Eğitimci ve yazar Şeyma Çekici’nin yeni kitabı Mars’tan İzin Aldın mı? raflarda yerini aldı. Sınır bilgisini çocuklara eğlenceli bir dille anlatan kitap 4 yaş ve üzeri tüm çocuklar ve yetişkinler için farkındalık kazandırmayı amaçlıyor.
Bir eğitimci olarak kaleme ikinci çocuk kitabınız Mars’tan İzin Aldın mı? okurlarınızla buluştu. Eğitimci ve yazar kimliğiniz birbirini besliyor mu?
Evet tabii. Gündemimiz çocuklar olunca onların akademik başarısı, psiko-sosyal başarısı, hepsi önem kazanıyor. Bazen bir matematik dersinin ortasında kendileri ile söyledikleri bir cümleyi düşünüp “Bu konuya da bir el atmak lazım,” dediğim çok oluyor. Onlar bana yazarken nelere öncelik vermem gerektiği konusunda rehber oluyorlar.
Mars’tan İzin Aldın mı? kitabınızda Dünya su kaynaklarının tükendiğini fark ediyor ve su istemek için arkadaşı Mars’ın evine izinsizce giriyor. Kış mevsiminde oldukça kurak günler geçirdik, susuzluk tehlikesi kapıda. Çocuklara dünyamızı etkileyen doğa olaylarını anlatırken nelere dikkat etmeliyiz?
Onlara sürekli geleceğe dair korkunç senaryolar anlatıp kaygı seviyesini artırmaktan ziyade çözümler üzerine konuşmalıyız. Neler yapılabilir? Bizim üzerimize düşenler nelerdir? Başkalarına bakıp sızlanmadan kendi üzerimize düşeni yapmaya odaklanmayı öğretmeliyiz. Çok fazla kaygı yükledik çocuklara. Deprem, virüs, susuzluk. Çözümlere kafa yormalıyız.
Mars’tan İzin Aldın mı? miniklere sınır bilgisini öğretmeyi hedefleyen bir hikaye. Sizce sınır bilgisini nasıl öğretmeliyiz çocuklarımıza?
“Hayır, istemiyorum,” dedikleri anlarda bunu kişiliğimize bir saldırı gibi algılamayıp bu kararlarına saygı duyarak başlayabiliriz. 🙂
Genelde istemediğimiz durumlar karşısında “Hayır” diyebilmekte zorlanıyoruz. Mars kadar ne istediğini bilen çocuklar yetiştirmeyi nasıl başarırız?
“Hayır” diyebilme cesaretlerini kırmayarak. Küsmek, kızmak, mesafe koymak ‘hayır dersen sevilmezsin, kabul görmek için her şeye evet demelisin’ mesajını vermemize sebep olur.
Siz bir ebeveyn olarak çocuklarınıza kitap seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Çocuklarımı yetiştirirken dikkat ettiğim belli değerler var, her ailede bu dinamikler değişebilir. Bu değerlere ters mesajlar içermeyecek kitaplar olmasına dikkat ederim. Onun dışında hoşumuza gitmeyen şeyleri konuşuruz. Mesela bir çocuk kitabı sürekli hayır diyen bir çocuk üzerineydi. Çocuk sonunda pişman oluyordu. “Hayır” demekte özgür olduğumuzu konuşmuştuk kitabı okuyunca. Kitabı ortadan kaldırmak yerine, yanlışlar üzerinde konuşmak daha etkili.
Plüton’un Dünya Umurunda Değil adlı kitabınız minikler tarafından çok sevildi. Kendini olduğu gibi sevmeyi öğreten bir hikâyenin çocuklarda bu kadar karşılık bulmasının sebebi nedir sizce?
Eğitim sistemimiz ve buna bağlı olarak toplumsal yapımız başarı odaklı. Hızlı yazmalısın, en çok kelimeyi okumalısın, herkesle aynı anda okumayı öğrenmeli, sınava hazırlanırken soru sayın kimseden eksik kalmamalı. Ama hepimizin daha yavaş, diğerlerinden daha geride kaldığımız alanlar var. Çocuklar böyle de kabul görebileceklerini, birilerinin onları anladığını fark ettiler sanırım. Bir de her okuyan Plüton’u kendi durumuna uyarladı. Yavaş okuyan, yavaş yürüyen, özel çocuklar, kekeleyenler, fiziksel farklılıkları olanlar, çilleri olanlar, rengi farklı olanlar gibi her çocuk “Aaa aynı benim gibi!” diyerek okudu Plüton’u.
Gezegenlerin başrolde olduğu çocuk kitapları seriniz devam edecek mi?
Evet çocuklar için kişisel gelişim serisi niyetiyle devam edeceğiz inşallah.
edebiyathaber.net (10 Mart 2023)