Usta yazar Cengiz Aytmatov’un Türkiyeli okurlarla ilk kez buluşan iyi öyküsünün yer aldığı “Bulgar Kızı – Talas’ın Kıyısında”, “Aytmatov edebiyatına” dair yeterli fikri verebilecek nitelikleri taşıyan bir kitap.
Cengiz Aytmatov, şüphesiz ki tüm genel sınırlarıyla doğunun, dünya edebiyatına bir armağanıdır. Dünya edebiyatı için bir şanstır. 80 yıllık ömrüne, roman, hikâye, oyun türünde sayısız kitap sığdıran Aytmatov’un eserleri 176 dile çevrilmiştir. Aytmatov, insanı, doğayı, tarihi, aşkı, halk destanlarını, masallarını satırlarında dolaştırır, ara ara birbirinin içinden geçirip, soyutu somuta, somutu soyuta çevirerek ele aldığı meselelerin özünü ortaya çıkarır. Cengiz Aytmatov’un Ketebe Yayınları’ndan Hatice Sevde Seyman çevirisiyle Türkçede ilk kez yayınlanan öykülerinden oluşan “Bulgar Kızı – Talas’ın Kıyısında” da, bahsettiğim incelikleri içinde barındıran iki öyküden mürekkep bir kitap.
İlk öykü “Bulgar Kızı”nda bizi çok yakından tanık olduğu Büyük Savaş yıllarına götürüyor Cengiz Aytmatov. Savaştan önce bir köy öğretmeni olan, kurşunlar ülkesi Bulgaristan’ı da vurmaya başlayınca ta oralardan yürüye yürüye, dağları, tepeleri, kırları, ovaları, denizleri aşarak İstanbul’a gelen, burada da bir manastıra kapanıp rahibe olmak isteyen genç Bulgar kızı Bahiana’nın hüzünlü hikâyesini dinliyoruz tüm rahibelerle birlikte. Ana karadan kopmuş bu ıssız adada kendini tanrıya adayan cefakârlar arasında neden şaştığını bilmediğimiz yolunu bulmaya çalışan Bahiana, bir yandan kendi derdine yanarken diğer yanda da herkesi esir alıp kendi derdine ortak etmek durumunda bırakan dünyanın hali pür mealini izliyoruz arka planda. Ceniz Aytmatov, her zaman olduğu gibi “Bulgar Kızı’nda” da incelikli tasvirleri, insan ruhunun dibini gören anlatımı, mazlumların kaderini nakış gibi işleyerek kendinden bihaber dönen dünyada ne yaptığını anlamaya çalışan insanı anlatıyor.
Kitaptaki ikinci öykü “Talas’ın Kıyısında” ise, Aytmatov bu kez insanla doğa arasındaki savaşın altından çıkan çok tanıdık bir baba – oğul ilişkisine odaklanıyor. Geleneklere, ata yadigârı doğaya, atadan miras el işçiliğiyle, “tek tuş”la bunların hepsini yerle bir eden modernleşmenin kaçınılmaz kapışması başlarken, doğayı “kurcalamanın” getirdiği olumsuzları yine kendine özgü atmosferiyle bir arada sunarak çok yönlü bir “bitmeyen kavga”ya davet ediyor okuru.
“Bulgar Kızı – Talas’ın Kıyısında”, her şeyden önce Cengiz Aytmatov’un Türkçede bugüne kadar yayınlanmamış iki öyküsünü okuma imkanı açısından önem taşıyor. Öte yandan da kitap, daha önce Aytmatov’la hiç tanışmamış okurlar için usta yazarın eserlerine nitelikli bir giriş olarak tanımlamayı mümkün kılıyor.
edebiyathaber.net (26 Nisan 2023)
“Cengiz Aytmatov’un iki öyküsü ilk kez Türkçede | Burak Soyer” üzerine bir yorum