Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre eserlerin korunma süresi eser sahibinin ölümünden itibaren yetmiş yıl. Bu süre dolduktan sonra bir eserin sahibinin mirasçılarından izin almaya ve tabii telif ücreti ödemeye gerek kalmadan istediğiniz sayı ve şekilde o eseri basabiliyorsunuz. Her yıl Dünya ve Türk edebiyatının usta isimlerinden 70 yılı dolduran isimler oluyor. Telifi olmayan ve yazar olarak iyi tanınan, eserleri bilinen bu yazarların eserleri yayıncıların ilgi alanına giriyor ve birçok yayınevi bu eserleri basıyor. Ekonomik şartların ağırlaşması ile birlikte bu tür eserlere yayıncıların ilgisi daha da arttı.
Geçen yıl Andre Gide ve Cesar Pavese’ydi yayıncıların gözdesi. Bu yıl Knut Hamsun, Pal Sokağı Çocukları’nın yazarı Ferenc Molnar, Paul Eluard ve Memduh Şevket Esendal (MŞE) yetmiş yılını dolduran yazarlardan dikkat çekenler.
Yapı Kredi Yayınları, İletişim Yayınları ve Can Yayınları MŞE’nin eserlerini yeniden yayınlayacağını açıklayan yayınevleri oldu. İnternet kitapevlerinde bu yayınevlerinin yanında İthaki, Ketebe, Dorlion, Kapra ve Kırmızı Kedi’nin MŞE’nin eserlerini yayınladığını görüyoruz. Henüz yılın ilk günlerinde olduğumuzu göz önüne alırsak MŞE’nin eserlerini yayınlayan yayınevlerinin sayısının çoğalacağını öngörebiliriz.
Telif hakları yasası koruması altındayken MŞE’nin yayıncısı Bilgi Yayınevi’ydi. Bilgi’de yazarın tüm eserlerini eksiksiz bulmanız mümkündü ama okur ilgisinin pek olmadığını söyleyebiliriz. Esendal edebiyat dünyasının da gündeminde değildi. Oysa Türk öykücülüğünün kurucu yazarları sorulsa adı ilk anılacaklardandır.
Esendal’ın en çok okunan kitabı ise 1946 CHP Roman Ödülü’nü alan romanı Ayaşlı ve Kiracıları’dır. Romanın tanıtımına göre “Memduh Şevket Esendal, cumhuriyetin ilk yıllarındaki Ankara’dan bir kesit sunar. Eğitimleri, uğraşları, dünya görüşleri farklı insanların ilişkilerini büyük bir ustalıkla sergiler; onların kişiliklerinde, dönemin bütün özelliklerini yansıtır.” Ayaşlı ve Kiracıları Cumhuriyet döneminin en önemli eserlerinden sayılır ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın lise öğrencileri için hazırladığı 100 Temel Eser listesinde de yer alır. Birçok klasikleşmiş yazarımız gibi MŞE çok önemsenmesine rağmen hiçbir zaman çok okunan bir yazar olmamış. Bu durum yaşarken de geçerliymiş. Zaten Esendal hiçbir zaman yazarlığını öne sürmemiş. Aksine M. Ş. E, Mi Ş, Mustafa Memduh, Mustafa Yalınkat, M. Oğulcuk, İstemenoğlu, Esendoğu, Esli, Meşe gibi takma adlarla ve kısaltmalarla kendisiyle eserleri arasında bağ kurulmasını zorlaştırmış. Çünkü Memduh Şevket Esendal, yaşadığı yıllarda daha çok siyasi kimliği ile tanınıyormuş.
1884 doğumlu Esendal, İttihat Terakki Partisi’nde görev yaptıktan sonra Milli Mücadele’ye katılmak için Ankara’ya gitmiş. 1920’lerde diplomat olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni yurtdışında temsil etmiş, 1940’larda milletvekili olarak parlamentoda görev yapmış, CHP Genel Sekreterliği görevinde bulunmuş. Siyasi kimliği ile yazarlığının birbirine karıştırılmamasını, siyasi önemi dolayısıyla eserlerine yapay bir ilgi gösterilmemesini istiyormuş. Salim Şengil yayıncısı olduğu MŞE’nin bu tavrını anılarında anlatır.
Esendal’ın edebiyat ilgisi gençlik çağlarında başlıyor. İlk eserleri II. Meşrutiyet’in ilanından sonra yayınlanmaya başlayan dergi ve gazetelerde görülüyor. Ama diplomatik görevlerinin eserlerini yayınlamasını engellediği, çeşitli dönemlerde suskunlaştığı, dergi ve gazetelerde görülmediği anlaşılıyor.
1940’lı yıllar edebi faaliyetleri açısından en yoğun dönemi olmuş. “Memduh Şevket Esendal bu dönemde hikâyelerini, Ülkü, İstanbul Kültür Dergisi, Seçilmiş Hikâyeler Dergisi, Ulus, Hisar, Pazar Postası, Türk Dili gibi yayın organlarında neşretti. Bu dergi ve gazetelerde toplam kırk bir hikâyesi yayınlandı. Memduh Şevket Esendal’ın Ayaşlı ile Kiracıları romanının dışında sağlığında iki de hikâye kitabı yayınlandı,” diye belirtiliyor biyografisinde.
Yaşarken yayınlanmış üç kitabı var. MŞE’nin birçok eseri dergi sayfalarında kalmış ve ölümünden sonra derlenmiş. Buna tefrikası yarım kalan ilk romanı Miras da dahil. Bilgi Yayınevi dergilerde ve gazetelerde kalan bu eserlerin birçoğunu yayınlamış. Muzaffer Uyguner’in derlemeleri ile Esendal’ın eserlerinin sayısı biri çocuk kitabı olmak üzere yirmiye ulaşmış. Esendal’ın ölümünden sonra yayınlanan kitaplarının 70 yıl kuralına dahil edilemeyeceğini, yani mirasçılarına telif hakkı ödenmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii ölümden sonra derlenen bu eserlerde eser sahibi ile birlikte derleme sahibinin de hakları vardır. Derleyenin ya da mirasçılarının izninin alınması, telif ödenmesi gerekir. Esendal’ın eserlerini derleyen Muzaffer Uyguner’i 2002 yılında kaybetmişiz. Yani yaptığı derlemeler üzerinde hakları halen devam ediyor. Yayıncılarımızın sonradan hukuki sıkıntı çekmemek için bu duruma da dikkat etmelerinde fayda var.
Esendal’ın 1952’de vefatından sonra Sait Faik, “Ondan bize bir güzel roman, güzel hikâyeler kaldı çocuklar. Mebusluklar, siyaset oyunları günü, hali doldurur, oyalandırır belki, böbürlendirir insanı. Amma ölünce… tarihe mal olmazlar. Onun güzel romanının, güzel hikâyelerinin genç insanların mahremiyetlerine, yaşayışlarına, mesut ve hüzünlü saatlerine uzun seneler karışmasını dilerim. Mektep kitaplarına onun küçücük, tertemiz, güzel hikâyelerini kocaman laflıların yerine geçmesini dilerim,” diye yazmış.
Necatigil, Esendal’ı ve eserlerini şöyle yorumluyor: “Hayattan aldığı konuları konuşur gibi, temiz bir dille, sadelik, içtenlik ve rahatlıkla edebiyatsız, oyunsuz yazdı. Esendal’ın, kahramanlarına sevgi ve şefkatle eğilen, onları gündelik yaşayışları içinde en yapmacıksız, rahat ve karakteristik taraflarından görmesini bilen, renkli-canlı aktaran bir hikâyeci olduğunu gösterir.”
Modern öykünün kurucularından sayılan Memduh Şevket Esendal ölümünden 70 yıl sonra eserleri birçok yayınevince yeniden basılarak yaygın bir şekilde okurla tekrar buluşuyor. Bakalım bu büyük buluşma Esendal’ın eserlerinin layık olduğu ilgiyi görmesini ve diğer klasikler gibi çok satanlar listelerinde yer bulup büyük okur kitlelerince okunmasını sağlayacak mı?
edebiyathaber.net (18 Ocak 2023)