Söyleşi: Metin Aydın
Edebiyat ile tanışmasını “Bir pencere açıldı ve ben de içeri girdim.” diye ifade eden ve kitabını okuyacak olanlara da “açılan bu pencereden içeri girmelerini” salık veren Bulutlaraltı Caddesi romanının yazarı Seçil Duyan ile keyifli, samimi bir söyleşi yaptık. İyi okumalar.
En zor soru ile söyleşimize başlayalım. Seçil Duyan kimdir?
Gerçekten de zor bir soru. İnsanın kendisini tanımlaması anlatması güç iştir. Çoğu zaman insanın kendinden kaçması da bu sorunun cevabını vermesiyle başlar. Hoşlanmaz kendinden. Bir eksik ya da bir fazladır. Güç içinde koşuştururken ya da her şey üstüne koşa koşa gelirken duymazlıktan gelirsin, bazen de kavga edersin. Hâlbuki ne sağırsındır ne de kurusıkı. Tüm hengamenin ortasında aklına gelmez ki kim olduğun. Önemsiz bulursun kendini. Kör de değilsindir. Tüm olanlar hayata ve insana dair ne varsa meşgul ediyordur kafanı. Sonra kendine baktığında hoşuna gitmez gördüğün, yetersiz ve tekdüze hissedersin. Galiba bu noktada herkes gibiyim. Ham bir ayvayı ısırıp yutamamış biri. En iyisi işin kolayına kaçmak galiba. Bu da yaptığımız en iyi şey. Annemle-babamın kızı, kardeşlerimin ablası, eşimin eşi, çocuklarımın annesi, öğrencilerimin öğretmeni, güzel insanların dostuyum.
Yazarlık sizin için ne ifade ediyor? Başta aileniz ve yakınlarınız yazar olma yolculuğunuza destek oldular mı? Onların yazdıklarınızın üzerindeki etkilerinden bahseder misiniz?
Yine zor bir soru. Mevsime göre giyinme hali. Değişken. Bir kalıba sokmak zor olsa da, yazarlık benim için dokunmaktır diyebilirim. Geçmişe, geleceğe ve şimdiki zamana dokunabilme kabiliyetidir. Yazarın zihni; insanları anlayabilme ve kopyalayabilme yeteneğine de sahip olmalıdır. İnsanın tepkileri, geliştirdiği duygusal ve bilişsel ritüelleri de iyi süzmek önemli. Bunların yanında dile, eşyanın tabiatına ve hammaddenin diline de hâkim olmalı diye düşünüyorum. Ben bu yolculuğa çıktığımda başta eşimin desteğini aldım. Çok sevdiğin Bilge yanımdaydı. Sevgili annemin ve babamın da katkısı oldu. Güzel dostlarım da çok desteklediler. Müsveddelerimi benden sonra en çok okuyan sürekli “Yaz Seçil’im” diye ısrarla peşimi bırakmayan Zarife’ye minnettarım. Kitabı bitirmemde çok büyük katkısı oldu diyebilirim. Ve tabii Veysel Acar’ın da kitabın bitiminden iki yıl sonra “Sen basmazsan ben basacağım” diye tehdit etmesi de çok etkili oldu. Son olarak, editörüm Gani Türk’ün katkıları ile müsveddelerimi kitap olarak elime alabildim.
Edebiyat ve romanın sizdeki karşılığını anlatır mısınız?
Edebiyatın bir sanat olduğunu belirterek, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde sevgi ve saygınlık arasında olması gereken bir ihtiyaç olması gerektiğini düşünüyorum. Sanat -belki klişe olacak ama- bir ağaçsa eğer roman meyvelerinden biridir. Duygusal ve bilişsel bir verim almak için bu ağacın tüm meyvelerinden tatmalı insan. Ben bu meyveyi Milliyet Çocuk’un cep romanları ile tattım küçük yaşta. Sonra gerisi geldi. Neredeyse tüm türlerini okudum. Çizgi romanlar da dâhildir bunlara. İlk okuduğum kitap “Kırmızı Bisiklet”ti. Ağladığımı hatırlıyorum. Hikâyenin bendeki etkisine şaşırmıştım. Bir pencere açılmış ve o pencereden girmiştim. Sonra da hep yapmak istedim bunu.
Edebiyat yolculuğunuzu ve ilk kitabınız Bulutlaraltı Caddesi’nin ortaya çıkış sürecini paylaşır mısınız?
Gizem yaratmak istemem ama gülünç ve kısmen ciddiyetsiz bir ruh haliyle başlamaya karar verdim. Hâlbuki hep aklımda olan fakat sürekli ötelediğim bir eylemdi.
Romanınızı okuyacak okurları neler bekliyor? Okurlarınıza ne söylemek istersiniz?
Genç bir adamın varoluş mücadelesi diyebilirim. Yunan mitolojisinde yer altı dünyasında büyük bir kayayı tepenin en üst noktasına yuvarlamaya sonsuza dek mahkûm edilmiş Sisifos; tepenin doruğuna her ulaştığında kaya elinden kaçar ve her seferinde başa döner. Kahramanımızda da böyle bir bahtsızlık söz konusu. Sürekli mücadele eder ve mücadeleyi hiç bırakmaz. Kitabı okuyacaklara da şunu söylemek istiyorum. Açılan pencereden girmelerini…
Kitap çıkarmak gibi bir hayaliniz var mıydı? Romanın ilham kaynakları neydi?
Başlangıç aşamasında motivasyonum kitap çıkarmak değildi. Ufak tefek denemelerim vardı ama sonunda yırtıp atardım. Mühim olan başlamaktı sanırım, daha doğrusu ilk cümleyi kurmaktı. İlerledikçe “daha önceki okumalarımı kopyalamış olabilir miyim” şeklinde kaygılarım oldu. Öğrenme bazen farkında olmadan olabiliyor. Bazen o kadar çok beğeniyorsunuz ki kanıksıyorsunuz, zamanla sizin düşünceleriniz olmaya başlıyor okuduklarınız. Bu sebepten bu süreçte okumaya da ara verdim.
Türk-Kürt-Kadın-Eğitimci ve diğer yönleriniz yazar kimliğinize etkilerini açmanız mümkün mü?
Yaşadığımız coğrafyadan etkileniyoruz mutlaka. Tüm bu farklılıkların her biri bir enstrüman gibi. Bir araya geldiğinde muhteşem bir orkestra ortaya çıkıyor. Büyük bir zenginlik. Bu açıdan bakıldığında kendimi şanslı buluyorum. Tabii bu orkestranın; coşkulu, hüzünlü ya da sevinçli çalması batonu elinde tutan akla bağlı. Akıl ne isterse onu çalacak bu eşsiz orkestra.
Başucu yazar ve kitaplarınız kimlerdir/nelerdir? Yazar ve kitapların hayatınızda nasıl bir etkisi oldu?
Birçok yazar roman var elbette. İlk aklıma gelenler; çarpık düzeni, eşitsizliği anlatan ve son derece akıcı bir dille yazan Dostoyevski ve Yaşar Kemal’dir. Emile Zola’nın Germinal romanı da beni çok sarsmıştı. Sanırım insan olmanın utancını bu kitabı okuduğumda yaşadım.
İlk kitabınıza dair okur ve eleştirmenlerden nasıl dönüşler bekliyorsunuz?
Bu aşamada öncelikle kitabımı birçok insanın okumasını isterim. Olumlu veyahut olumsuz tüm eleştirilere açığım. Dünya çapındaki yazarların dahi zaman zaman eleştirilere maruz kaldığını düşününce, herkesin seveceğini düşünmek beni hayal gücü yüksek bir yazar yapar sadece. Bu da doğal bir süreç. Umarım okuyanlar beğenir ve olumlu dönütler alırım.
Edebiyat yolculuğunuzda roman ile mi devam edeceksiniz? Üzerinde çalıştığınız bir kitap var mı?
Bir şey söylemek için erken. Zamanı gelince kahramanımız köşe başından döner, ben de peşine düşerim.
Bundan sonraki planınız nedir?
Daha çok okumak. Aklımda bir proje var; ama tamamen boş bir zaman lazım.
Başarılar dileyerek son sözü size bırakıyorum. Teşekkürler Seçil Duyan.
Ben de teşekkür ediyorum. Çok keyifli bir söyleşi oldu benim için.
edebiyathaber.net (10 Ocak 2023)