Dünyanın en önemli ultra-dayanıklı yarışçılarından biri olan Juliana Buhring’in, Guiness Rekorlar Kitabı’na girdiği, bisikletle dünya çevresini dolaşma macerasını anlattığı “Rüzgara Karşı” kitabı, iradenin, gücün, inancın insana “imkansızlığın imkansızlığını” nasıl ortaya çıkardığının hikâyesini anlatıyor.
İngiliz bisikletçi Nick Sanders, 1984 yılında 20.921 kilometre yol yapıp dünyanın çevresini bisikletiyle 78 günde dolaşarak bu alandaki ilk rekoru kırmış. Daha sonra 2010 yılında Vin Cox, Sanders’a göre yaklaşık bin kilometre daha yolu uzatarak, 28.968 kilometreyle dünyayı 165 günde turlamış. Ancak o zamana dek hiçbir kadın böyle bir işe kalkışmamış. Ta ki pedalları Juliana Buhring devralana kadar. Buhring, bisiklete ilk kez 2011 yılında 30 yaşındayken binmiş ve ertesi yıl da bisikletle dünyanın çevresini dolaşan ilk kadın olarak Guiness Rekorlar Kitabı’na girmiş. Kesmemiş, 2013 yılında Avrupa’nın en zor ve uzun yarışı olarak kabul edilen, Londra-İstanbul arasında yapılan Kıtalararası Bisiklet Yarışı’nda tek kadın olarak mücadele etmiş ve dokuzuncu olmuş. 2014’te ise ilk kez düzenlenen Trans Am Bisiklet Yarışı’na katılmış ve 7.137 kilometrelik mesafeyi 20 gün 23 saatte tamamlayarak genel klasmana girmiş ve dördüncülük derecesi elde etmiş. Ve son olarak da 2018 yılında hiç durmadan pedal çevirerek 1070 kilometre yol yaparak Umman Bisiklet Turu’nda yine genel klasmanda üçüncü olmuş. Günümüzde dünyanın en güçlü kadın ultra-dayanıklılık yarışçılarından biri olarak kabul edilen Juliana Buhring, dünyanın çevresini bisikletle dolaştığı yolculuğunu anlattığı “Rüzgara Karşı” kitabıyla fiziksel acının, dayanıklılığın, korkunun, endişenin ve tüm bunlara eklenen psikolojik zorlukların inançla, azimle, çalışmayla nasıl vız gelip tırıs gittiğini anlatıyor.
“Yasın doğurduğu bir hayal. Sizi yaşlandıran, daha mutsuz biri haline getiren bir yasın- ya da dönüştüren, tesadüfi fakat hayatını tümden değiştirecek kadar büyük deneyimler için itici bir güç haline gelen bir yasın…” diye başlıyor anlatmaya Juliana Buhring hikâyesini. Bahsettiği yası, ona sürüye uymadan, beraberce bir özgürlük hayalini değil, özgürlüğün kendisini yaşamayı teklif eden büyük aşkı Hendri’nin ölümüyle tutmaya başlıyor Buhring. Günlerce, haftalar boyunca kendini yiyip bitiriyor. Sonra bir sabah uyandığında aynaya bakıp kendisini kurtarmak için bir şeyler yapması gerektiğini yoksa kaybolup gittiği o yasın içinden asla çıkamayacağını fark ediyor. Yaşamın zıt kutuplarla olan çelişkisinin doğurduğu ilişki Buhring’e kılavuz oluyor ve kendine, “Neden belli bir yaşa geldiğimizde bizden bunun beklendiği hissine kapılıyoruz?” sorusunu soruyor. “Bu” dediği, evlenmek, çocuk yapmak, anne olmak vs. “Birkaç ay sonra otuz olacaktım. O noktadan sonra tüm kadınlar için biyolojik geri sayım başlıyor muydu? Ya da, tüm olgun insanların yaptığı durulup yuva kurmak mıydı?” diye kendini sorguya çekiyor. Arkadaşın ortaya attığı Kanada’ya bisikletle gitme önerisiyle dünyayı bisikletle dolaşmanın ateşini zihninde yakan Buhring hazırlıklara başlıyor ve, “İnsan böyle bir şey için “hazır” olabilir miydi ki? Genel kanıya göre, hazır değildim. Elimdeki tek şey birkaç bin avro, bir bisiklet ve bir hayaldi,” diyerek basıyor pedala. Ve o hayal gerçek oluyor işte sonunda.
Juliana Buhring bu yolculuğu kafasına koyduğunda bir profesyonel değildi. Hiç kimse ona inanmıyordu. Üstelik onu destekleyen bir fon yoktu. Sponsoru da yoktu. Hatta onunla birlikte gelen bir sağlık ekibi ve teknik destek ekibi de yoktu. Sekiz ay süren fiziksel ve mental antrenman sonunda günde hemen hemen 200 kilometre bisiklet sürüp dünyaya “nanik” yaptı. Ama yola çıkarken kafasından şu cümleleri eksik etmedi: “İrade gücü ve ne olursa olsun bitirme kararlılığımdan başka bir hiçbir şey… İmkansız diye bir şeyin olmadığını, kendi sınırlarımızın çok ötesindeki şeyleri başarabileceğimizi kanıtlamak için çıkmıştım yola.” Ve sapasağlam geri döndü Juliana Buhring. Yolculuk detayları, başına gelenler, umutsuzluğa düştüğü anlar ama hepsinden önemlisi de aklından hiç çıkarmadığı “imkansız diye bir şey yoktur” şiarının detayları “Rüzgara Karşı”da yazıyor. Pedallar ise hissettiğimiz yerde döndürülmek üzere bizi bekliyor. O hâlde neden duruyoruz?
edebiyathaber.net (22 Şubat 2023)