Walter Benjamin’in, yazar, felsefeci, doktor arkadaşlarıyla 1927 ile 1934 yılları arasında Berlin, Marsilya ve Ibiza’da gerçekleştirdikleri, ‘kontrollü bir uyuşturucu deneyinin’ ürünü olan Esrar Üzerine kitabı, okuru, bulanık zihinlerin dünyasında ayak basmadık yer bırakmayan bir yolculuğa davet ediyor.
“Akşamın başlangıcında çok kederli hissediyordum. Ama içsel ve dışsal kaygıların kusursuz bir biçimde birbirilerini dengelediği, insanın gerçekten teselli bulduğu belki de tek ruh haline sebep olan, az bulunur bir durumun da bilincindeydim. Bunu bir işaret olarak aldık ve bizi gece boyunca hareket etmek zorunda bırakmayacak usta işi küçük düzenlemelerin tümünü yaptıktan sonra, yaklaşık iki civarında işe koyulduk. Bu, kronolojik açıdan ilk olmasa da, başarılı olan ilk deneyimdi. Büyük dikkat gerektiren asistanlık görevini aramızda paylaşmıştık, öyle ki, her birimiz hizmetin aynı anda hem sunucusu hem de faydalanıcısıydık; ve konuşmalarımız da, bir duvar halısında arka planda betimlenen savaş ile gökyüzünü boyayan ipliklerin beraber dokunması gibi, asistanlık işleriyle iç iç geçmişti. Bu sohbetin yöneldiği, zaman zaman eşiğine geldiği şeyi size anlatmam çok zor. Ama bu saatler boyunca konuştuğumuz konu hakkında yakında düzenleyeceğim notlar, sizin de bildiğiniz bir dosyadaki başka konularla bir araya getirilebilecek kesinliğe ulaşabilirse, o zaman bu şeylerden herhangi birini size okumanın keyfini yaşayacağım gün gelmiş olacak. Bugün, bizi şehre ve denize baktığımız balkondan ayıran perdeyi seyrederken, perdelerle ilgili çalışmamda dikkate değer sonuçlar elde ettim.” Walter Benjamin’in esrar ile ilgili bir kitap yazma planı olduğu ancak fragmanlardan oluşan “Crocknoziten”ın, yani Zoka Notları’nın bununla pek bir alakası olmadığını söylüyor Tilmann Rexroth. Yukarıdaki pasajın da 1932 yılında Jean Selbz’in Ibiza’daki evinde yapılan bir ‘deneyle’ ilgili olduğundan bahsediyor ve bu alıntının Benjamin’in Gretel Adorno’ya yazdığı mektupta yer aldığını belirtiyor Rexroth. Tilmann Rexroth, geçtiğimiz yüzyılın en önemli Marksist estetikçilerinden ve kültür yorumcularından Walter Benjamin’in, bizde Suat Kemal Angı çevirisiyle İmge Kitabevi tarafından yayınlanan Esrar Üzerine kitabının orijinalinin editörü. Yani Benjamin’in karmaşık zihin dünyasına hâkim bir isim. Dolayısıyla onun Esrar Üzerine’deki ‘Editörün Önsözü’nde yaptığı bu alıntıya dikkat kesilmekte fayda var.
Esrar Üzerine, 1927 ile 1934 yılları arasında Walter Benjamin, felsefeci Ernst Bloch, yazar Jean Selz ve her biri birer doktor olan Ernst Joêl, Frinz Frkankel, Egon Wissing ve karısı Gert Wissing’in Berlin, Marsilya ve Ibiza’da yaptıkları bir uyuşturucu deneyinin bir kısmı o sırada, bir kısmı da sonrasında yazdıkları ‘tutanaklardan’ oluşuyor. Başını Walter Benjamin’in çektiği böyle bir tayfanın yedi yıl boyunca eve kapanıp dumanlı kafayla kaleme aldıkları esrar triplerini beklemek elbette hem ekibin zekasına hem de kitaba haksızlık olacaktır. O yüzden kitabı Benjamin tarafından okumak, hayatı boyunca birçok uyuşturucuyla tanışmış ve ölümü de yine uyuşturucu yüzünden olmuş bir düşün insanının ömrünü adadığı değerlerin onun sonunu getiren ‘maddeyle’ olan ilişkisini çözmek, ona duygu ve düşünce kapılarını açmasında yardım ettiğini düşündüğü ‘dindışı’ ‘yardımcılığın’ ve ‘aydınlanmanın’ anlaşılması bakımından önemli olduğu kanaatindeyim.
Walter Benjamin, esrarın, kendi düşün yönüne bir kapı araladığı konusunu kabulleniyor kuşkusuz. Zaten Esrar Üzerine de, özellikle ayrı bir dikkat gerektiren dipnotlarla desteklenerek okuru bambaşka bir felsefi, şiirsel, varoluşsal ve soyut yolculuğa çıkarıyor. Ancak yineleyelim: Bu kitap bir “uyuşturucu günlüğü” değil. Deney olması sebebiyle bir ister istemez bir amaç güden, öncesi ve sonrasıyla karşılaştırılma yapabilme imkanı sunan, kısaca uyuşturucuya methiyeler düzen ve onu bir nevi ‘anten’ niyetine kullanan güzellemelerle dolu bir metin hiç değil.
edebiyathaber.net (15 Eylül 2022)