Silmek için yazıyor, yazmak için siliyoruz. Kaleme alınan kağıttan kaybolsa da zihinden eksilmiyor. Varlıkla yokluk arasındaki araf metinler bunlar. Bellek, travma ve iyileşme üzerine romanlar yazan Pat Barker “Geçmiş bir palimpsestir. Erken anılar her zaman daha sonra oluşan birikimler tarafından karartılır” demiş. Edebî eserlerde farklı dönemlerden, metinlerden izler bulunur. Yazar yazardan besleniyor diye düşünebiliriz ama engelli koşuyoruz belki de.
Palimpsest eski orijinal yazıların üzerine yenilerinin eklenmesi anlamında bir terim. Yeniden yazılmak için temizlenip hazırlanmış parşömen. Antik dönemlerde mürekkebin silinmesi zor olduğu için eskilerin üzerine yenileri eklenirmiş. El yazmaları nadir malzemelerden oluşur, önceki metinlerden bazı izler yenilere gölge gibi yansırmış. Bugün palimpsest kavramını postmodern yazarlığın alet kutusunda tutuyoruz.
Julian Barnes, “İngiltere İngiltere’ye Karşı” isimli eserinde kıtanın geçmişinden, edebiyatından, sanatsal ve toplumsal yapılarından esinle bir palimpsest yaratır, ironi, melankoli dahil çeşitli anlatım tekniklerini kullanır. Aynı şekilde Mark Z. Danielewski’nin “Yapraklar Evi” farklı bakış açıları, metinlerarası referansları, alıntıları ve katmanlı doğası nedeniyle palimpsest olarak kabul edilebilir. Bir eser tamamıyla veya belli bölümleriyle palimpsest olabilir. Bu, önceki metinlerin hâlâ kısmen okunabilir olduğu anlamındadır.
“Bab-ı Esrar” romanında Ahmet Ümit’in tasavvufla ilgili mistik yazım tarzı sosyal katmanlarıyla polisiye hikâye anlatımına dayanır. Bazı bölümleri palimpsest olarak düşünülebilir belki. Thomas Stearns Eliot modern yaşam ve kültürün parçalanmış doğasını temsil etmek için Çorak Ülke’de mecazi araç olarak palimpsest fikrine uzanır. Şiiri çeşitli seslerden, tarihsel referanslardan, edebî imalardan ve parçalardan oluşur. Eliot, geçmişle bugünün bir arada tutunduğu mitlerin ve tarihsel olayların dünyevi ve günlük olanla kesiştiği bir âlem sunar. Eliot’un çalışmasındaki palimpsest kavramı yenilenme olasılığını akla getirir. Parçalanmış katmanların altında yeniden inşa etme potansiyeli gizlenmiştir âdeta.
Bu mercekten baktığımızda anlam arayışı yolunda ruhsal çoraklaşma üzerine epey kafa yorduğu söylenebilir. “Çorak Ülke” şiirini oluştururken Ömer Hayyam’ın Dörtlükler’inden etkilendiğini itiraf eder. Orijinal şiirin yüzeydeki anlamını aşarak daha derin bir anlam katmanına ulaşmayı amaçlar. Bu da üzerine yazılmış etkisi yaratır. Hayyam nüshasını eline aldığı anda deneyimlediği ani dönüşümü betimler. On dört yaşındadır o zaman. Eliot için epifanidir bu.
Zülfü Livaneli “Serenad” romanında farklı zaman dilimlerinde geçen iki hikâyeyi bir araya getirir. Geçmişin izlerini taşıyan bir palimpsest işlevi görür. Nüket Esen, İhsan Oktay Anar’ın “Puslu Kıtalar Atlası” romanının palimpsest tarih romanı olduğunu söylemiştir. Metinde böylesi bir yaklaşım bazen bilinç akışı ve iç monolog teknikleriyle birlikte kullanılabilir. Geçmiş anılar, mevcut düşünceler, dış dünyayla etkileşimler, duygusal deneyimler bir arada bulunabilir. Okura karakterin içsel gelişimini ve çeşitli yönlerini keşfetme imkânı verir. Usta yazar oyunları ve anlatım tekniklerini metni sindirdiğimiz zaman farkederiz. Tek okumada derinlere inmesi pek zordur.
Derindeki metinlerden yeni metinlere
Palimpsest kavram olarak aslında kültürel mirasın korunmasında önemli rol oynamış, önceki nesillerin entellektüel ve sanatsal geçmişine de ışık tutmuştur. Derin kültürümüz yaratıcı palimpsest örnekleri tasarlamak için bize zengin fikirler sunar. Anadolu’nun kültürel ve tarih mirasından beslenebilir, yaratıcı anlatıları kaleme alabiliriz. Yazar, disiplinler arası doğru okumalarla belki şimdiye dek düşünülmemiş bağlantılar oluşturabilir, olayların, durumların katmanları arasında köprü kurmanın yollarını bulabilir.
Örneğin tarihin psikolojik yansımalarını keşfedebilir, destanları, eski anlatıları, masalları, efsaneleri veya sosyal bir olguyu günümüze şiir, öykü, roman formunda taşımayı planlayabiliriz. Bir katmandaki karakter başka katmandaki kahramanları etkileyebilir, geçmişten gelen sesler yepyeni tınılarla kulaklarımızda yankılanabilir. Sembolizmden, motiflerden, mizahtan yararlanabiliriz. Belki perspektifleri değiştirir, doğrusal yönde akmayan anlatılar kurabiliriz. Eski metinleri kurcalayıp deneyler yapabilir, okurlara gizemli ve şaşırtıcı deneyimler sunabiliriz.
Palimpsestler sadece içerdikleri metinler anlamında değil, aynı zamanda kültürel değerleri anımsamak açısından da önemli. Geçmişin hikâyesine yönelik merak uyandırıcı, ilham veren haritalar çizebilirler. Tekniklerin büyüleyici dünyasını keşfedebilirsek yazar olarak kendi kültürel mirasımıza ilişkin anlayışımızı zenginleştirebilir, belki yepyeni metinleri bizzat kaleme alabiliriz.
Kaynaklar
- Brickey Russell (2022). Palimpsests and Doubles: Echoes of The Rubáiyát in T. S. Eliot’s Poetry after Vinnie-Marie D’Ambrosio Journal of the Midwest Modern Language Association
- Esen Nüket (2006). Modern Türk Edebiyatı Üzerine Okumalar. İletişim Yayınları s:248
edebiyathaber.net (21 Haziran 2023)