Modern bir Fransız klasiği: Cherokee | Burak Soyer

Ocak 26, 2023

Modern bir Fransız klasiği: Cherokee | Burak Soyer

Fransız yazar Jean Echenoz, Prix Medicis ödülü alan romanı “Cherokee”yle kısa bir süre önce Türkiyeli okurlarla buluştu. Kitabın ana karakteri George Chaves’ın peşinden Paris sokaklarını arşınlayıp Alplerde son bulan bir polisiye-dedektif romanı olan “Cherokee”yi aynı zamanda yazar Echenoz’un, üslubunun en açık ve net şekilde yazıya dökülmüş hali olarak nitelemek mümkün. 

1947 yılında Fransa’da doğan Jean Echenoz, ülkesinde, yaşayan en önemli Fransız yazarlar arasında kabul ediliyor. Sade, yalın, günlük konuşma diliyle yazdığı romanlarıyla kendine ait bir alan açan Echenoz, butik yayıncılığın öncüsü sayılan Jêrome Lindon tarafından keşfedilmiş. Lindon, 1950’lerin başından itibaren “Yeni Roman” olarak tanımlayabileceğimiz Samuel Beckett, Marguerite Duras, Alan Robbe-Grillet, Claude Simon, Michel Butor gibi edebiyatçıların, Jacques Derrida, Gilles Deleuze, Pierre Bourdieu gibi düşünürlerin eserlerini basan Minuet Yayınları’nın başındaki kişidir ve Echenoz da 1979 yılında yazdığı ilk romanı Le Méridien de Greenwich’le kapı kapı dolaşırken son bir umut kitabının taslağını Minuet Yayınları’na bırakır. Sadece bir gün sonra Jêrome Lindon’dan kitabının basılacağına dair bir telefon alır. Tüm umutları tükenmişken gelen bu telefon Jean Echenoz’un edebiyat dünyasına adım atışının da habercisi olur. Şimdiye kadar on iki roman yayınlayan ve onun üzerinde edebiyat ödülü alan Jean Echenoz, kısa bir süre önce de kendisine Prix Medicis ödülünü getiren “Cherokee” adlı kitabıyla Türkiyeli okurlara buluştu. Ketebe Yayınları’ndan çıkan, çevirisi Mehmet Emin Özcan’a ait “Cherokee” yazarın imzası haline gelecek üslubunun bu kadar açık ve net olduğu ilk kitabı olarak gösterilebilir. 

Kitabın konusuna gelince… Tam olarak ne iş yaptığını bilmediğimiz otuzlu yaşlarındaki George Chaves, kendisine kalan mirasın kırıntılarıyla geçinmeye çalışan, tıkandığında eski eşyalarını satarak gündelik bir gelir sağlamaya çalışan bir adamdır. Paris’teki vaktini okuyarak, boş boş dolanarak, arada iki tek atarak, oturduğu koltukta uyuklayarak geçirir. George bir gün (tam da da Echenoz’ın tarzına yaraşır bir şekilde) Veronique ile tanışır ve bu tek düze hayatı artık Verenoique ile yaşamaya başlar. Gezerler, tozarlar, bol bol aylaklık ederler. Standart günler birbirini kovalar, para iyice suyunu çekmeye başlayınca da George kendini özel bir dedektif olarak bir mirasçıyı ararken bulur. Peşine “polisimsi” tuhaf adamlar takılır, envai çeşit karakter mevzuya müdahil olur, türünün tek örneği bilge kuşlar birtakım ipuçlarını George’a verir ve Paris’in bölgelerinden, meydanlarından, sokaklarından, kafelerinden geçip Alplerde son bulan bir yolculuk başlar. 

“Cherokee”, aslında içinde birçok imge barındıran bir roman. Hepsine detaylıca değinip konuyu uzatmayalım ama şunu belirmek bile Echenoz’un ince işçiliği hakkında rahatlıkla fikir verir: Caz müzik hastası Jean Echenoz’un kitabına 1938 yılında Ray Noble tarafından yazılan ve o gün bugündür bir caz standardı haline gelen “Cherokee” ismini vermesi boşuna değil misal. Zira kitapta bolca denk geldiğimiz plaklar, radyodan duyulan şarkılar, barlardan yükselen müzik, “Cherokee” şarkısının formuyla romanın biçimini bir araya getiren Echenoz ufak bir taktiği olarak görülebilir. Guy Ritchie filmlerini aratmayan kadrosu ve düşmeyen temposu, yarıda kesilip hiçbir şey olmamış gibi devam eden olay örgüsü ve Echenoz’un tam manasıyla kafasındaki üslubu aktarmayı başardığı “Cherokee” “kendine ait bir rafı olan” ve okurunu bulmakta hiç zorlanmayan bir roman olarak nitelenebilir. 

edebiyathaber.net (26 Ocak 2023)

Yorum yapın