1. Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
“Çocuklar bizim geleceğimiz” falan gibi beylik lafları sevmiyorum, ama yine de insan dediğimiz, canlılar zincirinin en tepesine tırmanmış varlığın hem kendi türüne ve hem de uzayda dolanan üzerinde yaşadığımız bu mavi küreye gerçekten layık olabilmesinin yolunun çocuklardan geçtiğini düşünüyorum.
Çocuklar toplum tarafından henüz “yasaklarla” ve terbiye dediğimiz o oldukça sert “yaşam emirleriyle” tam olarak biçimlenmemiş oldukları o küçük yaşlarda aslında son derece yaratıcılar, hem yaşıtlarına ve hem de tüm canlılara karşı, yetişkinlere nazaran daha dostane ve pozitif bir tavır içindeler.
Çocuk edebiyatını uğraş edinen yazarların görevi, elbette pedagoglarla birlikte yaşları itibarıyla çocuklarda hala var olan bu yaratıcılığı hem bilgilerle ve hem de hayal ve kurguyla destekleyerek geliştirmek. İlerde ana baba kuşağından daha olumlu ve yaratıcı olmalarını sağlamaya çalışmak.
İnsana dost, doğaya dost, önyargıları takmayan, onlara takılmayan kuşakların yetişmesine katkıda bulunmak.
Ve son olarak, çocuk okur, ya da genç okur dünyanın en samimi okuru! Severek verdiğinizi, coşkuyla alan ve içten tepkisiyle size kat kat geri veren bir okur.
Bu söylediklerim elbette sadece Türk çocuk edebiyatı için değil, tüm dünya çocuk edebiyatı için geçerli.
2. Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
Elbette bunu hatırlamam mümkün değil. Ancak çok küçük yaşlarımda, daha okuma yazma bilmediğim dönemde birilerinin bana masal kitabı okumasını çok sevdiğimi anımsıyorum. Evde elimde masal kitabı dolaşıp, bana okuması için yetişkin yakalamaya çalıştığım günler hala gözlerimin önünde.
Yaşıma uygun olarak elbette masalları, öykü kitapları, onları da romanlar ve daha sonra bilimsel kitaplar takip etti. Kitap, hayatımın her döneminde elimden düşürmediğim, sadece okumak için değil, kutsal bir nesne gibi alıp sakladığım, her zaman yanımdan eksik etmediğim bir varlık, hayatımın önemli bir parçası haline geldi.
Her kitap bir iz bırakır: Ama ilginç olan şudur ki, her kitap her insanda aynı izi bırakmaz. Doğrusu da budur zaten. Yazar okuruna reçeteyle “doğruyu, ya da güzeli” satan bir doktor değildir. Yazarın anlattıkları okurun ruh dünyasını etkiler, geniş bir çerçeve içinde kalmak koşuluyla okurun önünde düşünebileceği yeni bir dünya açar.
Ve düşünmek güzeldir. Nasıl olursa olsun. Düşünen insanın hep doğruyu ve güzeli yakalayacağına inanıyorum. Ben gibi düşünmesi değil önemli olan, sadece düşünmesi…
İşte yazar, hele çocuk edebiyatı yazarı bunu sağlamaya çalışır. Küçük beyinlerin düşünmesi ve bir yandan da eğlenmesi için onlara malzeme yaratır, sunar.
3. Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?
Olmaz olur mu! Bir yazar sadece kendi yazdıklarının hayranı olamaz. Okumayı çok sevdiğinden elinden çok kitap gelip geçmiştir. Kendi kafasında tasarladıklarını artık çoktan kağıda dökmüş olan bir yazarla karşılaştığında ona karşı hayranlık da içeren bir tür imrenme duyması kaçınılmazdır.
Çünkü insanoğlunun duyguları, sonuçta onları bir sisteme oturtmaya çalıştığınızda kolayca kategorilere ayrılabilir. Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun “sadakat”, ya da “ihanet”, “dostluk” ya da “düşmanlık”, “aşk” ya da “nefret” belli duyguların ifadesidir, sadece konuştuğunuz dil o duyguyu başka kelimelerle ifade eder.
İşte insanoğlunun ortak değerleri de bu duygu dünyası üzerinde gelişmiştir. Dolayısıyla herhangi bir ülkenin herhangi bir edebiyat eserini okursanız, eğer o eser iyi yazılmışsa, o eserin sadece yazarın kendi ülkesinin okuruna değil, tüm insanlara ve size hitap ettiğini görürsünüz.
Böyle düşününce okuduğunuz eserler arasında sizin de hayran kaldığınız, “keşke bunu ben yazsaydım” diyebileceğiniz türden bir eser olma ihtimali hep mevcut .
Bu kadar gevezeliğin ardından bir örnek de verebilirim. Benim için Pal Sokagı Çocukları, romanda tasvir edilen tüm kişiler, olaylar ve ayrıntılarla birlikte böyle bir öyküdür. Ama ne iyi ki bu muhteşem kitabı Türkçeye yazıldığı dilden, yani Macarcadan ben çevirdim.
4. Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?
Daha önceki sorularda da değindiğim gibi, sürekli okuyorum, çocuklara ve büyüklere yönelik kitaplar elimden düşmüyor. Hem Türk edebiyatını ve diğer dillerden de olmak üzere dünya edebiyatını takip ediyorum. İyi örnekler karşıma çıktığında seviniyor, kötü örneklere elbette üzülüyorum, ancak iyinin yanında orta düzey, ya da daha alt seviye kitaplarla karşılaşmak içimi karartmıyor. İnsanların yazma hevesinin her zaman desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Demek istediğim iyi örnekler, hatta mükemmel örnekler hep var. Sayıları da hiç azımsanacak gibi değil. Burada kitap ismi vermeyeceğim. Herkes kendi kitabını, kendi kahramanlarını arasın bulsun. Ancak hangisinin iyi kitap olduğuna her okur kendi karar verecek.
Nasıl mı? Kitabı kendi duygu ve düşünce dünyasına alarak.
İyi kitap, günlerce, haftalarca hata yıllarca unutulmayan kitaptır.
İyi kitap okurun karakterinin olumlu yanlarına, belki de okura bile fark ettirmeden bir tuğla koyuveren kitaptır.
Herkese iyi okumalar diliyorum.
edebiyathaber.net (19 Nisan 2023)