Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Ayşegül Bostancı’yı, hayat arkadaşı İnanç Gökyürek ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
İlginç bir anımızı hatırlamıyorum ama çalışırken mekândan ziyade o ana odaklanmayı sever. Evin bir köşesi, bir kafenin cumbası ya da sahil kenarında bir bank uygun bir yer olabilir. Bilgisayarın başında uzun saatler oturamaz, mutlaka kalkıp bir dolanır, buzdolabının kapağını açar, belki sporunu yapar, bir süre düşünür, bir iki kitap karıştırır sonra gelip tekrar çalışmasına döner, bu döngü çoğunlukla böyle devam eder. Ama esas olan, arka planda çalan sakin ve rahatlatıcı bir müzik bence kendisinin alamet-i farikasıdır.
Hayat arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Özellikle günlük hayata ilişkin gözlemleri, insan davranışlarını ve hatta sosyolojik olguları yazılarına ilham açısından birbirimizle paylaşırız. Çoğunlukla farklı türlerde okumalar yaparız. Ben mesela daha çok kurgu dışı kitapları tercih ederken, Ayşegül aynı anda pek çok farklı alanda okumalar yapabilir. O an ne okuyorsak ilgi çekici bulduğumuz yerleri birbirimizle paylaşırız. Bu paylaşımlardan ara sıra uzun soluklu tartışmalar çıkabilir. Aynı fikirleri savunmaktan ziyade, fikir ayrılıklarının insanı hele ki bir yazarı daha çok beslediğini düşünüyorum. Konunun basitliği ya da karmaşıklığından bağımsız olarak işi gücü bırakıp saatlerce tartıştığımız hatta sonunda “anlaşamadığımızda anlaştığımız” durumlar yaşarız bazen.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Genel anlamda yazdıkları kendine özgüdür. Önceki eser ve yazılarının değerlendirmesi ile birlikte güncel olarak da karakterlere ilişkin fikir ve öneri paylaşımımız olur. Ben ona göre daha realist, rasyonel bir insanım. Ayşegül’ün ise hayal gücü ve detayları yakalama kabiliyeti yüksektir. Bu sebeple önerilerimi alıp, farklı yorumlayarak gerçeküstü bir boyuta taşımayı sever.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Arka planda çalan sakin bir müzik (caz vb.) ile kesinlikle taze çekilmiş ve iyi demlenmiş bir kahve. Çalıştığı dizinin senaryosunu yazarken not aldığını görmedim ama eğer öykü yazıyorsa, aklına gelenleri mutlaka kâğıda not eder.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Elinde farklı farklı kitaplar ya da dergiler görüyorum. Başucunda, evin çeşitli yerlerinde en az üç kitap birkaç da dergi durur, o an canı hangisini isterse onu okur. Dino Buzzati, Kobo Abe gibi ilham aldığı yazarlar vardır mesela, onları da ara sıra görürüm elinde. Bu aralar kendisi fotoğraf sanatına da merak sardığı için “Fotoğrafın Kısa Öyküsü” ile Mihail Bulgakov’un “Usta ve Margarita” eserlerini okumakta.
edebiyathaber.net (6 Nisan 2023)