İngiliz miydi Kanadalı mı? İntihar mı etti, öldürüldü mü? Şizofren miydi alkolik mi?
Malcolm Lowry 46 yıllık çelişkilerle dolu ömrüne, yazdığı edebi eserleri dışında iki evlilik, iki intihar girişimi, sayısız alkol ve elektroşok tedavileriyle hapis cezaları sığdırdı. Bir yanardağın altında her an patlamaya hazır ruh hali içinde yaşadı, kitapları yanlış okumaların kendisi yanlış anlamaların ve yargılamaların kurbanı oldu.
Malcolm Lowry Liverpoollu zengin bir ailenin en küçük oğlu olarak büyük beklentilerin yüküyle doğdu. Yıl 1909, mekan Liverpool’un sosyetesinin oturduğu New Brighton’dı. Esir ticaretinden kazanılan paralar henüz yitirilmemişti. Kızların gelin gitme hayalleri kurduğu bir ailenin küçük yalnızıydı o. Kısa boylu ve tıknaz olduğunu, kimsenin onu sevmeyeceğini düşünüyordu. Çocukluğunun ve gençliğinin bu dönemini yıllar sonra Yanardağın Altında’da Jacques Laurelle karakteriyle yazacaktı.
Malcolm babasından çok korkar, kendisini önce bakıcılara sonra da sekiz yaşında yatılı okula terk eden annesinden uzak dururdu. Bu mesafe yaşadığı sürece korunacak, ailesi bir hukuk bürosunun tuttuğu dedektif aracılığıyla onu takip ederek ‘uygunsuz’ oğullarını parasal desteklerle aile hayatından uzak tutacaktı. (1)
Deniz ve gemiler bir çocuk olarak Malcolm’u hep etkilemişti, okyanus genç Malcolm için bir kaçış anlamına geliyordu artık. Bu nedenle gemilerde çalışmak ve hayatı tanımak için 17 yaşında ilk uzun yolculuğuna çıktı. (2) Ancak bu yolculuk da beklediği gibi olmayacak, gemi çalışanları, ihtiyacı olanlar dururken bir zengin çocuğunun işe alınmasına duydukları tepkiyi ona fazlasıyla göstereceklerdi. Malcolm bu yolculuktaki deneyimleriyle sonradan Ultramarine (3) adını vereceği ilk romanını yazmaya başlayacaktı.
Lowry, gençliğinden itibaren kendini bütün kuralları yıkmaya adadı adeta. Seyahatten dönünce ailesi onu değişmiş buldu, o artık herkesin eğlendiği ‘muhallebi çocuğu’ değil her gece içen ve barlardan kovulan, hapse tıkılan biri olmuştu.
Edebiyata sarıldığı o günlerde okuduğu Blue Voyage’ı -Türkçe’de yayımlanmayan Mavi Yolculuk adlı roman- ve yazarı Conrad Aiken’i keşfederek bir süre onun kanatları altında yaşadı.(4) Ancak Lowry’i uzun süre etkisi altına alan ustası Aiken yardıma muhtaç bir alkolikti ve o sıralarda hem Blue Voyage yasaklanmış hem de öğrencilerin şikayeti üzerine ders verdiği Harvard Üniversitesi’nden atılmıştı. Lowry ile Aiken birbirlerini bulundukları sıkıntılı durumlarından kurtarmaya çabaladılar. Lowry’nin şizofreni olabileceğini ilk dile getiren Aitken oldu. (5)
Amerika dönüşü babasının isteği üzerine Cambridge’de öğrenime başlayan Lowry’nin üniversite yılları bir skandalla sona erdi. En yakın arkadaşı Paul Fitte hayli içkili tartışmalı bir gecenin sabahında odasında ölü bulundu. İddialara göre iki arkadaş önce tartışmış daha sonra Malcolm arkadaşının intihar etmesine yardım etmişti. Genç adam ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı ve bir daha bu olaydan bahsetmek istemedi.
Bu arada ayık kaldığı zamanlarda Ultramarine’i bitirdi, ancak romanın orjinalinin çalınması üzerine kendini öldürmeye kalkıştı.
1934 yılında bir seyahatte Amerikalı yazar Jan Gabrial’e aşık oldu ve gizlice evlenerek onunla New York’a yerleşti. Ancak, Lowry’nin davranışları gittikçe tuhaflaşmış ve ölülerle iletişime geçtiğini söylemeye başlamıştı, en iyi arkadaşı Kafka’ydı artık.
Alkolü iyice artırdığı ve ortadan yok olduğu günlerden birinde Jan onu NewYork’ta bir psikiyatri kliniğinde buldu. Yeni romanı için araştırma yaptığını söyleyen Malcolm tedavisi bitmeden taburcu oldu. Bu kez yazılma sırası rehabilitasyonda geçirdiği deneyimlerindeydi. Lunar Caustic adlı bu roman ölümünden 6 yıl sonra ilk defa yayımlandı (6)
1936’da Jan’la birlikte Meksika’ya yerleşen yazarı bu ülkenin ölüm ve ölenlerle ilişkili kültürü derinden etkiledi, ölenlerin geri gelerek sevdikleriyle yeniden buluştuğu Ölüler Bayramı’nda Meksika’ya gitmelerini kaderi olarak gördü, Yanardağın Altında’da bu günün ağırlığı hissedilecekti.
Malcolm Jan’la beraber Meksika’da Qernavaca’da hayal ettiği gibi bir evde yaşadı. Yazmak dışında başka bir isteği olmadığı için para sıkıntısı en büyük dertleriydi. Ne yazık ki yazdığı kısa öyküleri yayımlatamıyor, aileye başvurmaktan başka çare bulamıyordu. Baba onu uzakta tutmanın ve harcadığı parayı kontrol etmenin yolunu bir dedektif tutmakla bulmuştu. Haberler ve para alış verişi Liverpool’daki hukuk bürosuna gönderilen telgrafların soğuk kelimeleriyle yapılıyordu. ’…Oğlan problem çıkarmıyor, yüzüyor, egzersiz yapıyor, yazıyor’, ‘…Malcolm dün barda olay çıkardı’, ‘…geçirdiği kriz nedeniyle doktor altına alındı, acele para lazım’ gibi. (7)
Bir gün Jan’la bir otobüs yolculuğu sırasında yerli bir kadının saldırıya uğramasına ve yolda ölüme terk edilmesine tanık olması Lowry’e yeni romanı için fikir verir. Yıl 1940’tır ve Yanardağın Altında’nın yıllarca sürecek yazma sancısı başlamıştır.
İşte bu dönemin başında Jan artık umudunu keserek kocasını terk eder ve Amerika’ya geri döner. Henüz boşanmadan Kanadalı eski bir oyuncu, alkolik ve depresif kişiliğe sahip Margerie’yle evlenmeye karar vermesi Lowry’nin hayatını iyice zorlaştırır.
Yanardağın Altında’nın yazım süreci karı kocanın peşpeşe geçirdiği depresyonlar, alkol komaları, tedaviler, sınırdışı edilme baskıları ve parasızlıkla geçen 6 yıla yayılır.
KENDİ ÖLÜMÜNÜ YAZAR GİBİ
İngiliz edebiyat çevrelerinin sessiz kalışı nedeniyle Lowry yıllarca Kanadalı yazar olarak bilindi. Lowry çifti Amerika, Meksika ve Kanada ve İtalya’dan sonra 1954’te İngiltere’nin güneyinde East Sussex’in sessiz ve sakin küçük bir kasabası olan Ripe’e yerleştiler. Burada da kısa sürede barlara girmeleri yasaklanan Malcolm ve Margerie, içki- rehabilitasyon- içki döngüsüyle hayatta kalmaya çalıştılar. Kocasının üst üste psikiyatrik kliniğine yatırılarak defalarca elektroşok tedavisi görmesi üzerine Margerie Lowry’nin beyninin ‘hasta kısmının’ alınması için doktorlara yalvarmaya başladı.
Lowry’nin ölümü de Yanardağın Altında’daki kahramanı Geoffrey Firmin’inki gibi şüpheli oldu. Komşularının anlattığına göre fazlasıyla gürültülü bir tartışmadan sonra Margerie kocasını sakinleşmesi için evde bırakıp, geceyi yan komşuda geçirdi. Sabah döndüğünde Malcolm Lowry artık hayatta değildi.
Malcolm şüpheli ölümüyle 3. sayfa haberindeki, Margerie de cinayet suçlamasıyla dava dosyasında yerini almıştı. ‘Kazayla ölüm’ kararıyla sonuçlanan dava, Volcano: An Inquiry into the Life and Death of Malcolm Lowry (Volkan: Malcolm Lowry’nin yaşamı ve ölümü üzerine bir dava) adıyla 1976’da filme konu oldu. (8)
Malgerie, 1988 yılında 83 yaşında hayatını kaybedene kadar geri kalan yaşamını Malcolm Lowry’nin eserlerine adadı, kocasının ardında bıraktığı günlükler, mektuplar, notlar ve kısa öyküleri toparlayıp ilk defa gün ışığına çıkmasını sağladı.
DÖRT KATMANLI ROMAN
Ölümünden çok sonra değeri anlaşılarak 20. yüzyılın klasikleri arasında gösterilen Yanardağın Altında, İkinci Dünya Savaşı’yla İspanya İç Savaşı’nın gölgesinde Meksika’da Ölüler Günü Festival’inde (1-2 Kasım günleri) geçer.
Romanda alkolik ve modern hayatla sorunlu olan eski bir konsolos Geoffrey Firmin son 12 saatini yaşarken, eski karısı Yvonne, üvey kardeşi Hugh ve arkadaşları onu kaçınılmaz sonundan yani kaderinden kurtarmaya çalışır.
John Cape yayınevi kitabın zor okunur olduğu eleştirileri üzerine, istedikleri değişiklikleri ve düzeltmeleri içeren uzun bir liste gönderir ancak Lowry, ‘neyse o’ diyerek hiç bir değişikliği dikkate almaz.
Lowry romanının şiirsel bir dile sahip olmasını istiyor, buna ulaşmak için de yazdığı paragrafları karısı ve arkadaşlarına yüksek sesle okuyor, ses uyumunu bozacak her kelimeyi değiştiriyordu. Bu yüzden bazı bölümleri sil bastan yazmaktan bıkmıyordu. Romanın ilk versiyonunun the 1940 Under the Volcano adıyla 1994 yılında ayrıca basılması da edebiyat dünyasında ilginç olarak karşılanacaktı. (9)
Lowry, yayınevine gönderdiği ve daha sonra kitap olarak yayımlanan mektuplarında romanın dört ayrı katmanı olması nedeniyle okuyucuların zorlanmalarının normal olduğunu yazdı. Onun için Yanardağın Altında sadece bir roman değil, bir çeşit senfoni, ya da bir opera, ateşli bir şarkı, bir şiir ve bir filmdi aynı zamanda. Okuyucunun zevkine gore eğlenceli, derin, yüzeysel, sıkıcı ve politik diye tanımlanabilirdi. (10)
Malcolm Lowry, hayal gücü zengin olmadığı için ancak yaşadıklarını yazabildiği şeklinde eleştiriler aldı. Yaşadıklarını yazdı ya da yazdıklarını yaşadı, onun için önemli olan kitabının kendisini yansıtmasıydı.
Yanardağın Altında son yıllarda yani ölümünden yarım asır sonra bir kez daha gündeme geldi, uzun süredir basılmayan kitap Türkiye’de olduğu gibi bir çok ülkede yeniden okura sunuldu, Kanada, İngiltere ve Meksika’da her yıl uluslararası Lowry sempozyumları düzenlenmeye başlandı.
1984 yılında sinemaya da uyarlanan roman (11) okunmayı hatta tekrar tekrar okunmayı hak ediyor. Toplam 12 bölümden oluşan romanı, sadık okurları yazarının arzu ettiği gibi baştan sona ya da sondan başa gibi farklı şekillerde okuyabiliyorlar.
Kaynaklar:
1) Malcolm Lowry: From Mersey to the World, Bryan Biggs, Helen Tooley, the Bluecoat – Liverpool University Press, 2009.
2) 12 Mayıs 1927 tarihli Liverpool Echo gazetesi.
3) Ultramarine, Malcolm Lowry, Jonathan Cape yayinevi, 1963
4) Blue Voyage, Conrad Aiken, Scribner yayinevi, 1927
5) Pursued by Furies: A live of Malcolm Lowry, Gordon Bowker, faber and faber, 1993
6) Lunar Caustic, Malcolm Lowry, Jonathan Cape yayınevi, 1963
7) Lowry’i izleyen Benjamin Parks ve hukuk burosu arasındaki telgraflar Liverpool Record Ofis’te muhafaza edilmektedir.
8) Volcano: An Inquiry into the Life and Death of Malcolm Lowry, yönetmen John Kramer ve Donald Brittain, 1976.
9) The 1940 Under the Volcano, Malcolm Lowry, MLR editions,1994
10) The Letters between Malcolm Lowry and Jonathan Cape about ‘ Under the Volcano’, Jonathan Cape yayınevi, 1966
11) Under the Volcano, yönetmen: John Huston, oyuncular : Albert Finney, Jacqueline Bisset, 1984
edebiyathaber.net (3 Kasım 2022)