İlk Kitabı Anlatmak: Meltem Dağcı | Adnan Gerger

Haziran 23, 2023

İlk Kitabı Anlatmak: Meltem Dağcı | Adnan Gerger

İlk Kitabı Anlatmak söyleşilerimizin konuğu İthaki Yayınları’ndan çıkan “Dünyanın Öteki Yüzü” adlı kitabıyla Meltem Dağcı.

Öykü nereye götürecekse, yazdığım başka yazılar hangi bilinmedik ormana bırakacaksa, oralardan patikalara, patikalardan denize, ufku yeniden görmek niyetiyle yürümeyi istiyorum. Emin adımlarla, belli bir tempoda yürüyüş, dingin bir an, yürüyüşün keyfini çıkararak kısaca…

Dünyanın Öteki Yüzü, ilk kitabınız. Kitap yazma isteği nasıl, ne zaman başladı. Yazmaya başladığınız andan yayımlanmasına kadar geçen süreçte neler yaşadınız?

Öykü kitabımı zaman zaman unutuyorum, anlık. Zaten okurum, bu benim için çok şey ifade ediyor. Okuduğum kitapları sığdırmaya çalıştığım küçük alanlar, yıllar içerisinde kendi boyutunu aşarak öykü yazmaya dönüştü. Okuduklarımın çoğu öykü zaten. Yazmanın kendisini eylem olarak seviyorum. Evin kâtibi halen benim. Öykü kısmına dönersem üniversite yıllarımdan beri öykü yazıyorum. Ortalama on üç yıldır yazıyla haşır neşir haldeyim. Kitabın dosya haline gelmesi ve yayımlanmasıyla ilgili geçen uzun süreçte dergilerde öykülerim yayınlandı. Buna ek olarak kitap inceleme yazılarım, kitap söyleşilerim devam etti. Öykülerimin biraz da kendi yolculuğunu ve değişimini tamamlaması için bilinçli olarak bekledim. Dosya haline geldiğinde sevgili editörüm Melisa Ceren Hasmeden’in de kabulü ile beraber çalıştık. Kitaba dönüş kısmı bekleyiş ve heyecanla geçti.

Bu soruyu ilk kitabı yayınlanmış arkadaşlar adına size soruyorum. Dünyanın Öteki Yüzü, bir ilk kitap.  Edebiyata ne kadar emek verirseniz verin, istediğiniz kadar nitelikli yazıp çizin ilk kitapları yayınlamak, yayınevlerine kabul ettirmek çok zor oluyor. Sizce bunun nedeni nedir? 

Evet, ilk kitabımın yayımlanma süreçi oldukça zor ve hatta sabırla bekleyerek geçti benim için. Yayınevlerinin dosya kabul yoğunluğuna, gündem-piyasa ilişkilerinin iniş-çıkışlarına ve yazarın kendi ilk dosyasının kabul ettirmesi süreçlerine önemli etkenlerden bazısıdır diye düşünüyorum.

Dünyanın Öteki Yüzü’nü okurlar neden okusun? Öykülerinizin içeriğini anlatabilir misiniz?

Yeryüzünde kadınların varoluş sürecinden bugüne hiç bitmeyen, çözülemeyen birçok sorunlu konuları temel alarak yazılan, öteki dünyalara/evrenlere temas eden öyküleri ve ötekilerin atmosferini merak eden okurlar severek okuyabilir. Öykülerin içeriğinden şöyle söz edebilirim; kadınların yaşadıkları sorunların bütününden detaylarına inen (kadınların doğum yapmamayı isteme hakkı, rüya göremeyen kadınlar, kimlik arayışları içerisinde olan kadınlar gibi) ve başka dünyaların/yüzlerin var olabileceğini gösteren öykülerdir.

Dünyanın Öteki Yüzü’nde öykülerinizde yer yer fantastik bir anlatımı kışkırtan tarz olduğunu söyleyebilir miyiz? 

Öykülerim bilimkurgu öğelerini barındırıyor, bazılarında ise fantastiğe göz kırpan kısımları vardır. Bilimkurgu zaten fantazya, mitoloji ve diğer birçok alanları da bütünleşik olarak kapsayan bir evren. Bu evrenin doğası gereği öykülerim başka dünyaları çağrıştırıyor, diyebilirim.

Diliniz ve hikâyeleriniz ilk kitabınızda sizin için ne anlam ifade ediyor? 

Okur gözüyle okuduğum öykü kitaplarında önceliğim o öykünün dili oluyor. Buradan yola çıkarak öykülerimin dilinin yerleşik olarak oturması için çok uğraştım diyebilirim. Yapboz oyununa benzetebilirim bunu. Parçaları tamamen bulup yerine yerleştirene kadar öykü dilimde çok değişiklik oldu. Yapbozun şu anki görüntüsü bu, mevcut öykü kitabımdaki dil yani. Zaman geçtikçe okuduklarım ve izlediklerim kısaca deneyimlediğim her ne varsa üstüne neler katabileceğim, öykü dilim nasıl evrilir, bunu yolda göreceğim artık. Hikâyeler kısmına gelirsem; direnç gösteren, varlığıyla direnen kadınlar ve kadın karakterlerin kendini gösterdiği ütopik/distopik ortam hem feminen hem de kollektif yapısıyla kendini gösteriyor. Hikâye zaten budur ya; her türlü alanda mücadele veren kadınların zihnine/yüreğine sızabilmek, o çatlaktan ışık huzmesinin yayılması benim için çok şey ifade ediyor. 

Bu ilk kitabınızı tematik olarak yayımlanan diğer öykü kitaplarıyla karşılaştırmasını yaptınız mı? Bu karşılaştırma sonucunda değerlendirmeniz nedir?

Böyle bir karşılaştırma yapmadım direkt. Çünkü her öykü kitabı kendi içerisinde farklılık arz ettiği için yazarın dili ve kurgusu gereği edindiği amaç ve mesele değişebilir. Her öykü/kitap kendisine biricik. Eğer ki karşılaştırmalı yazı ele almak gerekirse o vakit eleştirel okuma/yazma yapabilirim.

İlk kitabınız yayımlandı. Kendinizi nasıl tanımlarsınız şimdi? 

Malum espriyi ben de yapmak istiyorum. Artık ‘kitapsız’ demezsiniz bana da. Tanımlama ve etiketleme kısmına çokça yanaşmadan birkaç kelimeyle şunu belirteyim; öteki evrenden, meltem ben.

İlk kitabınızdan beklentileriniz var mı, neler?

İlk göz ağrım, öykü kitabımın yolunun açık ve uzun olmasını, okuruna ulaşmasını diliyorum öncelikle. Su, yolunu bulup denizine akacaktır elbette. İnandığım ve hayalini kurabileceğim ütopik dünyaların var oluşu, beklentimdir en başta.

Edebiyat hayatınızın neresindeydi, şimdi neresinde? 

Kitap okumayı sevdiğimden olsa gerek yaşamımın büyük bir kısmını edebiyat kaplıyor. Okuma kısmına yazma eyleminin kendisi de eklendiğinden (lise yıllarında günlük, mektup ve kompozisyon yazma) hep iç içe olduğumu belirtebilirim. Şimdi de öyle, edebiyat aslında günlük yaşamıma sirayet ediyor, ucundan bile olsa.

Edebiyatta nereye yürümek istiyorsunuz? 

Başka evrenlere yolculuk fena olmaz aslında, dünya gezegeni sıkıcı gelmeye başladı artık bana, diye espri yapmadan geçmek istemiyorum. Öykü nereye götürecekse, yazdığım başka yazılar hangi bilinmedik ormana bırakacaksa, oralardan patikalara, patikalardan denize, ufku yeniden görmek niyetiyle yürümeyi istiyorum. Emin adımlarla, belli bir tempoda yürüyüş, dingin bir an, yürüyüşün keyfini çıkararak kısaca. 

Günde kaç saat ve ne tür kitaplar okuyorsunuz? Okumak için gerekçeleriniz neler? 

Yaşamımdaki çeşitli yoğunluklara göre elbette değişiyor. Bazen okumadan geçen günler oluyor. Hem gündem, iş yoğunlukları farklı başka durumlar bireyin kendine kalmasını gerektirdiğinden –hiç kimse de robot olmadığı için haliyle- okumanın yerini izleme alıyor. Ruhen ihtiyaç duyduğumda, kitaplara tekrar sarıldığım o vakitlerde başka dünyaların içerisinde kaybolmak, zihnen orada bir yerde gezinme arzusu kitaplara daha çok yaklaştırıyor. Kitap okumanın gerekçesine diyebileceğim tek şey; salt olarak zaten okumayı seviyor olmam. Kitap dışında gazete, dergi vesaire okuyorum. En çok bilimkurgu öyküleri/romanları, fantastik öyküler ve kimi zamanda mitoloji ve masalların iç içe geçtiği öyküler. Az kalsın unutuyordum, elbette şiir. İyi şiir okumanın hazzı, iyi öykü okumakla eş değer benim için. Canım öykü, canım şiir.

Yazmaya devam ediyor musunuz? Yayınlatmak için hazırladığınız dosyalar var mı?

Bugünlerde iki öykü kurgusu var zihnimde. Taslağa dökülmeyi bekliyor. Sonra öykü üstüne çalışacağım. Hazırda dosyam yok. Öykü kitabımın keyfine ve yolculuğuna eşlik etmek istiyorum bu süreçte. Farklı türde yazılar, kolektif çalışmalar devam edecek. Yazı hep bir ucundan varlığıyla sızacak zihnime.

Bu sorular ve yanıtların ışığında Meltem Dağcı’yı nasıl tanımlarsınız?  

Bugünlerde, dünya gezegeninde otuz beş yıl yaş döngümü tamamlamış bulunmaktayım. Daha ne olsun, dünyadayız, başka çıkış/mücadele yollarının arayışıyla geçti/geçiyor ömür. Dünyadan bir okur.

edebiyathaber.net (23 Haziran 2023)

Yorum yapın