insan elbette karar da veremez. Hata yapmaktan korkan insan karar vermekten geri çekilecek ve böylece kendine güvenli bir ortam sağlamaya çalışacaktır. Halbuki karar vermek ve bundan korkmamak, karar vermeye yüklediğimiz manayı değiştirmek bizi özgürleştirecektir.
Yaşam verdiğimiz karar ve seçimlerin toplamıdır. Bu yüzden karar vermek önemlidir. Kararlarımız yaşam kalitemizi belirler. Verdiğimiz kararlar işimizi, hayatımızı ve geleceğimizi yaratır. Önemli bir karar verirken en büyük düşmanımız olan korku karşımız çıkarak yolumuzu kesebilir. Bazen bizi temkinli olmaya, karar vermeden önce biraz yavaşlayıp nefes almamıza, dengeye ve merkeze gelmemize neden olabilir. Yanlış karar verme korkumuz ise bizi hareketsiz kalabilir. Hayatımızı kolaylaştırabilmek ve daha doğru kararlar alabilmek için öncelikle yanlış kararlar verme korkusunu aşmamız gerekiyor.
Bir karar alırken endişeli olmamız ve doğru olanı yapamamaktan korkmamız insan olmanın parçasıdır. Korku insan olmanın en doğal duygularından biri olsa da bizi engellemesine ve karar vermekten çekinip, korkuya teslim olmamıza neden olmamalıdır. Bütün korkularımıza rağmen yaşam oyununun içine girebilir ve korkusuzca topa vurabiliriz. Karar veremezseniz hiçbir şeyi değiştiremez, gelişemez ve dönüşemezsiniz.
Sen verdiğin karar değilsin.
İnsanın düştüğü en büyük gafletlerden biri kendisini, benimsediği rolleri, yaptıkları ve yapmadıkları, zaferleri ve başarısız olduğunu düşündüğü şeyler ile tanımlamaktır. Kendisini işi, parası, başarıları, serveti, statüsü, bedeni, mesleği ile tanımlayan insan karar vermekten korkar. Verdiği karar olumsuz sonuç yaratırsa kendini kararları ile özleştirdiğinden yanlış karar haline gelir. Hata olarak algıladığımız şeyi yaptığımızda hissettiğimiz hayal kırıklığı ve utanç, kimliklerimizin baskın bir parçası haline gelebilir ve acı verir. Ancak gerçek kimliğiniz kararlarınız belirlenemez. Biz kararlarımız değiliz.
Doğru ya da yanlış kararlar yoktur
Nasıl biz düşüncelerimiz değiliz ama düşüncelerimiz var ise aynı şekilde aldığımız kararlarımız var ama kararlarımız değiliz. Amaçlanan sonucu vermeyen bir karar, hiçbir şekilde özümüzü bozamaz. Yine de kendimize güvenme yeteneğimiz ve öz saygımız üzerinde korkunç etkileri olabilir.
“Kötü bir karar’’ diye etiketlediğiniz bir kararın sadece bir deneyim olduğunun farkına varabilir ve kararlarınız ile bütünleşmekten kaçınabilirsiniz. Kararlarınızı öğrenme deneyimi olarak algılar ve bir dahaki sefere farklı bir seçim yapabilirsiniz. Kararlarınızı iyi, kötü, doğru, yanlış diye yargılayıp, etiketlemeyin. Yaşamda yanlış ve doğru karar diye bir şey yoktur. Sadece yarattıkları sonuçlar vardır. Geçmişe takılıp kalmayın. Karar verirken deneyimlemek istemediğiniz sonuçları yaratan düşüncelerin farkına varın. Geçmiş üzerinde düşünüp, verdiğiniz kararları yargılamak sizi sınırlar ve kapalı bir kuyuya sokar. Bunun yerine, yaptığınız seçimler hakkında düşünmekten ve onları yargılayıp etiketlemekten tamamen kaçınmaya çalışın. Kararınızın sonuçlarını duygusal bir bakış açısından ziyade rasyonel bir bakış açısıyla değerlendirin. Yaptığınız seçimi neden yaptığınızı anlamaya çalışın, masumiyetinizi görün, şefkat ve anlayış ile kendinizi affedin ve sonra ilerleyin. Yaşama bakış açınızı değiştirdiğinizde hata ve yanlış diye algıladığınız her kararınız değerli bir öğrenme deneyimi haline gelebilir. Karar vermekten korkmayın, geri çekilmeyin, tam tersine bol bol karar verin. Verdiğiniz her karar size öğrenmek ve büyümek için geri dönen bir hediye olacaktır.
Kararlarımız değiliz, sadece evrimleşme ve büyüme sürecinde olan insanlarız. Bu süreci ancak korkusuzca kararlar alarak sürdürebiliriz.
edebiyathaber.net (28 Temmuz 2022)