İlk Kitabı Anlatmak: Çağdaş Küçük | Adnan Gerger

Mayıs 30, 2023

İlk Kitabı Anlatmak: Çağdaş Küçük | Adnan Gerger

İlk kitabı Anlatmak söyleşilerimizin konuğu Epona Yayınları’ndan çıkan “Yarın FM” adlı kitabıyla Çağdaş Küçük.

“Tabii, oturayım da bir gülmece hikâye kaleme alayım demiyor insan. Bu sanırım biraz da metni yazarken ortaya çıkan olanaklarla ilgili. Ben elimden geldiğince bu olanakları kullanmaya çalıştım.”

Yarın FM, ilk kitabınız… Düşüncelerinizi bizimle paylaşabilir misiniz? 

Evet, dediğiniz gibi ilk kitap gerçekten zor oldu benim için. Kitabı yazarken kendi yaşamımdan, çevremdeki insanlardan ve okuduklarımdan etkilendiğimi söyleyebilirim. Kitabın ismiyle ilgili kafamda birkaç seçenek vardı. Yayıncım Sedat Demir ve editörüm Mehmet Fazlı Gök ile birlikte bence en doğru kararı verdik. Açıkçası başlangıçta öyküleri yazarken kafamda bunların bir dosyaya gireceği fikri hiç yoktu. Dolayısıyla sonrasında da kitabın belirli bir içeriği olsun ya da hikâyelerim bir bütünlüğü sağlasın diye bir meselem olmadı.Yazma ve yayımlama dönemi kesinlikle heyecan verici bir süreçti. Yazdığım hikâyelerin ve o hikâyeler içindeki karakterlerin bir gün okuruyla buluşacağını düşlemek gerçekten çok güzeldi.

Kitabınızın içeriğinden bahsedin… Yarın FM’deki metinler okura neyi nasıl anlatıyor?

Kitabın belirli bir içeriğe sahip olması gibi bir niyetim hiçbir zaman olmadı ama dosyaya son noktayı koyup üzerinde düşündüğümde bunun neredeyse tamamının taşrada ve köyde yaşayan insanları anlattığını gördüm. Yarın FM için, bu insanların umutlarını, heyecanlarını, takıntılarını, çaresizliklerini olduğu gibi anlatma çabası da diyebiliriz.

Benim dikkatimi çeken Yarın FM’de çok ince ve insanı içten içe gülümseten bir dilin olması. Çok hoş. Mizah değil ama ironi de değil, insanın beynini gıdıklayan bir dil… Alışkın olduğumuz o ah vah sözcüklerden, asık suratlı metinlerden farklı… Bu dil anlattığınız öykülerin dili mi, yoksa sizin mi?

Öncelikle değerlendirmenizden memnuniyet duyduğumu söylemek isterim. Kitabın “asık suratlı metinlerden farklı olduğunu” düşünmeniz benim gerçekten de duymak istediğim bir şeydi. Tabii, oturayım da bir gülmece hikâye kaleme alayım demiyor insan. Bu sanırım biraz da metni yazarken ortaya çıkan olanaklarla ilgili. Ben elimden geldiğince bu olanakları kullanmaya çalıştım.

İlk kitabınız yayımlandı… Kendinizi nasıl tanımlarsınız şimdi? Okur musunuz, yazar mısınız? Neden? Nasıl?

Çok sevdiğim yazarlara dönüp bakınca şimdilik, “İlk dosyasını yayımlatabilmiş bir okur,” diyelim.

İlk kitabınızdan beklentileriniz var mı, neler?

Çok okunması ve üzerinde konuşulmasını isterim doğrusu.

Niye yazmaya karar verdiniz?

Sporu çok seviyordum ve ilk olarak spora dair makaleler yazmaya heves ettim. Özellikle de mesela çok eskilerden aklımda kalan bir müsabakayı kaleme alırken onu daha etkili nasıl yazarım düşüncesi o olayı bir hikâyenin eksenine oturtma fikriyle son buldu. O hikâyeleri yazarken çok daha keyif aldığımı gördüm. Bir süre sonra “Neden sadece spor ile alakalı bir olaya bağlı kalıyorum?” diyerek diğer hikâyeleri yazmaya koyuldum.

Okumakla yazmak arasındaki bağa inanıyor musunuz? Bu bağ siz de nasıl çağrışım yapıyor? 

Tartışılmayacak kadar kuvvetli bir bağ olduğuna inanıyorum. Metinlerimizi, benimsediğimiz bu yapıtlarla kurduğumuz bağa tutunarak yazıyoruz biz. 

Etkilendiğiniz yazarlar var mı? Bu yazarların sizde bıraktığı etkiye neden olan yapıtlar hangileri? Bu yapıtlardan birkaç örnekleme yaparak bu etkiyi açıklayabilir misiniz?

Etkilendiğim yazarlar elbette var. Eser özelinde değil ama örneğin kitabımdaki ilk hikâye “Kar Golleri Kesti”yi Kemal Tahir’in köy romanlarını üst üste okuduğum bir dönemde yazmıştım. Muhtemelen o romanları okumasaydım o hikâyeyi yazamazdım ben.

Ona ulaşmak istediğiniz, keşke ben de böyle olabilseydim ya da olacağım yazarlar var mı kim ve neden?

Orhan Pamuk’un “Cevdet Bey ve Oğulları”ndan başlayıp “Kar” romanına kadar olan yürüyüşü kusursuz gelmiştir bana. Aynı şekilde Cemil Kavukçu’nun “Temmuz Suçlu” adlı eserinden başlayıp “Dört Duvar Beş Pencere”ye kadar çizdiği çizgi de gerçekten çok etkileyicidir benim için.

Edebiyat hayatınızın neresindeydi, şimdi neresinde?

Özellikle liseyi tamamladıktan sonra edebiyat bir okur olarak hayatımda hep var oldu. Yazmaya başladığım günden itibaren ise kuşkusuz daha fazla yer kapladı diyebilirim. 

Edebiyatta nereye yürümek istiyorsunuz? 

Henüz ilk kitabı çıkmış biri olarak bunu söylemek gerçekten çok zor.

Kendinizi tanıtabilir misiniz?

1978 yılı Balıkesir doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi burada tamamladıktan sonra 1999 yılında Kocaeli Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Elektronik Ve Bilgisayar Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. O yıldan beri İzmir’in Dikili ilçesinde öğretmenlik yapıyorum.

edebiyathaber.net (30 Mayıs 2023)

Yorum yapın