Söyleşi: Serkan Parlak
Behiye Işın’la, salgın günlerinde Yeni İnsan Yayınevi etiketiyle okurla buluşan gezi kitabı “Çocukla Geziyorum” hakkında konuştuk.
İlk kitabınız “Çocukla Geziyorum” Yeni İnsan Yayınevi aracılığıyla salgın günlerinde okurla buluştu. Kitabınıza dair bir fikir vermek adına kelimenin tam anlamıyla “Çocukla Amsterdam, Budapeşte, İsviçre ve Strazburg’u Gezmek” nedir sizce?
Kelimenin tam anlamıyla asıl mesele “çocukla gezmek” aslında. Kitapta anlatılan rotaların sadece çocuklara özel bir yapısı yok, onları çocuklarla gezilebilir kılan biziz. Eşimle, çocuklarımızla birlikte seyahat etmeye karar verdik. Bütün gezilerimizi onları da ilgilendiren ve eğlendiren bir doğrultuda planladık. Çocukları yanımızda istenmeyen bir paket gibi sürüklemedik, onları birlikte yol aldığımız yol arkadaşları olarak kabul ettik. Onların bizimle, bizim onlarla seyahate alışabilmemiz için ilk gezimizde Amsterdam’ı seçtik. Bildiğimiz bir şehirdi, kaybolma riskimiz yoktu, şehir yaya olarak rahat dolaşabilme imkânı sunuyordu, çocuklara yönelik vaatleri boldu. Belli bir seyahat rutini tutturduktan sonra öteki rotalar zaman içinde şekillendi.
Gezi edebiyatı özelinde kurgu dışı türlerle olan ilişkiniz, yazma serüveniniz ve ilk kitabınızın ortaya çıkış sürecini anlatabilir misiniz?
Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım okumak ve günlük tutmakla geçti, yazmak her zaman benimleydi. Seyahatlerim masanın üçüncü ayağını tamamladı. Günlüklerimin yerini uzun soluklu gezi yazıları aldı. Gezilerimizi günlük şeklinde kısa notlarla bloğumda anlattım. Seyahate çıkmadan önce yaptığım araştırmalar ve yazılarım sayesinde gezdiğim yerler anlam kazandı, kültürleri sindirebildim. Bu birikimi kalıcı hale getirmek isteyince Çocukla Geziyorum’un ilk kitabı ortaya çıktı.
Amsterdam, Budapeşte, İsviçre ve Strazburg söz konusu olduğunda biraz da edebiyat, mimari, sinema, müzik, politika ve yeme-içme kültürüne bakalım. Her ne kadar okuma ve yazma deneyimleri, işçilik ve gözlem gücü önemli olsa da taslaklarınızı nasıl oluşturdunuz, ilham kaynaklarınız neler oldu?
Benim ilham kaynağım her zaman tarihtir. Coğrafya ise tarihi şekillendiren en önemli alanlardan biridir. Seyahate gittiğiniz ülkenin geçmişini, nasıl bir yaşamdan bu güne geldiğini bilmezseniz edebiyatını, müziğini, sanatını, halkın karakterini ve yapısını, ne yediğini ve neden yediğini anlamanız mümkün olamaz. Sadece görmekle yetinirsiniz ama tanıyamazsınız. Kitabımda, adı her ne kadar çocukla seyahat olsa da, gezdiğimiz bütün ülkelerin kendi tarihleri özelinde kimliklerini anlatıyorum, kültürlerinin izini sürüyorum. Çocuklara yaşlarına uygun olacak şekilde akıllarında kalacak örneklerle, farklı toplumları anlatmaya çalışıyorum.
Amsterdam, Budapeşte, İsviçre ve Strazburg hakkında hem anı hem de kılavuz anlamında nitelikli bir gezi kitabı var elimizde. Elinizdeki malzemeyi kurgu için yeniden üretip dönüştürürken nasıl bir süreç işledi; özellikle mekânlar, dil-anlatım ve atmosfer söz konusu olduğunda?
Şehir plancısıyım ama sanırım anne olmaktan kaynaklanan bir öğretme takıntım var. Kendi öğrenme tutkumdan aldığım zevki, başkalarına bir şeyler öğreterek onların da tatmasını arzuluyorum. Kitabı oluştururken ilk hedefim okurlara bilmediklerini öğretebilmekti. Bu nedenle okurlara; bir ülkenin kültürü, kimliği, nasıl yol alınacağı, dikkat edilmesi gereken kurallar, nasıl bir rota yapılırsa en yüksek fayda sağlanabileceği yönünde oldukça titiz bir çalışmayla yol göstermeye çalıştım. Çocukları yüzünden seyahat etmeye cesaret edemeyen ailelere ilham olabilmek için onlarla seyahatin mümkün olabildiğini, sadece ne yapmak ve ne yapmamak gerektiğini kendi özelimizde anlattım. Yazarak anlatma tutkum, gezdiğim gördüğüm yerlerin bende uyandırdığı etki olarak kitapta yer buldu.
İklim krizi, salgınlar, depremler, savaşlar, göçler, ırkçılık ve temel eşitsizlikler üzerinden düşündüğümüzde seyahat ve sanatın katkısıyla bu zorlu günleri daha az hasarla atlatabilmek, taş üstüne taş koyabilmek ve bir şekilde harekete geçebilmek mümkün mü sizce?
Elbette. Zamanın akış yönünün hep ileri olduğunu düşünürsek iklim krizi, salgınlar, depremler, savaşlar, göçler, ırkçılık, temel eşitsizlikler ve daha niceleri olsa da olmasa da hayat her zaman devam edecek. İlkçağlardaki avcı toplayıcı insanlar için de hayat zordu ama göç ettiler, mağara resimleri yaptılar. İnsan hayatının her döneminde felaketler yaşandı, yaşanmaya devam ediyor ve edecek. Her nesil gelecek nesilleri daha zorlu bir hayatın beklediğini düşünüyor ama o gelecek nesil kendi şartları içinde doğuyor, kendi döneminin koşullarıyla şekillenerek büyüyor ve tarih yazıyor. Seyahat etmeyi eğlenceli ve dinlendirici yönünün haricinde toplumların kurtarıcısı olarak görüyorum. Bizden farklı insanları gördüğümüz zaman başkalarına karşı hoşgörü geliştirebiliriz.
Sizce gezi edebiyatı söz konusu olduğunda yaşadığımız döneme özel belli konu ve izlekler ön plana çıkıyor mu?
Gezi edebiyatında otomatik üretim başladı, bunda sosyal medyanın katkısı olduğunu düşünüyorum. Herkes herkesin yaptığını yapmak ya da belli kişiler ne yaptıysa onlarınkini aynen uygulamak istiyor. Düşünmeyi unuttuk sanki. Gezi kitapları çoklukla insanları buna göre yönlendiriyor. Geçmişte yazılan gezi kitaplarında toplumların özellikleri edebi dil ve anlatım üzerinden vurgulanırken günümüz gezi edebiyatı rehber kitapların tekelinde kısa, öz ve yorumsuz açık adresler vererek insanları standardize ediyor.
Kitabınızın basımından bugüne kadar geçen yaklaşık iki yıllık dönemde okurlarınızdan nasıl tepkiler aldınız?
Bloğumda belli takipçilerim ve danışanlarım vardı. Kitabım çıktığında çok olumlu geri dönüşler aldım. Okurlar çok eğlendiklerini ve anlatılan yerlere seyahat etmeye yönelik istek duyduklarını dile getirdiler.
Son dönemde neler okudunuz, geçmişe baktığımızda sizi etkileyen başucu kitaplarınız var mı?
Geçmişte beni en çok etkileyen kitapların başında Camus’nün “Yabancı”sı, Gogol’ün “Palto”su ve Carson Mc Callers’ın eserleri gelir. Fransız koleji mezunu olduğum için Fransız Edebiyatının her yüzyılını inceledim. Tarihi çok sevdiğimden Amin Maalouf’un bende özel bir yeri vardır. Son dönemde İvo Andriç, Dag Solstad ve Cemil Kavukçu okudum. Kurgu dışı olarak araştırma ve tarih kitapları okuyorum bu arada.
Behiye Hanım, önümüzdeki dönem için masanızda neler var?
Çocukla Geziyorum kitabından sonra geçtiğimiz ekim ayında ilk romanım “Gizemli Kız” yayınlandı. Çocukla Geziyorum’un ikinci kitabı bitti, sene içinde okurla buluşmasını umuyorum. Şu an bir başka roman üzerinde çalışıyorum. Bu arada Çocukla Geziyorum’u beş kitaplık bir seri olarak planlıyorum, yazın üçüncüsünü yazmaya başlayacağım.
edebiyathaber.net (27 Mart 2023)