Öykü: Kuşun kanadı | Nurgök Özkale

Kasım 15, 2022

Öykü: Kuşun kanadı | Nurgök Özkale

Karşıki dağlar, başlarına buluttan şapkalarını takmış, yemyeşil ovayı seyre dalmışlardı. Ali’nin tarlası köye dönen yolun bu başındaydı, Veli’ninki öteki başında. İkisi de karga daha bokunu yemeden kalkmış, traktörlerine atlayıp tarlalarına gelmişlerdi. Ali bir yandan, Veli öte yandan topraklarının arasından geçen arkın kapaklarını açmış, pamuklarını suluyorlardı. Ali’nin boynundan akan ter taneleri sırtında tuzlu yollar açmıştı. Arada estirip geçen yelle gömleği kim bilir kaçıncıya kuruyor, sonra yeniden fışkıran terle sırtına yapışıyordu. Karnı guruldayınca bir mola vermek istedi. Bir şeyler yer, üstüne bir cigara tellendirirdi. Traktöre doğru yürüdü. Veli, Ali’nin işi bıraktığını görünce telaşlandı. Yemek vakti gelmişti demek. Ellerini şalvarına silip tarlasının ucuna yöneldi.

Ali başına yapışmış şapkasını çıkardı, arkın önüne çömeldi, yüzünü bir güzel yıkadı. Saçlarına su çaldı. Suratından sular aka aka geldi, sırtını arka tekerleğine verip traktörünün önüne oturdu. Döndü’nün hazırladığı çıkını açtı. Testideki ayranın birazını bardağına döktü. Sahanın bir yarısında tereyağlı bulgur pilavı, diğer yarısında patlıcan biber kızartması vardı. Yufka ekmekten bir parça kopardı. Biraz pilavdan aldı, yufkayı kızartmaya daldırdı. Ağır ağır yerken karşı tarlada, traktörünün ön tekerleğine sırtını vermiş yemeğini yiyen Veli’yi gördü. Başıyla selam vermeye davrandığı anda Veli de atıldı. Aynı anda selamlaştılar.

Ali içinden bir hasbinallah çekti, gözlerini sofraya indirdi, hızlı hızlı yiyip bitirdi pilavla kızartmayı. Ayranı kafasına dikti. Gözlerini kısıp kirpiklerinin arasından Veli’yi süzdü. Veli çoktan çıkınını bağlamıştı. Ayaklarını uzatmış, yelek cebinden çıkardığı tütünü sarıyordu. Ali sinirli sinirli sırıttı. Ağzını mendiline silip parmaklarını bıyıklarının altından geçirdi. Şeytan diyor ki, dedi içinden. Durdu. Uyma şu keranacıya, dedi sonra. Önündeki çıkını olduğu gibi bıraktı, şalvarının cebinden paketini çıkardı. Bir sigara yakıp derin derin çekti içine dumanı.

Güneş tam tepelerine dikilmiş, bakır bir para gibi parlıyordu. Zaman ağırlaştı, dünya durdu, akan suya eşlik edercesine cırlayan böcekler bile sustu. Etrafta suyun sesinden başka hiçbir ses duyulmaz oldu. Ali başını tekerleğe yasladı. Suyun sesi ninni gibi geliyordu. Bir iki dakika kestirdi deliksiz. Cin çarpmış gibi sıçradı birden. Tövbe estağfurullah diye mırıldandı. Göz ucuyla yandaki tarlaya baktı. Veli o koca ağzını ayı gibi açmış, esneye esneye ikinci sigarasını sarıyordu.  Ali yönünü su arkına döndü. Veli hiç sektirmeden onun baktığı yere çevirdi bakışlarını, aynı anda sigarasından bir nefes aldı. Tam o sırada irice bir yazlıkçı kuş, tarlaların ilerisinden kopup geldi, su arkına doğru alçaldı, tam konacakken yan tarafta oturan iki insanı fark etti. Bir kanadını indirdi, diğerini kaldırdı, kavis çizerek havalandı. Uçup gözden kayboldu. Ali’nin içine konuşmak dayanılmaz bir arzu olup aktı. Gülümseyerek Veli’den tarafa döndü. Veli de ağzı kulaklarında; ona bakıyordu.

“Allah neler yaratmış,” dedi Ali.

“Çeşit çeşit mahlukat!” dedi Veli.

“Hepsi de birbirinden marifetli. Baksana şu kuşa. Yıldırım gibi indi, kanadının ucunu dahi değdirmeden havalandı gitti.”

Veli’nin gözleri fal taşı gibi açıldı.

“Neeey? Ney dedin?”

“Kuşun kanadı suya değmedi ya, onu dedim.”

Veli’nin dudakları küçümser gibi kıvrıldı.

“Yanlışın var gardaşım. Kuşun kanadı suya değdi.”

“Hoppalaaa! Nasıl gördün hemşerim? Kuşun kanadı suya değmedi.”

“Sen nasıl gördün acabaaa? Arka en az üç metre daha uzaksın benden.”

“Ama gözlerim seninkilerden daha keskin.”

“Bak hele!”

“Baktım! Ne varımış?”

“Kuşun kanadı suya değdi.”

Ali içinden bir ya sabır çekti. “Israr etme gardaşım,” dedi. “Ben gayet iyi gördüm. Kuşun kanadı suya değmedi.”

“Görmemişsin işte! Değdi.”

Ali sağ elini kaldırıp parmaklarını birleştirdi, uzattı. Kelimeleri söylerken tane tane indirdi yere. 

“Kuşun…Kanadı…Suya…Değmediiii!”

“Değdiiiiiii!”

“Uzatma. Kuşun kanadı suya değmedi.”

“Asıl sen uzatma. Değdi.”

“La havle vela kuvvet! Değ-me-diiii!”

“Değ…Diiiiii!”

Ali’nin gözlerinden ateşler fışkırdı. Yumruklarını sıkıp Veli’ye döndü. Veli’nin yüzü de kıpkırmızı olmuş, burun delikleri iki kat daha genişlemişti. Ali yerinden fırlayıp Veli’nin olduğu yere doğru koşmayı düşünürken-Veli’nin aklından da o anda aynı şey geçiyordu-asfalt yoldan bir traktör sesi geldi.  İkisi de derin derin burunlarından soluyarak traktörün geçmesini beklediler. Bir müddet deli deli bakışıp, birbirlerini tarttılar. Ali hayalinde ayağa fırladı. Veli de hayalinde çoktan ayaktaydı. Koşup birbirlerine doğru atıldılar. Göğüs göğüse çarpışıp geriye sıçradılar. Ali eğilip Veli’yi belinden kavradı, yere yıktı. Veli yılan gibi kıvıldı, Ali’yi altına aldı. Hayallerinde de yenişemeyince daha da kızardılar. Ama sonra nefes alışları, çaresiz, yavaşladı. Yüzleri eski renklerine döndü.

Ali başını dağlara çevirdi. Veli yüzünü köye verdi. İkisi de akıllarını susturup etrafı dinlemeye durdular. Su kuvvetinden biraz kaybetmiş olsa da arkın içinde akmaya devam ediyordu. Börtü böcek öğle uykusundan kalkmış, keyifle cırlamaya başlamışlardı. Karşıki dağlar, bulutlarını silkelemiş, serin başlarıyla ortaya çıkmışlardı. Ali, Veli’ye döndü. Veli ondan geri kalmadı.

“Aptallık valla bizimki,” dedi Ali. “Bir kuşun mahanasıyla neredeyse birbirimize girecektik.”

“Bak onu doğru dedin,” dedi Veli. “Güççük çocuk yapmaz yaptığımızı. Neyse ki çabuk toparlandık ellaham.”

“Aklımız başımıza geldi. Rabbime bin şükür, elimizden bir kaza çıkmadı.”

“Tövbeler olsun!” dedi Veli.

Ali kahkahalarla güldü. Veli de yetişti. Katılıncaya kadar güldüler. Gözleri ışıl ışıl, birbirlerine baktılar sonra.

“Olacak iş mi?” dedi Veli. “Kuşun kanadı suya değdiydi, değmediydi, neredeyse birbirimizin kanına girecektik.”

“Girecektik,” dedi Ali.

Sustular. Uzun uzun sustular. Börtü böcek avaz avaz cırladı. Su çağıldadı.

Veli güldü kısacık. Durdu bir. “O değil de…” dedi.  “Kuşun kanadı suya değmişti ellaham…”

Ali’nin gülümsemesi dudaklarında dondu. Elini dizine attı, Veli’ye, daha yenice karşı karşıya oturmuşlar gibi, öğlenki yüzüyle baktı.  

edebiyathaber.net (15 Kasım 2022)

Yorum yapın