Çağdaş Yunan edebiyatının en önemli isimlerinden Stratis Tsirkas’ın üçlemesi “Başıboş Kentler”, Aykut Derman’ın çevirisiyle Can Yayınları'ndan çıktı.
Üçlemenin ilk kitabı “Kudüs”te yer alan sunuş metni, 1980’de ölen Tsirkas’ın üçlemeyi yaratım sürecini özetliyor:
“Stratis Tsirkas’ın üçlemesinin, Yorgo Seferis’in bir dizesinden esinlenerek konulmuş olan başlığı Yunancada hem ‘Yönetilemez Kentler’, hem ‘Başıboş Kentler’ anlamına gelebilir. Yapıtta iç içe girmiş iki büyük izlek olan tarihsel yazgı ile politik dram, bu anlam belirsizliğini ortaya koyar.
Yazar, çeşitli Yunan topluluklarının yokoluşlarına doğru başıboş biçimde gittikleri, Ortadoğu’da bir milliyetçilik patlamasının yaşandığı ânı yakalar.
Ekonomik ve kültürel parıltıları ‘City bankerlerinin ve bunların hemen ardından gelen İngiliz birliklerinin işgaliyle önce yok edilen, daha sonra yolundan saptırılan’ bu koloniler, kendilerine vatan edindikleri ülke bağımsızlığına kavuşunca dağılırlar.
Çöken Osmanlı İmparatorluğu’nun sınır bölgelerinde adacıklar halinde yaşamaya çalışan koloniler ya da Mısır’da ve Doğu’da ticaret kolonileri olarak yaşayan, köklerinden koparılmış bu insanların dramı –tarihsel yazgının imgesi– her yerde aynı acılı görüntüye bürünür.
Şunu anımsatalım ki 1920’ye doğru Mısır’da yaşamakta olan 200 bin Yunanlıdan bugün geriye yalnızca 25 bin kişi kalmıştır. Stratis Tsirkas, 1939-1945 savaşını; özellikle de savaşın en zor yıllarını; durumun her an taraflardan birinin lehine dönebileceği, Nazi zulmünün de ötesinde herkesin tümüyle bir tarafa angaje olduğu ‘insanlık durumu’nun sergilendiği 1942-1945 dönemindeki gerçek olayların tutsağı insanları anlatıyor.
Tsirkas, kahramanlarını Kudüs’e, Kahire’ye, İskenderiye’ye yerleştirerek, tragedyanın hem yaşayan özünü, hem kusursuz mekânını yakalamıştır. O sırada, Almanlar ve İtalyanlar, Çöl Savaşı’nda Müttefiklerle karşı karşıya geliyor, bu arada Kafkasya’da sıkıştırılan Ruslar ikinci bir cephenin açıldığını ilan ediyordu.
Bu arada bir avuç insan da barış geldikten sonra ülkelerinin adalet ve özgürlük içinde yaşayabilmesi için savaşmaya hakları olduğunu ileri sürüyordu.
Gerçekten de Başıboş Kentler’in belli başlı kişileri Yunanlılardır: sığınmacılar; müttefiklerin yanında yeniden savaşabilmek için Yunanistan’dan kaçmayı başaran savaşçılar; kuşaklar boyunca oralardaki varlıklarını sürdüren Mısır, Filistin, Türkiye Rumları; Metaksas diktatörlüğünün özlemini duyan aşırı sağcı militanlar; kendi tutkularını doyurmak için var olan koşullardan gözünü kırpmadan yararlanan politikacılar.
Yunanlıların arasına karışan İngiliz, Amerikan, Fransız gizli ajanları perde arkasında kendi entrikalarını dokumakta, her milliyetten komünist militanlar da bir yandan ülkelerinin kurtuluşu için çabalarken, öte yandan kendi ideallerini gözden kaçırmaksızın, savaş sonrası koşullarını hazırlamaktadır. Politik dram işte bu alanda oynanmakta ve yönetilemez terimi tam anlamını kazanmaktadır…”
Tsirkas, ilk kitapta Kudüs’ü kendine mekân olarak seçiyor… 1942-1944 yılları arasında müttefiklere katılan gönüllüleri, Almanya’dan kaçan Yahudileri, her milletten sığınmacıyı, gizli ajanları, politikacıları, kaçakçıları ve maceracıları barındıran kentte, kaygı ve korku hüküm sürmektedir.
Başıboş Kentler I: Kudüs
“Başıboş Kentler I: Kudüs” de işte böyle büyük bir toplumsal yangının içinde bireysel hüzünlerin hikâyesini anlatıyor. Romanın başında, okuyucunun tarihsel platformu daha iyi değerlendirmesini sağlayacak bir önsöz yer alıyor. O günlerin Yunanistan’ının, yaşadığı zorlukları kavramak açısından büyük bir önemi var bu bölümün. Ama hikâyenin en can alıcı kısmı tarihî gerçekler değil; bu hikâyede ağaçlar kımıldıyor, kadın bedenleri ateşler içinde yanıyor, çeteler sokaklarda kol geziyor, herkes kendi hüznünü yaşıyor, kendi kaderini arıyor. Aşk, karışık ilişkiler, entrika döneme ve kente egemen oluyor. “Başıboş Kentler/Kudüs”, zorlu bir dönemi anlatıyor, üstelik insanların hüzünlerini ve sevgiyi es geçmeden…
Başıboş Kentler II: Kahire
1942… İkinci Dünya Savaşı’nın en yoğun günleri, Kahire… İngiliz ve Alman casuslarının cirit attığı başkent Kahire. Nazi işgalinden kaçıp Kahire’ye sığınmış Yunan komünistleri. Herkes birbirine kuşkuyla bakıyor, komünistler için birbirlerine güvenmekten çok güvenmemek önemli. Bu savrulmuş insanlar birbirlerinin yüzünde belki de kendi hüzünlerini, çaresizliklerini ve kederlerini bulmaktan korkuyor. Yunan edebiyatının Faulkner’ı olarak ünlenen Tsirkas, Başıboş Kentler II: Kahire’de Yunanistan’ın ve Ortadoğu’nun İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki durumunu ve Kahire’de yaşananları bütün açıklığıyla gözler önüne sererken, hikâyesini, hayal gücünün olanca genişliğiyle, tiplemelerinin çeşitliliğiyle ve tutkulu anlatımıyla zenginleştiriyor.
Başıboş Kentler III: İskenderiye
Başıboş Kentler üçlemesinin son romanı ise İskenderiye’de geçiyor. 1942-44 yılları arasında geçen romanın ana kahramanı Simonidis, Yunanistan’daki direnişe destek olmak için 2. Tugay’dan kaçıyor. Annesi İskenderiye doğumlu olan kahramanımızın şehirde bulunma nedeni de 2. Tugay’ın dağıtılmasıyla ilgili olayları araştırmak ve kenti incelemek… Kaçak olarak geldiği kentte hem Yunan donanmasının yükselmesine, hem de ideolojik çalışmalara katkıda bulunuyor. Tsirkas’ın, Cunta döneminde ülkesinde yasaklanan eseri “Başıboş Kentler”, sığınmacıların, kaçakların, casusların kol gezdiği, herkesin kendi karabasanlarıyla boğuştuğu, kendi ihanet ve günahlarıyla yüzleştiği, aşkların, dostlukların zorlukla yaşandığı, doğruların yolunu şaşırdığı bir roman…
Stratis Tsirkas
Stratis Tsirkas, 1911’de bir Yunan göçmenin oğlu olarak Kahire’de doğdu. Gerçek adı İoannis Hacıandrea’dır. Orta ve lise öğrenimini Kahire’de tamamladı. Bir süre banka memurluğu yaptı. 1927 yılında Kavafis’in yönettiği Alexandrini Techni gazetesinde yazılar yazmaya başladı. 1963’te, yalnızca edebiyatla ilgilenmek üzere ülkesi Yunanistan’a yerleşti. İlk şiirleri, 1938 yılında Soute isimli dergide yayımlandı. Tsirkas’ın en önemli eseri, Başıboş Kentler üst başlığı yayımladığı Kudüs (1960), Kahire (1962) ve İskenderiye (1965) üçlemesidir.
1971’de Fransa’da En İyi Yabancı Kitap Ödülü’nü alan Başıboş Kentler, Yunanistan’da Albaylar Cuntası döneminde yasaklanmıştır. Tsirkas’ın bundan başka Le voyage lyrique (1939), L’avant dernier adieu, L’Ortatorio espagnol gibi şiir kitapları, Bomba Nurettin (1957), Au cap (1966) gibi öykü derlemeleri yayımlandı. Yazar, 27 Ocak 1980’de öldü.
edebiyathaber.net (16 Şubat 2012)