Osmanlı tarihi uzmanı Gabor Agoston’un yazdığı, “Barut, Top ve Tüfek”, Osmanlı İmparatorluğu’nun askerî güç ve silah sanayisine değinirken esas olarak da Osmanlıların, bu konularda “dışa bağımlı” olduğu yanılsamasını ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
Macaristan doğumlu Gabor Agoston, 1984’le 1994 yılları arasında Budapeşte Eötvös Lorand Üniversitesi ve Macar Bilimler Akademisi’nde Türkçe, tarih, Orta Çağ Macar tarihi ve Osmanlı tarihi üzerine yüksek lisans ve lisans üstü eğitimi almış. Daha sonra ELTE’de ve Peç Üniversitesi’nde Osmanlı, Macar ve Balkan tarihi dersleri vermiş. 1998 yılından beri de Georgetown Üniversitesi Tarih Bölümü’nde yine Osmanlı, Balkanlar ve Ortadoğu tarihi üzerine dersler veriyor. Macarca basılan dört kitabı bulunan Agoston ayrıca Macarca ve Türkçe yüzlerce makaleye imza atmış. Yabancı dillerde yayınlanan makalelerinin bazıları Türkçeye çevrilip üç farklı derleme olarak yayınlanmış. Osmanlı, Habsburg ve Macar savaş uğraşı, uçlar, istihbarat ve diploması ile ilgilenen Gabor Agoston, bu alanlarda bir ilk olan İngilizce ansiklopedi Encyclopedia of the Ottoman Empire’ın (Facts-on-File, 2009), editörlüğünü üstlenmiş. Agoston, Ketebe Yayınları etiketiyle yayınlanan ‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Askerî Güç ve Silah Sanayisi’ alt başlıklı “Barut, Top ve Tüfek” kitabında, sanıldığının aksine, Osmanlı İmparatorluğu’nun düşmanlarıyla olan mücadelelerinde, sanıldığının aksine, silah konusunda batıya bağımlı olmadığını, özellikle gemi yapımı, top dökümü, barut imalatı gibi alanlarda kendi kaynaklarından ve uzmanlarından yararlanarak doğru stratejilerle kendi ayakları üzerinde nasıl durduğuna değiniyor.
Gabor Agoston kitabını barutun keşfine ve bu keşfin beraberinde getirdiği sermaye, insan gücü, örgütlenme gibi zaruretlere ayırıp ateşli silahların kullanımıyla ilgili yerli yabancı birçok resmi tarih örneğine ayırıyor. Bunlar sayesinde “gerçek” silahın doğuda ve batıda hiç de azımsanmayacak derecede önemsendiğini ele alırken işin Osmanlı tarafındaki yanılsamaları çözmeye niyet ediyor. Zaten “Barut, Top ve Tüfek”in gerçek amacının da bu olduğunu söylemek mümkün.
Agoston’un bahsettiği, neredeyse şimdiye kadar devam eden bu “yanılsamaların” en büyük kaynağını “İslami Tutuculuk” ve Osmanlıların teknolojik gelişmelere karşı kayıtsızlığı oluşturuyor. Yazara göre; “Osmanlıların Avrupalı ve Ortadoğulu hasımları karşısındaki askerî bakımdan ne denli dayanıklı oldukları düşünüldüğünde bunu anlamak zordur. Osmanlı askerî teknolojisi ve silah üretimiyle ilgili çalışmaların eksikliği nedeniyle, genele hitap eden literatürde Osmanlı (ve İslam) askerî teknolojisi ve askerî yetkinlikleri konusunda sıkça tekrarlanan umumi (ve çoğu zaman yanıltıcı) saptamalarla karşılaşılması şaşırtıcı değildir. Bu saptamaların en kalıcı olanları arasında “İslami Tutuculuk” ve Osmanlıların sözde teknolojik geriliği hakkındaki fikirlerin yanı sıra imparatorluğa atfedilen yetersiz üretim kapasitesi ve onun ithal Avrupa silahları ve mühimmatına bağımlı olduğu faraziyesi sayılabilir.”
“Barut, Top ve Tüfek”in, yukarıdaki açıkta kalmış sorulara cevap niteliği taşımanın çok ötesinde, Osmanlılarda silah ve mühimmatının üretimine odaklandığını belirtmek kitabın gayesi açısından daha yararlı olacaktır. Yazarın kitapta yararlandığı arşivler, resimler, haritalarla pekişen bu ana fikir, Osmanlıların savaş alanında kazandığı erken başarıların ve daha sonrasında gelen başarısızlıkların sebeplerini göstermesi bakımından da önem taşıyor. Kitabın bir diğer özelliği ise; tüm bu saydığım konu başlıkları altında, yazarın en genel hatlarıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomisi hakkında da bilgi vermesi yer alıyor. Zira dönemin şartları düşünüldüğüne, silah ve mühimmat üretmenin sağlam bir ekonomik zemine dayandığını belirtmeye gerek olmadığı kanısındayım. “Barut, Top ve Tüfek”, meraklıları için bir kaynak kitap niteliği taşırken, “merak sarmak” isteyenler için de kılavuzluk görevini başarıyla üstleniyor.
edebiyathaber.net (11 Mart 2023)