“Sünger Şehir” ekranlardan tanıdığımız bir isim olan Seda Öğretir’in yazdığı kitap. Resimleyense Berk Öztürk. Altın Kitaplar tarafından yayımlanan kitapta her geçen gün daha çok hissettiğimiz iklim krizi konu ediliyor. Tedbir almazsak dünyamız daha da hızlanarak elde kalan güzelliğini de yitirecek. Bu kitap okurlarına iklim krizine karşı ilham verebilecek bir kitap.
“Umut ve Deniz proje ödevlerinde başarılı olmak için yaratıcı bir fikir aramaya başlar. Ama böyle şeyleri son dakikaya bırakınca insanın aklına kolay kolay bir fikir de gelmez ki. Bir de üstüne hafta sonu mahallelerinde sel felaketi olunca ne yapacaklarını iyice şaşırırlar. Bunun üzerine iki kafadar iklim krizi üzerine düşünmeye başlar. Kafalarındaki ampul de tam o noktada yanar. Sünger şehir projesini hayata geçirmek… Hem de okuldan başlayarak.” (arka kapaktan)
Sel deyince yakın zamanda yaşanılan ve dehşetle izlediğimiz görüntüler geldi mi gözünüzün önüne? Geçmişte olanları da henüz unutmuş değiliz tabii. Fakat her yağmurda bu görüntüleri yaşamak ya da izlemek kader olmasa gerek. O halde bir şey yapmalı. Bu kitap da tam olarak bunu söylüyor bize. Ne yapılması gerektiğini gösteriyor. Bu açıdan çok doğru bir okuma tercihi olacaktır seslendiği yaş grubu için. Ötesinde seslenmediği grup için de.
Sünger Şehir tamlaması çok hoş ve yerinde bir tanımlama olmuş. Kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz bugünlerde önemli de bir proje. Keşke uygulanabilse, demekten alamadım kendimi okurken.
Şöyle bir hayal edelim. Yollar geçirgen maddeden döşense, yağmur suyu yavaş yavaş toprağa karışabilse, suyu toplamak için zeminin altına havuzlar, depo alanları yapılsa, güzel olmaz mı? Sadece yolların değil, parkların bahçelerin altına da uygulansa bu proje…
Seda Öğretir haberci kimliğini kitaba hiç yansıtmadan keyifli bir şekilde anlatmış hikayesini. Sünger Şehir’i iklim krizine karşı bir projeyi anlatan kitap olarak nitelemek yeterli olmayacaktır. Başka sorunlara yönelik çözüm önerisi üretmek için de çocukları (okurlarını) teşvik edecektir. Aydınlanma sağlayacaktır.
Son sözü bağlarken söylemesem olmaz diyebileceğim, kurgu hatası olarak nitelenemeyecek bir noktayı dile getireyim. Daha ilk bölümün başlığı 48 Saat. Mart ayının son cuması! Hafta sonu tatilinden söz ediliyor. Bu durumda Cuma öğleden sonra saatleri. Öğretmen sınıfa sesleniyor: “Son 48 saat çocuklar. Bundan sonra benden ek süre talep etmeyin. Ödevini hala teslim etmeyen gruplar için pazartesi son gün!” Cuma öğleden sonra herhangi bir saatten başlayarak saymaya başlayınca 48 saat sonra Pazar gününün o saatine erişebiliyorum tüm hesaplamalarıma rağmen. Pazartesiye erişebilen hesabı bana da anlatsın lütfen. Çocuklar için yazıyorsak kavramların tam karşılığı olmalı, kafa karışıklığına yol açmamalı diye düşünüyorum. Yoksa tekrar söylemeliyim ki zihinlerde lambaları yaktıracak bir kitap “Sünger Şehir.”
edebiyathaber.net (27 Mart 2023)