Mitzi Szereto’nun derlediği ‘Aşk, Saplantı ve İntikam Cinayetleri’ kitabı, dünyanın birçok farklı yerinden farklı yazarların kaleme aldığı gerçek “tutku cinayetleri”ni bir araya getiriyor. İnsanın ‘karanlık’ tarafının ortaya çıkışıyla neler yapabileceğini yaşanmış örneklerle sunan kitap, sıradan bir insanın azılı bir caniye dönüşmesine giden yolun hangi taşlarla döşendiğine de ışık tutuyor.
Mitzi Szereto bir yazar ve antoloji editörü. Şimdiye kadar kurgu ve kurgu dışı suç öykülerinden korku ve gotiğe, ‘soft polisiye’den hicve, erotikten bilimkurguya kadar birçok farklı kategoride birbirinden farklı hikâyelerle eserler kaleme aldı. En popüler kitapları arasında The Best New True Crime Stories: Well-Mannered Crooks, The Best New True Crime Stories: Small Towns, The Best New True Crime Stories: Serial Killers, Florida Gothic’i sayabileceğimiz Szereto’nun eserleri pek çok dile çevrilerek dünyanın dört bir yanından okuyucuya ulaştı. Bir Kraliyet Edebiyat Derneği üyesinin de içinde bulunduğu ilk erotik edebiyat antolojisinin de editörlüğünü yaptı. Uluslararası alanda da radyo ve televizyon programlarına konuk olarak tecrübelerini paylaşan Szereto, Birleşik Krallık da dahil dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerde yaratıcı yazarlık dersleri veriyor. Bunun dışında merkezi Londra’da bulunan Mitzi TV’de yapımcılık ve sunuculuk yapıyor. Mitzi Szereto’nun derlediği, Zerin Dirhan tarafından Türkçeye çevrilen Say Yayınları’ndan çıkan ‘En Çarpıcı Gerçek Suç Öyküleri’ alt başlıklı ‘Aşk, Saplantı ve İntikam Cinayetleri’ kuşkusuz yazarın külliyatında farklı bir yer tutuyor. Yazar kitabında, “Sevdiğiniz biri nasıl korktuğunuz birine dönüşebilir?” sorusunun peşinden giden gerçek suç öykülerini bir araya getiriyor.
Tarih, Iason ve Medea’yla başlayıp Shakespeare’in Othello’sunda ünlenen, günümüzde de başlıca cinayet sebepleri arasında ilk sıraya oynayan “tutku cinayetleriyle” dolu. Aşk, karşılıksız aşk, saplantı, tutku, kıskançlık, ihanet… Eksiği var fazlası yok. Sıradan birini bu tür cinayetleri bir televizyon haberinde, gazete sayfasında çileden çıkaran da tüm bu duyguların her insanda var olduğu ya da olabileceği olgusu. Kendi halinde mülayim bir adamın bir anda eli baltalı bir katile dönüştüğüne defalarca şahit olmadık mı? İşte tam burada bir tezi var Szereto’nun. Şöyle diyor: “Tutku suçları genellikle şiddet sosludur, hatta çoğu kez cinayet söz konusudur; suçun işlenişi de “bir öfke kıvılcı”mının ya da “bir tutku kıvılcımı”nın sonucudur. Bu tür vakalarda bir cinnet savunmasın başvurulması kuvvetle muhtemeldir; böylece bu “itkisel” eylemlerin planlı olmadığına dair bir kanıt arz edilir. Ancak kimi zaman bu suçların ardındaki motivasyon, eylemin gerçekleştiği andan da önce, zamanla demlene demlene arka planda pişmiştir ki; bu durumda eylem önceden tasarlanmış demektir. Elbette tutku suçlarının şiddet veya cinayet içermeyen türleri de vardır; ancak onları doğuran özünde aynıdır. Sonunda bir ceset bulamazsınız, hepsi bu.” Yazarın bu savunması çok tanıdık geliyor değil mi? Özellikle kadın cinayetlerinden sonra katillerin türlü hallere soktuğu ifadelerinden kendilerini haklı çıkarıp toplumu da, “O da öyle yapmasaymış,” dedirtmeye iten ifadeler. Sonrasında gelen tahliyeler vs.
‘Aşk, Saplantı ve İntikam Cinayetleri’nde Szereto zor bir işin altına girerek her insanda bulunan ‘karanlık’ tarafın ortaya çıkışıyla nelerin olabileceğini açık bir şekilde ortaya koyan dünyanın dört bir yanından yazarların yazdığı gerçek öyküleri bir araya getiriyor. Çok da tartışma yaratacak şu soruyla okuru baş başa bırakıyor: “Karanlık yanların etkisi altında kalan, tatmin olma ve cezalandırma gibi nedenlerle ya da kimi durumlarda sırf adalet arayışıyla suça bulaşan kişilerin kendi anlatımlarını bulacaksınız. Peki bu sayfalarda yer alan kişiler birer cani miydi yoksa kurban mı? Kararı size bırakıyorum.” Ancak burada bizim de birkaç sorumuz olacak elbette Szereto’ya: Hangi cezalandırma, hangi adalet, hangi kurban…
edebiyathaber.net (24 Ekim 2022)