Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Annemin dediğine göre üç yaş civarında değişik resimler yapıp, sonra onlara tuhaf isimler koyarmışım. Her çocuk gibi ev, ağaç, araba çizmemişim. Lisenin son dönemlerine kadar amatörce çizimler yaptım. Okulda öğretmen ders anlatırken ben defterimin bir köşesine resim yapardım; öyle daha kolay adapte oluyordum. Kısa bir süre belediyenin karakalem kursuna katıldım.
Üniversite sınavlarına hazırlandığım esnada yetenek sınavlarını duydum ve Sakarya’da Picasso Resim Atölyesi’nde sınava hazırlandım. Selçuk Üniversitesi’nden lisans, Sakarya Üniversitesi’nden yüksek lisansımı Geleneksel Türk Sanatları Çini Ana Sanatdalı’ndan aldım. Bölümümün bana tek faydası, Temel Sanat Eğitimi ve Tasarım İlkeleri dersi oldu. Aslında resim okumak istemiştim, ama ailemi bu konuda razı edemediğim için nasip olmadı. Dönüp dolaşıp sevdiğim işi yapmaya karar verdim. Kızım doğduktan sonra çocuk kitapları göre göre “Ben bunları çizemez miyim?” dedim kendi kendime ve profesyonel boya malzemeleri alarak çizmeye başladım. Kendimi bildim bileli çizim yapardım ama illüstrasyon farklı bir alandı. Bir editör arkadaşım yayınevleriyle çalışmak istiyorsan dijital çizim yapman gerekiyor demişti çünkü sürekli revize alıyorsunuz, bu el çiziminde pek mümkün olmuyor. Bir tablet edindim ve çocuk kitapları resimlemeye başladım. Proje almadan önce bir yıl boyunca her gün çizip kendimi geliştirmeye çalıştım. Yeterince çalışma birikince bir portfolyo hazırlayıp yayınevlerinin mail adresine gönderdim. Başka çizerlerle görüştüm, fikirlerini aldım. Hedefim kızımın kitaplığında benim de kitaplarımın olmasıydı, bunu başardım. Hayalim ise dünya çapında tanınmış bir illüstratör olmak. Bunun için de adımlar atıyorum. İlk çizdiğim kitap Romanya, Azerbaycan, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya’da basıma hazırlanıyor. Bu yıl içinde yayınlanacak, çok heyecanlıyım.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Geniş bir çocuk kitabı kitaplığımız var. Kızıma okurken sürekli resimlerini inceliyorum. Her baktığımda farklı detaylar fark etmek bana çok şey katıyor. Aklımda sürekli yapacağım resimler var. Karşımdaki insanla sohbet ederken aynı zamanda onların anatomilerini inceliyorum. Biri 4 yaşında biri 9 aylık iki evladım var. Çocuk kitapları resimlerken onların bile faydası oluyor bana. Oturan, koşan bisiklet süren çocuk çizeceksem çocuklarımı model alıyorum. Bir şey tutarken parmaklar, vücut nasıl bir pozisyonda durur, aklımdan anları çizerim. Bir tasarım yapma aşamasındaysam etraftaki her şey benim için ilham kaynağı olur. Yolda yürürken gördüğüm kanalizasyon ızgarası bile bir fikir uyandırabilir. Yaşadığım şehir küçük olduğu için pek fazla sanat sergisine katılma imkânım olmuyor ama üniversitede resim bölümü okumuş olmasam bile Selçuk Güzel Sanatlar Fakültesinin duvarları ressamların resimleri asılarak tasarlanmıştı. Yürürken sürekli onları inceler ilham alırdım. Rutinlere gelirsek, tabletten çizim yaptığım için çantama atıp her yerde çizebiliyorum. Genelde çocukları uyuttuktan sonra yatakta uzanırken çizerim. Bazen bebek emzirirken, bazen ayağımda sallarken, bazen tezgâhta yemek pişerken. Bazen de masamda kahvemi alıp barok müzik ya da dizi eşliğinde çiziyorum. Hem anne olup hem evden çalışmanın her halini yaşıyorum.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Genelde yazarla direk bir iletişimim olmuyor. Editör ikimizin arasındaki bağlantıyı kuruyor. Ancak şahsi fikrim üç kişinin (yazar, editör ve çizer) ortak ürünü olan bir kitap için herkesin beraber karar vermesi gerektiğine inanıyorum. Editörler daha ziyade yazar ne istiyorsa onu uygulamak istiyor. Belki de sadece benim çalıştıklarım öyle denk gelmiştir. Benim şansım hep köklü, bilinen yayınevleriyle çalışmak oldu. Dolayısıyla tecrübeli editörlerle çalışmak bana çok şey öğretti. Editörüm kadınsa daha rahat iletişim kurabiliyorum. Bazıları daha resmî olup sadece iş konuşuyor, bazılarıylaysa saatlerce sohbet edebiliyoruz. Bu işlere de yansıyor tabi. Her ne kadar zevkli bir iş yapıyor olsak da freelance çalışınca bazen can sıkıcı durumlar olabiliyor. Türkiye’de çizer piyasası çok düşük, yayınevleri hiçbir zaman hakkettiğinizi vermek istemiyor. En düşük bütçeyi kim vermişse işi o alıyor genelde. Bazen iş 1 ay sürer deniyor, 3- 4 ay sürüyor. Siz fiyatlandırmanızı ona göre yapmışsanız, hele de geçiminiz bu işe bağlıysa mağdur oluyorsunuz. Bu konuda da emek göçü var. Artık çizerler yurtdışına iş yapmaya başladı.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Birkaç çizer idolüm var. Onların çalışmalarını en küçük detaylarına kadar ezbere bilirim. Gölgeyi nasıl yapmış, hangi renkleri kullanmış, insan ve hayvan anatomilerini nasıl çizmiş sürekli incelerim. Kendi tarzım bu şekilde oluştu diyebilirim. Evdeki sanat kitaplarını, dergileri karıştırmanın yanı sıra sanal müzelerden çok besleniyorum. Instagram, Pinterest, Dribble gibi uygulamalarda çokça illüstrasyon örneği var. Ama en çok da doğayı inceleyerek gözlerimi besliyorum.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Yazar metnini yayınevlerine gönderir. Metin onaylanırsa editoryal aşamadan geçer. Yayınevlerinde çizerlerin önceden portfolyo dosyaları kayıt edilmiş olur. Metin son halini alınca metninin tarzına uygun çizer bulunur. Bazı yayınevleri deneme çizimi ister ancak çizgisi zaten belli olan bir çizerse buna gerek duyulmaz ve sözleşmeler imzalanır. Bu aşamadan sonra iş illüstratördedir. Ben metnin önce tamamını okuyorum, resimleyeceğim sayfaları tablette çizim programında bölüyorum. Kompozisyonun neresine metin geleceğine karar veriyorum.
Her sayfa için hızlı bir storyboard çalışması (karalama yaparak kabaca yerleştirme) yapıyorum. Sonra Pinterest veya ınstagram’dan çizimde ne lazımsa örnekler bulup referans alarak kendi tasarımıma uyarlıyorum. Taslak çizimi son halini alınca editöre gönderiyorum. Bu aşamada editörün ve yazarın istediği bir değişiklik varsa revize alıyorum. Genelde ilk çizdiğim haliyle son hali bambaşka oluyor. Bazı çizerler revize kabul etmiyor ama ben bunun beni geliştirdiğine inanıyorum. Çünkü birçok farklı bakışın fikrini öğrenerek ilerliyorsunuz. En son yayın yönetmeni de onaylayınca renklendirmeye başlıyorum. Bir renk paleti oluşturup boyamayı bitiyorum. Bitmiş hallerini yayınevinin grafikerine gönderiyorum. Grafiker düzeltmeleri yapıp baskıya hazır hale getiriyor ve basılınca kitap raflarda yerini alıyor. Çok uzun bir süreç olsa da tüm emeklerin en paha biçilmez karşılığı kitabın basılmış halini eline almak ve binlerce çocuğa ulaşacak olmasını bilmek oluyor.
edebiyathaber.net (1 Nisan 2023)